Tanzimat Edebiyatı
BATI ETKİSİNDE TÜRK EDEBİYATI
1850 yıllarından günümüze kadar sürer. Amacı, metod bakımından Batılı, öz ve ruh bakımından milli bir edebiyat yaratmaktır. Türk toplumundaki esaslı değişmeleri , fikir ve yenilik hareketlerini yansıtır. Üç döneme ayrılır. :
Tanzimat Edebiyatı :1860’ta tercüman-ı ahval gazetesinin yayımlanmasıyla başlar, 1896’ya kadar sürer. Sarsıntılar geçiren Osmanlı İmp.u durumunu kurtarmak için, ordudan başlayarak ıslahat ve devrim hareketlerine girişiyordu . 3. Selim , 2. Mahmut , Abdülmecit dönemleri böyle geçmiştir.
Bu ortamda Batıcı ve yenilikçi olan şair ve yazarlar, sanatlarını toplum için kullandılar. Fransız kültürüyle kültürüyle yetişmiş ,romantik ve ülkücüydüler. Divan şiirini yıkmaya çalıştılar. Çok yönlüydüler: şair,romancı,tiyatro yazarı…vb. Sanattan çok,fikir ve ülkü peşindedirler; zulme,haksızlığa karşı savaş açarlar. Vatan ,millet,hürriyet,adalet,meşrutiyet kavramlarını heyecanla savunurlar. Daha geniş kitlelere seslenebilmek için ,dilde sadelik yanlısıdırlar. Hemen hepsi politikacı ve mücadele adamıdırlar. Tanzimat ikinci döneminde realizmin etkisi görülür. Şiirde konu birliğini sağladılar. Aruzla yazdılar. Düzyazı dilini şiire uyguladılar. Roman,hikaye, makale gibi türler,edebiyatımıza bu dönemde girdi. İlk tanzimatçılar ,Divan şiirinin nazım biçimlerini kullandılar.
HAZIRLIK DÖNEMİ (1839-1860)
- Tanzimat Fermanı’nın ilan edildiği 1839 ile Şinasi ve Agâh Efendi’nin 1860 senesinde kurdukları ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahvâl’e kadar olan 21 senelik süreyi içine alır.
- Doğulu kültürle yetişmiş bir toplumun Batılı hayatı tanıması ve öğrenmesi için hazırlık aşamasıdır. Divan ve Tanzimat Edebiyatı arasında bir köprü görevi üstlenmiştir.
- Tercüme Odası, Avrupa dillerini öğretmek için; Encümen-i Daniş ise Darülfünûnda okutulması düşünülen ders kitaplarına karar vermek için kurulmuş ve bu dönemde etkili olmuştur.
- Batıdan özellikle Fransızcadan çeviriler yapılarak halkın bilinçlendirilmesi amaçlanmıştır. İlk çeviri romanımız, Yusuf Kamil Paşa’nın Fransız sanatçı Fenelon’dan yapmış olduğu Tercüme-i Telemak (1859) çevirisi bu dönemde edebiyatımıza kazandırılmıştır. Teodor Kasap’ın “Monte Cristo” tercümesi (1871), Ahmet Lütfi’nin Daniel Defoe’dan Robinson Crusoe romanı çevirisi (1872) bu dönemde hazırlanmıştır. Şinasi ve Ethem Pertev Paşa da Fransızcadan şiir çevirileri yapmıştır.
I. DÖNEMİN GENEL ÖZELLİKLERİ (1860 -1878)
- 1860 yılında Şinasi ve Agâh Efendi’nin çıkardıkları ilk özel gazetemiz olan Tercüman-ı Ahvâl ile başlar ve 1876 senesine dek devam eder.
- Sanatçılar yapıtlarıyla halkı aydınlatmak istedikleri için eserlerde “Sanat toplum içindir.” anlayışı hâkimdir.
- I. Dönem sanatçıları politika ile de ilgilenmiş ve önemli makamlarda görev almış devlet adamlarıdır.
- Bu dönemde hayata geçirilemese de dilde sadeleşme düşüncesi vardır.
- Roman, hikâye, tiyatro, makale, deneme, eleştiri gibi edebi türler ilk kez Batı’dan bu dönemde edebiyatımıza girmiştir. Bu yönüyle Tanzimat’a ilkler dönemi de diyebiliriz.
- Edebiyatımıza yeni giren söz konusu bu edebi türlerde hatalar görülür. Sanatçılar olay akışını keserek okuyucuya bilgi vemeye çalışırlar.
- Eserlerde parça güzelliği yerine konu bütünlüğü esas alınarak bütün güzelliği amaçlanmıştır.
- Divan edebiyatına karşı olmalarına rağmen Tanzimat sanatçıları gazel, kaside, murabba, terkib-i bent gibi divan edebiyatı nazım şekilleri kullanılmaya devam etmişlerdir. Ancak vatan, millet, eşitlik, hak, adalet gibi yeni temalar ilk defa bu dönemde şiirin konusu olmuştur. (Eski hamam yeni tas)
- Heceyle birkaç şiir denemesi yapılmış ancak genel olarak aruz ölçüsü kullanılmıştır.
- Fransız edebiyatını örnek alan Tanzimat sanatçıları klasisizm ve romantizm akımından etkilenmişlerdir.
- Yanlış batılılaşmanın oluşturduğu olumsuz tipler, görücü usûlüyle evliliğin hataları, mirasyedilik, kölelik ve cariyelik konuları eserlerde sıkça işlenmiştir. Sosyal konuların yanında tarihsel ve bireysel konular (aşk, sevgi) da bazı sanatçılar tarafından işlenmiştir.
- Romantizm akımının etkisiyle eserlerdeki kahramanlar iyi ve kötü tipler olmak üzere tek yönlüdür. İyiler eserlerin sonunda hep kazanır, kötüler ise kaybeder ve cezalandırılır.
- Eserlerde uzun ve gereksiz tasvirler kullanılmış, olaylar da genellikle rastlantılara dayandırılmıştır.
- Düz yazıdan asıl düşünceyle ilgili olmayan doldurma sözler diyebileceğimiz seciler atılmış ve noktalama işaretleri ilk kez bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır.
- Bu dönem sanatçıları şunlardır: Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa, Ahmet Cevdet Paşa, Direktör Ali Bey, Yusuf Kamil Paşa, Şemsettin Sami
II. DÖNEMİN GENEL ÖZELLİKLERİ (1878-1896)
- II. Abdülhamit’in Osmanlı-Rus Harbi’ni bahane ederek Meclis-i Mebusan’ı, 1878 yılında kapatmasıyla başlar ve 1896 yılında Servet-i Fünûn edebiyatının başlamasına kadar devam eder.
- Sanatçılar, “Sanat sanat içindir.” anlayışına bağlı kalmıştır.
- Baskıcı (İstibdat) yönetimin etkisiyle toplumsal konular yerine aşk, sevgi, ölüm, metafizik gibi bireysel konularda eserler verilmiştir.
- “Güzel olan her şey şiirin konusudur.” düşüncesiyle de şiirin konusu genişletilmiştir.
- Genel olarak aruz ölçüsü kullanılmış, yer yer heceyle şiir denemeleri de yapılmıştır.
- Batı edebiyatında kullanılan nazım biçimleriyle şiir denemeleri yapılmış ve yavaş yavaş Divan edebiyatı nazım biçimleri bırakılmaya başlanmıştır.
- Roman ve hikâyelerde kölelik, cariyelik konuları işlenmiştir.
- Tiyatro alanında verilen ürünler baskıcı yönetimin etkisiyle sahnelenmemiş, halka bir şeyleri öğretmek yerine okunmak için yazılmıştır.
- Gazeteler önemini yitirmiştir.
- Divan edebiyatının etkisi giderek azalmıştır.
- Birinci dönemde sadeleşme fikri varken ikinci dönemde bu fikir de ortadan kalkmış ve Arapça, Farsça tamlamalardan oluşan ağır bir dil kullanılmıştır.
- Batıdan giren türler daha iyi anlaşılmış, eserlerdeki acemilikler azalmıştır.
- İkinci dönem sanatçıları da Fransız edebiyatını örnek alarak şiirde romantizm; roman ve hikâyede realizm ile natüralizm akımından etkilenmişlerdir.
- Bu dönem sanatçıları şunlardır: Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Muallim Naci, Nabizade Nazım
TANZİMAT DÖNEMİ SANATÇILARI:
ŞİNASİ (1826-1871): 1860’TA Tercüman-ı Ahval gazetesini çıkararak yeni bir edebiyatın önderi olan Şinasi, orta yetenekte bir şair olarak kabul edilir. Toplum için sanat anlayışını benimseyen sanatçı, dilin süs ve özentiden kurtulup sadeleşmesi için çalışmıştır. Basılan ilk tiyatro eserini yazan sanatçı, aynı zamanda edebiyatımızda hak, adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramları kullanan ilk kişidir. Edebiyatımızda akılcılığın ilk önderi sayılan Şinasi, noktalama işaretlerini edebiyatımıza kazandıran bir sanatçıdır.
Eserleri:
Şair Evlenmesi (tiyatro), Tercüme-i Manzume (çeviri şiirler), Müntehabat-ı Eşar (şiir), Durub-ı Emsal-i Osmaniye (atasözleri).
NAMIK KEMAL (1840-1888): İlk şiirlerini Divan şiirinin etkisiyle yazan sanatçı Şinasi’yle tanıştıktan sonra edebiyatın Batılılaşması gerektiğine inanır ve sonuna kadar da bu düşünceyi savunur. Daha çok hak, adalet, vatan, ahlak gibi temaları işler. İçerik olarak tamamen yeni olan şiirlerinde biçimsel olarak Divan edebiyatına bağlılık görülür. Hece ölçüsüyle denemeler yapmasına rağmen aruzu kullanmıştır. Tiyatroyu faydalı bir eğlence olarak kabul eden sanatçı, bu türde romantik dramların etkisindedir. Tiyatro eserlerinde teknik yönden yetersiz olan sanatçı kimi kez günlük konuşma dilini kullanır, kimi kez de süslü bir anlatıma başvurur. Romanlarında Batılı tekniğe uyma çabasındadır. Ancak tekniği sağlam değildir. Kahramanları romantizmin etkisiyle iyiler ve kötüler olmak üzere ayrılmıştır. Konuşma yerlerinde dil nispeten yalınken, betimlemelerde “sanatkârane”dir. Aynı zamanda gazeteci olan Namık Kemal mücadeleci bir kişiliğe sahiptir.
Eserleri:
Romanları: İntibah, Cezmi
Oyunları: Vatan yahut Silistre, Zavallı Çocuk, Akif Bey, Gülnihal, Celalettin Harzemşah, Karabela
Eleştirileri: Tahrib-i Harâbât. Takip
ZİYA PAŞA (1825-1880): Şiirleri içerik ve biçim açısından Divan edebiyatının özelliklerine uygunluk gösterir. Ancak hak, adalet, kanun gibi kavramları Ziya Paşa da kullanmıştır. Batılılaşmada şiirlerinden çok düşünceleriyle önem taşır. Hece ölçüsüyle de denemeler yapmıştır. En ünlü eseri “Terkib-i Bent”idir.
“Harâbât” adlı Divan şiiri antolojisinin önsözündeki düşünceleri nedeniyle Namık Kemal’in eleştirilerine hedef olmuştur.
AHMET MİTHAT (1844-1912): Batılı roman ve hikaye tekniğiyle Türk halk hikayelerini uzlaştırmaya çalışan Ahmet Mithat Efendi halka seslenmeyi ve eserlerinde halkı eğitmeyi amaçlamıştır. Bu nedenle sık sık olayların akışını keserek okuyucuya seslenmiştir. Teknik bir kaygı gütmeyen sanatçı, dönemin en çok okunan yazarıdır. Halka okuma alışkanlığı kazandırma konusundaki başarısı herkesçe kabul edilir. Genel olarak romantizmin etkisindeki sanatçı hemen her türde eser vermiştir. Halka seslenmeyi amaçladığı için de nispeten daha sade ve yalın bir dil kullanmıştır.
Kırktan fazla romanı, pek çok öyküsü ve tiyatro eseri olan sanatçının önemli eserleri şunlardır:
Romanları: Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Felatun Bey’le Rakım Efendi, Yeryüzünde Bir Melek, Henüz On Yedi Yaşında…..
Öyküleri: Yeniçeriler, Letaif-i Rivayât (seri hikayeler)…..
Oyunları: Çerkez Özdenler, Çengi….
AHMET VEFİK PAŞA : Ahmet Vefik Paşa Milliyetçilik ve Türkçülük akımlarının ilk büyük temsilicisidir. Moliere komedilerinden yaptığı 16 çeviri ve uyarlamayla, Türk tiyatrosuna önemli hizmetler etti.
Eserleri: Lehçe-i Osmani, Şecere-i Türk, Moliere’den Zor Nikah, Meraki, Azarya, Zoraki Takip.
RECAİZADE MAHMUT EKREM (1847-1914): “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir” ve “şiir ahlakla hizmet etmek zorunda değildir” düşüncesinde olan sanatçı daha çok aşk ve doğa konularını işler. Şiirlerinde romantizmin etkisinde olan Recaizade Mahmut Ekrem, yanlış batılılaşmayı ele aldığı “Araba Sevdası” adlı romanında realist bir tutum izlemeye çalışır. Sanatçının eski edebiyat taraftarlarıyla olan tartışmaları ünlüdür. Servet-i Fünuncuları bir araya toplayarak Servet-i Fünun hareketine önderlik etmiştir. Sanat için sanat anlayışına bağlı olan sanatçının dili yabancı sözcük ve tamlamalarla doludur.
Eserleri:
Şiirleri: Nijat Ekrem, Nağme-i Seher, Yadigâr-ı Şebab,Zemzeme (I, II, III)
Oyunları: Çok Bilen Çok Yanılır, Vuslat, Afife Anjelik
Hikayeleri:Muhsin Bey, Şemsâ
Roman: Araba Sevdası
ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1892-1937): Edebiyatımızda “şair-i azam” olarak adlandırılan sanatçı eskiyi yıkan ihtilalci kişiliğiyle tanınmıştır. Sanat için sanat görüşünde olan Hamit, romantizmin etksindedir ve en çok ölüm konusunu işler.
Oyunlarında tekniğe önem vermeyen sanatçı, bunları okumak için yazdığını söyler. Bunların bir kısmı manzum, bir kısmı düzyazıdır. Tiyatroda konunun yabancı toplumlardan alınması gerektiğini savunur.
Edebiyatımızda “tezatlar şairi” olarak da anılan sanatçının önemli eserleri şunlardır:
Şiirleri: Sahrai Belde veya Divaneliklerim, Makber, Ölü, Hacle, Garam, Validem, İlhamı Vatan…..
Oyunları: Macera-yı Aşk, Sabr ü Sebat, İçli Kız, Duhter-i Hindu, Tarık, Zeynep, Finten, İlhan, Turhan, Hakan (Ayrıca hece ölçüsüyle ve manzum olarak yazdığı iki oyunu da vardır: Nesteren ve Liberte)
SAMİPAŞAZADE SEZAİ (1860-1936): Gerçekçi bir yaklaşımla yazdığı “Sergüzeşt” adlı romanıyla tanınır.
Öykülerini “Küçük Şeyler” adlı kitapta toplamıştır.
NABİZADE NAZIM (1862-1893): Realist-natüralist bir anlayışı benimseyen sanatçının iki önemşi romanı “Kara Bibik” ve “Zehra”dır.
Hazırlayan: Yusuf Kenan DURMUŞOĞLU
Emeğinize sağlık hocam. Eserler hakkinda biraz daha bilgi verilse daha iyi olurdu. Mesela Araba Sedası için ilk realist roman demek gibi 🙂 teşekkür ederim.
Emeğinize sağlık teşekkür ederiz hocam. Ben bu yazar-eser konusundaki eksikliklerimi gidermek için an…. kullandım bide ve gösterilen bütün yazar-eserleri aklımda tutabildim. Animasyon olduğu için mi bilmiyorum ama ezberleme konusunda çok faydası dokundu. Youtubeda denk gelmiştim an…. e sitesini de inceledikten sonra mantıklı gelmişti öylelikle almıştım. Zaman konusunda da çok faydası dokundu.