TYT Türkçe Deneme Çözümlü – 9
1. Bu şair, imgeden, alışılmamış bağdaştırmalardan, sözcüklerin yakın ve uzak çağrışımlarından vazgeçmiyor. Bunlarla birlikte ses akışı, ölçü, uyak, asonans ve aliterasyonları es geçmek hastalığına da yakalanmıyor. Bir anlamda geleneksel öğelerle modern öğeleri harmanlıyor.
Bu parçada geçen “ses akışı, ölçü, uyak, asonans ve aliterasyonları es geçmek” sözüyle anlatılmak istenen nedir?
A) Şiirin ahenk unsurlarını önemsememek
B) Şiirde anlamla ses öğesini kaynaştırmak
C) Şiirde müzikal öğelere fazlaca yer vermek
D) Ölçü ve uyak bakımından kusursuz şiirler yazmak
E) Şiirde edebî sanatlardan yararlanmamak
A) I. söz : Ne işe yaradığı ve özellikleri
B) II. söz : Alçak gönüllü bir tutumla
C) III. söz : Zorla, zorlayarak
D) IV. söz : Güç anlaşılır olma
E) V. söz : Zevk alarak
3. Çağdaşlarının söylediklerine son sözü eklemiş olmanın onurunu taşıyan bir şairdi.
Bu cümlede sözü edilen şair aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilebilir?
A) Şiire yeni söyleyiş özellikleri getiren
B) Kendinden öncekilerden farklı bir sanat anlayışı geliştiren
C) Bir edebiyat dönemini kapatan
D) Şiirde daha önce işlenmemiş konulara yer veren
E) Döneminde önemi anlaşılmayan
4. (I) Türk romanında herhangi bir üzüntü sahnesi düşünün. (II) Olayın verilişi dışsal ve betimseldir. (III) Üzülen kişi sararır, saçını başını yolar, baygınlık geçirir. (IV) Bu, Türk romancısının başarısızlığından çok toplumsal gerçekliğin niteliklerinden ötürüdür. (V) Roman kahramanı ağlar, inler, acılı şarkılar dinler.
Numaralanmış cümlelerin hangisinde bu parçada anlatılanların nedeni açıklanmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
5. (I) Panait Istrati gerçekten biliyor tatlı tatlı anlatmayı, okuyanı sürükleyiveriyor. (II) Açın kitaplarından birini, öyle sanıyorum ki siz de benim gibi bırakamayacak, sonuna kadar okuyacaksınız kitabı. (III) “Arkadaş” adlı kitabı, onun şaheseri olarak kabul edilir. (IV) Istrati; pek çok yapıtında politik mücadeleden çok, insanı insan yapan değerler üzerinde durmuştur. (V) Bu özellikleri onu, Balkanlar’ın Maksim Gorki’si yapmıştır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde Panait Istrati’nin yapıtlarının içeriğinden söz edilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
6. Bir sözcük tek başınayken kulağımıza hoş gelebilir ya da sözcüğün anlamı çok güçlü olabilir ama—
Bu cümlenin sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) sözcüklerin sesleri, anlamlarından önemlidir
B) aynı sözcük cümlede anlamsız düşebilir
C) önemli olan sözcüğün kulağımıza nasıl geldiğidir
D) her sözcük bu özelliğe sahip olmayabilir
E) eski sözcüklerin kullanımından kaçınmak gerekir
7. (I) Herkes öykü yazabilir. (II) Öykü yazmak, insanı rahatlatır; insanın kendine güvenmesini sağlar. (III) Ama okur karşısına çıkıyorsan “yazar” olmalısın. (IV) Demek ki “yazmak” yazar olmaya yetmiyor. (V) Herkes yazı yazabilir ama herkes yazar olamaz.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri yakın anlamlıdır?
A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV. D) I. ve V. E) IV. ve V.
8. (I) O, bizim kuşağın okuma alışkanlığının gelişmesinde en çok pay sahibi olan yazarların başında gelir. (II) Okul dışında, resmi yazarlar dışında, alternatif bir yazar olarak bize başka bir okumanın da mümkün olabileceğini gösterdi çünkü başka bir şey yazdı. (III) Onu çok sevdik. (IV) Komşumuz gibiydi, hemen yanımızdaki evde oturan yoksul bir yazar gibiydi, elbette mahallemiz de aynıydı dertlerimiz de. (V) Edebiyatımıza kazandırdığı unutulmaz karakterler, şaşırtıcı mizahı, alçakgönüllü anlatımı, onu hem büyük bir halk yazarı hem de büyük bir romancı yaptı ama daha da önemlisi büyük bir iyilik ustası kıldı.
Bu parçanın yazarı numaralanmış cümlelerin hangisinde kendi kuşağıyla parçada tanıttığı yazar arasında özdeşlik ilişkisi kurmuştur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
9. (I) Yüklemi sonda bulunmayan cümlelere devrik cümle denir. (II) Türkçenin; yardımcı öğelerin başta, temel öğenin sonda bulunması kuralına aykırı bir görünümü var diye devrik cümleyi bozuk ya da yanlış saymamalıyız. (III) Devrik cümlenin de kendine özgü belli bir düzeni vardır. (IV) Genellikle günlük konuşmalarda, şiirlerde, roman, öykü, oyun gibi yazınsal yaratılarda kullanılır.(V) Anlatımı tek düzelikten kurtarır, anlatıma konuşma tadı katar; şaşma, acıma, öfke gibi ruhsal duyguları açığa vurmaya, söze duygusallık katmaya yarar.
Devrik cümlenin ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede bir tanım vardır.
B) II. cümlede bir varsayım gerekçesiyle birlikte verilmiştir.
C) III. cümlede devrik cümlenin de bir kuralının olduğundan söz edilmiştir.
D) IV. cümlede devrik cümlelerin nerelerde kullanıldığından bahsedilmiştir.
E) V. cümlede anlatımda ne tür bir işlev üstlendiği sıralanmıştır.
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcükteki ses olayı ile ayraç içindeki terim örtüşmemektedir?
A) Konuşurken kelimeler düzgün söylenirse dilin tadı her zaman duyulur. (Ünsüz yumuşaması)
B) Kadın, sen benim biricik yavrumsun, diyerek çocuğuna sarıldı. (Ses türemesi)
C) Pek çok siyasetçi hatıralarını yazmıştır. (Ünsüz benzeşmesi)
D) Bu son olaylara diyecek bir sözüm yok. (Ünlü daralması)
E) Bunca yıl hiç hissetmeden yaşamışım sanki.(Ses düşmesi)
11. Aşağıdakilerin hangisinde birleşik sözcüklerin yazımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?
A) Balkonun demirine renkli bir rüzgârgülü takmıştı.
B) Subay, yüzbaşı gelince ayağa kalkıp selam verdi.
C) Uzun zamandır bu dertle başetmeye çalışıyordu.
D) Bu uygulama pazartesiden itibaren geçerli sayılacak.
E) Sağlıklı olmak için düzenli kahvaltı etmek gerektiğini söyledi.
12. I. Belgeleri… adında bir doktor imzalamış.
II. Bir sürü şikayet: Yorulmuş, uyuyamamış, üzülmüş…
III. Ne söylesek dinlemez ama…
IV. Öğretmenimiz… adlı köyde çalışmış.
V. Düğününüze bizi çağırmadınız ki…
Yukarıdaki cümleler üç noktanın (…) kullanılış nedenlerine göre ikişerli gruplandırılırsa hangi cümle bu gruplandırmanın dışında kalır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
13. Sonbahar çoktan başlamıştı. Kestaneler ortalığa yayılmış, üstlerine sis ve yağmur çökmüştü.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Birleşik sözcük
B) Hem yapım eki hem çekim eki almış sözcük
C) İsimden türemiş isim
D) İki yapım eki almış sözcük
E) İsimden türemiş fiil
14. Aşağıdakilerin hangisinde soru anlamı bir zamirle sağlanmıştır?
A) Niçin böyle davranıyor, hiçbir soruma cevap vermiyorsun?
B) Bu belgeyi medyaya kimin verdiğini öğrenebildiniz mi?
C) Sizin yazılarınız hangi gazetede yayımlanıyor?
D) Bu kadar sıkıntı içinde ihtiyaçlarınızı nasıl karşılıyorsunuz?
E) Bu yaz tatilinde nereye gitmeyi düşünüyorsun?
15. I. Bu bir kılıç balığının öyküsü, yazılmasa da olurdu.
II. Ama bizi yeni sulara götürecek akıntı durdu.
III. Uskumrunun arkasından gidiyorduk.
IV. Sürünün içinde ben de vardım.
V. Sırtımda bir zıpkın yarası.
Yukarıdaki dizelerin hangisinde isim tamlaması yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
16. (I) O karanlık gece dev bir ateşle aydınlanmıştı. (II) Ateş, keskin soğuğu önüne katıp yayladan kovmuştu. (III) Ateşin üstündeki tencerelerde cızırtılarla pişen lezzetli etler, pilav eşliğinde yenecekti. (IV) Ateşin bulunduğu taraftan başka her taraf adeta ölmüştü. (V) Sanki bütün canlılar suskunluk törenindeydi.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede türemiş üç sözcük vardır.
B) II. cümlede zarf-fiil kullanılmıştır.
C) III. cümledeki yüklem, edilgen bir fiildir.
D) IV. cümlenin yüklemi, birleşik zamanlı bir fiildir.
E) V. cümledeki yüklem, geniş zamanda çekimlenmiş bir fiildir.
17. Vınlayan ok, körpe kılıç ve kıpır kıpır bayrak
Koskocaman ellerle rüzgarı bastırarak
Kovuğundan çıkmaya çalışan nefesimi
Nefesimi inine döndüren mızrak
Bu dörtlükle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Sıfat-fiil ve zarf-fiil vardır.
B) İkileme, sıfat görevinde kullanılmıştır.
C) Belgisiz sıfat vardır.
D) Edat ve bağlaç kullanılmıştır.
E) Pekiştirme sıfatı kullanılmıştır.
18. (I) Günlük güneşlik Akdeniz sahilini geride bırakıp Elmalı yoluna saptık. (II) Toroslar’a tırmandık, keskin virajlardan geçtik. (III) Hem bitki örtüsünün hem de sıcaklığın değiştiğine şahit olduk. (IV) Makilikler yerini kızılcam ormanına bıraktı, ardından sedir ağaçları gözükmeye başladı. (V) Ulu sedir ağaçlarının gölgesinde ilerledik Kıbrısçık Tabiatı Koruma Alanı’ndan geçen yol boyunca.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle zarf tümleci, yer tamlayıcısı ve yüklemden oluşmuş kurallı bir fiil cümlesidir.
B) II. cümle fiil cümlelerinden oluşan sıralı bir cümledir.
C) III. cümle yer tamlayıcısı ve yüklemden oluşmuştur.
D) IV. cümle bağımsız sıralı cümledir.
E) V. cümle isim cümlesidir.
19. (I) Dört adam, bir kapıdan çıkıp dört ayrı yöne yürüdüler. (II) Arkalarında bıraktıkları geniş ve karanlık odada keskin bir tütün kokusu dalgalanıyordu. (III) Masanın üzerine dağılmış kâğıtlar… (IV) Az önce bu masanın çevresinde kıyamet koparmışlardı. (V) Uzun zamandır üzerinde çalıştıkları sözlükte, bir sözcük üzerine anlaşamadıkları için baskıyı yetiştirememişlerdi.
Bu parçada numaralandırılmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle birleşik bir cümledir.
B) II. cümle yer tamlayıcısı, özne ve yüklemden oluşmuştur.
C) III. cümle eksiltili bir cümledir.
D) IV. cümle zarf tümleci, yer tamlayıcısı, nesne ve yüklemden oluşan basit yapılı bir cümledir.
E) V. cümlenin yüklemi birleşik çekimli, birleşik bir fiildir.
20. I. Tiyatro, Türkiye’deki edebiyatçıların, kültür adamlarının çoktan gözden çıkardıkları ölü bir sanattır.
II. Kültür sanat hayatımız ister istemez yazılarıma da yansıyor.
III. Edip Cansever şiirinin temel sorunsallarından biri, hayatın sahteliğidir.
IV. Aşk temasını işleyen kitap, kentin geçmişine de uzanıyor.
V. Kitap fuarları, okurlarla yazarları bir araya getiriyor.
Yukarıdaki cümlelerden hangileri öğelerinin sıralanışı yönünden aynıdır?
A) I. ve III. B) II. ve IV. C) III. ve V. D) I. ve IV. E) II. ve V.
21. (I) Korkaklık genellikle faydalı bir huydur. (II) Ben hiçbir şeyden korkmam demek; insanları aptal yerine koymak, kendini kandırmak, kendine güvenmemektir. (III) Yeryüzünde korkulacak tonlarca şeyler vardır. (IV) Bunlardan korkup önlem alınmazsa, biri başına geldiğinde insan zarar görür.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde anlatım bozukluğu vardır?
A) I. ve II. B) III. ve IV. C) I. ve III. D) II. ve III. E) III. ve IV.
22. Şunu unutma ki bu kentte ne kadar çirkinlikler varsa o kadar da güzellikler vardır; sen, sana yakışanı bulmak zorundasın.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu nasıl giderilebilir?
A) “unutma” yerine “aklından çıkarma” sözü getirilerek
B) “-ler” ekleri atılarak
C) “bulmak zorundasın” yerine “bulmalısın” sözcüğü getirilerek
D) “vardır” yerine “bulunmaktadır” sözcüğü getirilerek
E) “ki” bağlacı atılarak
23. Genç şair, yazdığı şiiri usta şaire okuduktan sonra ona bu şiirle ilgili görüşlerini sorar. Usta şair şunları söyler: “Bu, olağanüstü bir şiir! Bu şiir, beni sarıp sarmaladı; hayal dünyasının sonsuzluğuna götürdü. Seni tebrik ederim. Sen, genç olmana karşın şimdiden çok büyük bir şairsin.”
Görüşlerini bu cümlelerle ifade eden usta şair, iletilerinde dili hangi işlevde kullanmıştır?
A) Heyecana bağlı işlevde
B) Şiirsel işlevde
C) Dil ötesi işlevde
D) Göndergesel işlevde
E) Alıcıyı harekete geçirme işlevinde
24. Edebiyatımızda birçok şair ve yazarın yazdıklarından; yerli ve yabancı sanatçıları okuduklarını, onların eserlerinden etkilendiklerini anlamaktayız. Yazılarından, şiirlerinden Yahya Kemal’in divan şairlerini; Tanpınar’ın Yahya Kemal’i; Necip Fazıl’ın Baudelaire ve Yunus Emre’yi; Ali Çolak’ın Salah Birseli, Refik Halit Karay’ı; Mehmet Kaplan’ın Alain’i birer “üstat” nazarıyla okuduklarını ve onlardan etkilendiklerini çıkarabiliyoruz.
Bu parçada düşünceyi geliştirme yollarından hangisi kullanılmıştır?
A) Örneklendirme
B) Tanımlama
C) Benzetme
D) Karşılaştırma
E) Tanık Gösterme
25. Yazılı her şey yorumlanabilir. Öğretici metinler de yazıldıkları çağa ve içinde doğdukları topluma göre değişik yorumlar içerebilir. Örneğin, Ömer Seyfettin’in Genç Kalemler dergisinde 1911’de yayımladığı Yeni Lisan makalesinin, yazıldığı dönemdeki yorumlanışıyla bugün yorumlanışı aynı değildir.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Bilgi verme amacıyla yazılmıştır.
B) Örneklendirme yapılmıştır.
C) Kanıtlanabilir yargılara yer verilmiştir.
D) Betimleme yapılmıştır.
E) Genelleyici ifadeler kullanılmıştır.
26. (I) Son yıllarda aralarında Yedi İklim, Okuntu, Kitap-Haber ve Hece’nin de olduğu pek çok dergi Cahit Zarifoğlu için çok kapsamlı özel sayılar yayımladı. (II) Alim Kahraman, şairin anısına “Yürek Safında Bir Şair” adıyla bir kitap hazırladı. (III) Şairler ve eleştirmenler bu yayınlarda şairin yaşamı ve yapıtları üstünde ayrıntılı olarak durdular. (IV) Fakat okur katında bu özel ve özgün şaire yönelik yeterince ilgi belirmedi. (V) Cahit Zarifoğlu’nun şiiri üzerine yapılan kimi değerlendirmelerde onun Rilke, Trakl ve Turgut Uyar’dan etkilendiği üzerinde durulmuştur. (VI) O ise, belki sık yapılan bu yorumlar karşısında kimseden etkilenmediğini anlatmak için “Ben yalnızca Cahit Zarifoğlu’nu okuyorum.” demiştir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) II. B) II C) IV. D) V. E) VI.
27. (I) Bizde film eleştirmeni veya edebiyat eleştirmeni geçinen insanların çoğunun yaptığına eleştirmenlik denmez, tanıtıcılık denebilir ancak. (II) Bir eleştirmen; eleştirdiği eseri detaylı olarak incelemeli, eserin değerli ve değersiz yanlarını göstermeli, sanatçının öteki eserleriyle ve başka sanatçıların o türden olan başka eserleriyle kıyaslamalı. (III) Son yıllarda dergiler, sadece eleştiri yazıları yayımlar duruma geldi. (IV) Bütün bunları yapabilmesi için elbette o alanda derin bir bilgi donanımının olması gerekir. (V) İşte bu donanım olmadığı için eleştiri diye ortaya çıkan şeyler, ne kuşa ne deveye benziyor.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi parçanın düşünce akışını bozmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
28. —Yaşam adı verilen bir okula kayıtlısınız. Bu okulda her gün bir şeyler öğreneceksiniz. Aldığınız derslerden hoşlanabilir ya da aldığınız dersleri gereksiz ve aptalca bulabilirsiniz. Ama her zaman ders alacaksınız.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Yaşam, sürprizlerle doludur.
B) Eski yaşama biçiminin değişmesi gerekir
C) Yaşamdan ders almadığınız bir an bile yoktur
D) Hayat iyi ve kötü anılarla doludur
E) İnsan, öğrendiklerini başkalarına da aktarmak ister
29. Öğrenciliğimde hukuk felsefesi ve sosyolojisi dersine giren hocamın söyledikleriyle felsefe tarihi dersine giren hocamın söyledikleri birbirine paraleldi. Her ikisi de hemen hemen aynı söylem ve düşünceleri dile getiriyordu. Ama ben felsefe tarihi dersine giren hocamın söylediklerini daha doğru buluyordum. Bunun nedenini bir psikolog arkadaşıma sorduğumda bana”—” demişti. Bu söz üzerine çok düşündüm ve psikolog arkadaşımın tespitinde haklı olduğunu anladım. Benimle aynı kaygıları ve duygu dünyasını paylaşan birisi olduğu için felsefe tarihi hocama güveniyordum. Benimle aynı toplumsal sınıfa ait olduğu için ona güveniyordum. Benimle aynı ütopyayı paylaştığı için ona güveniyordum. Benimle aynı çay ocağına gidip çay içebildiği için ona güveniyordum.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Bunun nedeni, felsefe tarihi dersine daha çok ilgi duyman olabilir.
B) Demek ki hukuk felsefesi ve sosyolojisi dersine giren hocana karşı ön yargılısın.
C) Felsefe tarihi dersinde verilen bilgilerin daha güvenilir kaynaklardan derlendiğini düşünüyorsundur.
D) Belki o hocanla özdeşlik kuruyor, bu nedenle de ona güveniyorsun.
E) Bu, güven-güvensizlik bağlamında değerlendirilebilecek bir olay gibi görünmüyor.
30. Birçok yazar, yaşarken çok okunmuş; sonradan unutulmuştur. Yazarın bedensel ölümü, kitaplarının da ölümü olmuştur. Edebiyat tarihindeki işlevini yerine getirmiş pek çok yazar, bugün raflarda sayfaları açılmadan beklemektedir. Öyle dönemler de gelir ki raflarda unutulan bir yazar yeniden gündeme gelir, okunmaya başlanır. En çok satan kitapların başına böylesi felaketler sıkça gelir. Yayımlandıklarında yüz binlere ulaşan sayıları, on yıl sonra sıfıra iner. Demek ki—
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) moda, edebiyatta da kendini gösteriyor
B) iyi yazar her zaman okunuyor
C) kitabın satış sayılarını önemsememek gerekiyor
D) yazarın da unutulmamak için çaba göstermesi gerekiyor
E) yazar ölünce eserleri de unutuluyor
31. Asıl önemli olan; yazar, eser ve okuyucu ilişkisinin, “yazma”dan ve “okuma”dan beklenilen amaçlara uygunluğudur. Fakat bunu her zaman için sağlamak mümkün değildir. Bu durumda çoğu kez okuyucu da yazar da en kolay yolu seçer. Yazara göre okur esere ilgisizdir. Onu anlayabilecek donanımdan, çabadan yoksundur. Kısaca yazar, eserinin tamlığından, okuyucunun eserin kıymetini bilmeyişinden, onu anlamayışından yakınır. Okuyucunun da benzer şikayetleri vardır. Örneğin; eserin konusu ilginç, anlatımı güzel değildir. Dolayısıyla suç, kendi beğenisini, ilgisini dikkate almayan yazardadır. Bu sorunun çözümü için—Bu başarıldığı takdirde amaçlara uygunluk gerçekleşmiş olacaktır.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) yazar, okuyucunun isteklerini dikkate alacak, öncelikle kendi çizgisinden taviz vererek okurunu anlamaya çalışacaktır
B) yazar, okurun ilgisizliğinden şikayet etmemeli, onu olduğu gibi kabul etmelidir
C) iki tarafın da olaylara karşıdakinin penceresinden bakmasını sağlamak gerekir
D) okuyucu beğendiği ve ilgi duyduğu eserleri okursa daha huzurlu olur
E) okuyucu, yazardan kendisini anlamasını beklememelidir
32. Yahya Kemal’in ölümü, bir abidenin yıkılışını andırır. İstanbullular ne kadar üzülse haklıdır. Sinan İstanbul’un dış manzarasında neyi tamamlamaktaysa Yahya Kemal onun iç manzarasında öyle bir şeyi tamamlıyordu. Bu bakımdan belki yıkılmış bir Süleymaniye’nin boşluğunu Selimiye, Fatih veya Sultanahmet’le doldurmak insana mümkün görünüyor ama İstanbul’u içerisinden aydınlatan tek ışık sönünce ne yapılabilir?
Bu parçada Yahya Kemal’in hangi yönü üzerinde durulmaktadır?
A) İstanbulluları çok sevmesi
B) İstanbul’un tarihî mekanlarını iyi tanıması
C) İstanbul’un iç dünyasını yansıtması
D) Büyük bir şair oluşu
E) Eserlerinde Mimar Sinan’dan etkilenmesi
33. Bir oluş bir kendimize geliş devrindeyiz. Dilimizin günden güne ne kadar değiştiğini fark ediyor musunuz? Bunun değişen, daha ileriye, daha güzele giden, bir toplumun işi olduğunu anlarsınız. Bu gidişe ayak uyduramamış insanlarla da karşılaşmanız olası. Her ileriye gidişte bir sürü döküntü bırakmıyor muyuz? Hatta, çok kere, o döküntüler ayaklarımıza takılıp bizim de yolumuzda yürümemize engel olmuyor mu?
Yazar bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Dilimizin günden güne değişmesinden
B) Dilimizin özensiz kullanılarak yozlaştırmasından
C) Dildeki değişime ayak uyduramayanlardan
D) Her yeniliğe karşı çıkanların olmasından
E) Değişim ve dönüşümün kaçınılmazlığından
34. Altı yaşında bir çocukken çok sevdiği annesinin ölümüyle sarsılan Cemal Süreya; bunun ardından 3 gelen sürgün (Ailesi, 1938’de Yasak Bölgeler Kanunu’na muhalefet suçundan Bilecik’e sürülerek orada zorunlu iskan cezasına çarptırılmıştır.), üvey annesinin zalimce tutumu, etnik kökeni nedeniyle okul arkadaşlarınca hor görülmesi vb. olay ve tutumlarla iyice örselenmiştir. Çok güvendiği amcasının, ortak mallarını üstüne geçirerek ailesini yoksul bırakması ve yakın dostlarından gördüğü ihanetler onda büyük düş kırıklıkları yaratmıştır. Cemal Süreya, yaşadığı bu tür olaylar sonucunda girdiği bunalımlardan şiire yönelerek kurtulmuş; bir anlamda şiire sarılarak nevroz kısır döngüsüne girmemiştir.
Bu parçada Cemal Süreya’yla ilgili olarak vurgulanmak istenen temel düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hem kendisi hem de ailesi birçok sıkıntı çekmiştir.
B) Şiirlerinde annesine duyduğu sevgi ve özlemi dile getirmiştir.
C) Şiirle ilgilenmesi, yaşadıklarının çok büyük ruhsal sorunlara yol açmasını engellemiştir.
D) Yaşantısının bunalımlı ve çöküntülü yönü, şiirlerine yansımıştır.
E) Hem yakın akrabalarının hem de dostlarının ihanetleriyle sarsılmıştır.
35. Günümüzde, bir şair kadar olmasa bile okurun da donanıma ihtiyacı var. Bazı şairlerin okurlarının mutlaka donanımlı olması, en azından modern Türk şiirinin gelişme aşamalarını bilmesi; şiirin zirve isimlerinden haberdar olması gerekir. Hiçbir şair; cahil okur arzu etmez, etmemelidir. Bazı şairlerin şiirlerine nüfuz etmek için ise ekstra bir donanım gerekebilir.
Bu parçada sözü edilen günümüz şiir okuru için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Türk şiirinin çağlar boyunca geçirdiği değişimler, gelişimler hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
B) Şiir yazacak kadar olmasa da şiirle ilgili yeterli bilgiye sahip olmalıdır.
C) Özellikle bir kısım şairlerin şiirlerini anlamak için daha ayrıntılı şiir bilgisi edinmelidir.
D) Türk şiirinin başarılı isimlerini bilmelidir.
E) Şiirlerin anlam inceliğini kavrayabilmek için birçok şiir ezberlemiş olmalıdır.
36. Ressam, şair ve yazar olan Bedri Rahmi Eyüboğlu, Güzel Sanatlar Akademisi’nde başlayan resim öğrenimini Paris’te tamamladı. Daha sonra Türkiye’ye döndü ve ölümüne dek Güzel Sanatlar Akademisi’nde ders verdi. Yerel yaşama ilişkin gözlemlerini; yazma, kilim gibi yerel kültürel değerlerdeki malzemeyle buluşturarak tablolarına yansıttı. Tablolar ve gravürlerin yanı sıra büyük boyutlu duvar resimleri, mozaikler ve seramik panolar yaptı. Halk kaynağından beslenen sanat anlayışı şiirlerinin de temeli oldu. Şiirlerinde; masallardan, söylencelerden, türkülerden yararlanarak doğa tutkusunu, insan sevgisini, yaşama sevincini, sosyal sorunları yansıttı. Yazıları; Gece Yarısı, Dost Dost, İnsan Kokusu ve Resme Başlarken adlı kitaplarda toplandı.
Bu parçada Bedri Rahmi Eyüboğlu’la ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Güzel sanatların birden çok alanında eser verdiğine
B) Şiirlerinde birbirinden farklı birçok temayı ele aldığına
C) Yazılarında masal, söylence türkü gibi halk edebiyatı ürünleri hakkında bilgi verdiğine
D) Eğitim hayatının bir kısmını yurt dışında geçirdiğine
E) Yerel yaşama ilişkin gözlemlerini resimlerine yansıttığına
37. Önemli şahsiyetlerin ölüm yıldönümlerinde ah vah ederek törenler düzenlemek bizde adettendir. Takdir hislerimizi onlara yaşarken söylemekten nedense çekinir, küskün bir halde köşelerine çekilmelerine göz yumarız. Elbette bilimde, fikirde, sanatta önemli başarılara imza atmış insanlar, kendi değerlerinin farkındadırlar ve hatırlanmadıkları için kızmaz, bunu yeni kuşakların değerbilmezliğine vererek gülüp geçerler. Asıl kaybedenler, onların derin bilgilerinden ve deneyimlerinden yararlanmayı bilmeyenlerdir.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Önemli kişileri ölümlerinin ardından dövünerek anmayı gelenek haline getirdiğimize
B) Beğendiğimiz kişilere kendileriyle ilgili değerlendirmelerimizi söylemediğimize
C) Büyük başarıların sahibi olan kişilerin kendi değerlerinden emin olduklarına
D) Büyük sanatçılara ya da bilim adamlarına hak ettikleri ilgiyi göstermeyenlerin, bu tutumlarından dolayı zararda olduklarına
E) Yeni kuşakların değerbilmezliği yüzünden nitelikli insanların eskisi kadar yetişmediğine
38. Deneme; makale, fıkra ve sohbet gibi bir fikir yazısıdır ama ne makale ne fıkra ne de bütünüyle sohbet niteliği gösterir. Başlı başına bir yazı çeşidi olarak karşımıza çıkar. Kesin kurallara sahip değildir. İddiacı ve ispatlayıcı bir havası yoktur.
Bu parçada denemenin hangi yönünden söz edilmemiştir?
A) Düşünce yazısı oluşundan
B) Diğer türlerle benzerliğinden
C) Belli kurallara dayanmamasından
D) Uzun bir yazı türü olmamasından
E) Bir düşünceye inandırma özelliği taşımamasından
39. Bir yazarın başlıca ödevi, yaşadığı toplumda öteki yazarların neler düşündüklerini, neler yaptıklarını bilmektir. Bugünün Türk edebiyatını bir başıma ben kuracak değilim ya! Biz bütün yazarlar, bir yapıda çalışıyoruz, hepimiz de taş götürüyoruz, harç götürüyoruz o yapıya, elimizden geldiğince, boyumuzun yettiğince…
Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
A) Çağımızda hiçbir sanatçının tek başına Türk edebiyatını oluşturamayacağı
B) Bir yazarın temel görevinin, diğer yazarların neler yaptıklarını izlemek olduğu
C) Edebiyatın, bütün yazarların birlikte çalışıp uğraşmasıyla ortaya çıkacağı
D) Yazarların, sadece kendilerini değil, yansıttıkları dönemle ilgili gerçekleri de eleştirdikleri
E) Sanatçıların güçleri yettiğince, yetenekleri ölçüsünde edebiyata katkıda bulundukları
40. İnsan, dil demektir ama dil de toplum demektir. Hem bireylerle özdeşleşir dil hem de onların üstünde ve dışında yer alır. Bireyi toplumsallaştıran, ulusu oluşturan temel öğedir dil. Birincil işlevini toplumsal bağlamda yerine getirir. Bu da iletişim işlevidir. Gerçekten de dil, her şeyden önce anlaşmayı sağlayan bir düzen, bir araçtır.
Parçadan “dil” iie ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Bireyle özdeşleştiğine
B) İnsanı toplumsallaştırdığına
C) Milleti oluşturduğuna
D) Anlaşmayı sağlama işlevinin olduğuna
E) Edebiyatın temel malzemesi olduğuna
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.