Custom Search

TYT Türkçe Deneme Çözümlü – 5

30 Mayıs 2020

1. Kollarımızı açabildiğimiz ölçüde insanlara yaklaşırız. Onları sevdiğimiz kadar da güzeli, iyiyi, doğruyu buluruz. Elde ettiğimiz zenginliklerden hiçbiri, bizi gerçek bir dostun yüzü kadar mutlu edemez. Samimi bir sevgi kadar içimizi kanatlandıramaz. O sıcak ilgiler kadar bizi kendimizden geçiremez.
Bu parçada geçen “kollarımızı açabildiğimiz ölçüde” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsanlara karşı geniş bir sevgi duymak
B) Her zaman iyilik düşünmek
C) Özgür hareket edebilmek
D) Gerçek dostları kaybetmemek için çalışmak
E) Tüm canlıları sevmek

 

2. İnsan çok kişiyi sevebilir ama sadece biriyle evlenebilir. Evleneceği kişiye sevginin ötesinde bir tutkuyla bağlanması, ona âşık olması gerekir. Birden çok metin türünde eser oluşturmak isteyen bir edebiyatçı için de benzer bir durum söz konudur. Yani edebiyatçı hangi metin türüne göz kırpmakla yetineceğini, hangisine bir müddet sevgi duyacağını, hangisine gönlünü kaptıracağını bilmek, sezmek, buna göre davranmak durumundadır.
Bu parçadaki altı çizili sözle aşağıdakilerden hangisi anlatılmak istenmektedir?
A) Metin üretme işinin emek gerektiren bir süreç olduğunu kabul etmek
B) Bütün eserlerinde aşk temasını ele almak
C) Yazmak istediği metin türlerinden birini seçerek sadece o türde eserler oluşturmak
D) Metin türleri arasında belirgin farklar olduğu gerçeğini kabul etmek
E) Seçtiği metin türünde özgün eserler vererek bu alanda ün kazanmaya çalışmak

 

3. Aşağıdakilerden hangisinde, cümledeki yargıyla ayraç içinde verilen nitelik birbiriyle uyuşmamaktadır?
A) Yazar diyelim ki Çin’de doğar, yükselir; gelir Türkiye’de yeni yetişmekte olan delikanlının yüreğini aydınlatır, (evrensellik)
B) Kimi zaman yazar, kitabın daha ilk sayfasında çekim alanı içine alır okurunu, (anlatımsal etkileyicilik)
C) Yazar, düşüncenin incelik ve karmaşıklığını en saydam anlatım biçimlerine dökerek sağlayabilir. (anlatımda açıklık)
D) Yazar “kendimce” sözcüğünün üstüne basar ve değerlendirmelerin düğümünü çözmeyi, bir sonuca ulaşmayı okura bırakır, (tarafsızlık)
E) Yazar, en iyi yapıtının henüz yazmadığı yapıt olduğunu bilir, (özgünlük)

 

4. Hiçbir gazetenin sansasyonel haberleri yayımlamama gibi bir lüksü olamaz.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak istenene en yakındır?
A) Her gazete çok sayıda kişinin ilgisini çekecek çarpıcı haberleri yayımlamak zorundadır.
B) Bütün gazetelerde asparagas haberlere de sansasyonel haberlere de rastlamak mümkündür.
C) Hiçbir gazetenin uydurma haberlerle kamuoyunu yanlış yönlendirme hakkı yoktur.
D) Hiçbir gazete, toplumun çıkarlarını görmezden gelerek kamuoyunu magazin haberleriyle meşgul edemez.
E) Her gazetede haber merkezine gelen haberlerden hangilerinin gazete sayfalarında yer alacağına karar veren bir yayın kurulu vardır.

 

5. (I) Bir şair olarak benim şiir yazmaktan çok şiir okumaya ihtiyacım var. (II) Belki sizin de vardır. (III) Şiirsiz bir dünyada kendimi hiç arkadaşı olmayan bir
muhallebi çocuğu gibi hissederdim. (IV) Hani okula yalnız gönderilmeyen, fena çocuklarla konuşmaması için sıkı sıkıya tembihlenen, yalnızlığın nevrozlarını ömür boyu taşıyacak o zavallı çocuk gibi hissederdim. (V) Şimdi böyle hissetmiyorsam bunu şiir yazmaktan çok okumaya borçlu olduğumu biliyorum.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede karşılaştırma yapılmıştır.
B) II. cümlede olasılık anlamı vardır.
C) III. cümlede durumlar arasında benzerlik ilişkisi kurulmuştur.
D) IV. cümle III. cümlenin gerekçesidir.
E) V. cümlede farkındalık anlamı vardır.

 

6. “Konuşulanlar kalpten çıkarsa kalbe kadar gider; ama dilden çıkarsa kulağı aşamaz.”
Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hissederek ve inanarak konuşan insan karşısındakini etkiler.
B) Duygusal konuşmalar daha fazla dikkat çeker.
C) İnsan çok düşünmeli, az konuşmalıdır.
D) Konuşmak bir ihtiyaç ama dinlemek bir sanattır.
E) Düşünmeden konuşmak, pişmanlıklara yol açar.

 

7. (I) Evinde bilgisayarı ve küçük çocuğu olanlar, o bilgisayarların çoğu zaman sadece şiddet içerikli oyunlar oynamakta kullanıldığını biliyorlar mı? (II) Ana babalar “Çocuğum internetten çıkmıyor” diye böbürlenirken çocuklar sanal dünyada arkadaşlarıyla “chat yapıyor”, yani çene çalıyor. (III) Herkesi araştırmaya yönlendireceği umulan internet, çocukları bir ansiklopedi kapağı kaldırma “zahmetinden” bile kurtardığından beri ödev için “internette araştırma yapmak”, oradan ilk bulduğu bilgiyi “kesip kopyalamak” anlamı taşıyor. (IV) Evet, bilgi hiç olmadığı kadar elimizin altında… (V) Ancak, eskiden sır perdesi altına gizlenen hakikati, bu kez de önümüze yığılan lüzumsuz bilgi çöplüğünden çekip çıkaramıyoruz.
Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangisi “Gerçeğin bilgisine dün de ulaşamıyorduk bugün de ulaşamıyoruz.” cümlesine anlamca en yakındır?
A) I.           B) II.           C) III.           D) IV.           E) V.

 

8. Aşağıdaki dizelerden hangisinde düşsel öğelere yer verilmemiştir?
A) Gözlerindeki, yağmur altında bir gar tenhalığı
Susmuşluğu, gemisiz kalmış ulu bir limanın
B) Dudaklarında giderilmez bir korku bulaşığı
Acımış bir iç sıkıntısı dilimin ucunda kalan
C) Bir yumrukta gökyüzünü cam gibi parçaladım
Yıldızlar eridi su oldu ateşimden
D) Seher vakti girdi gara ekspres, kar içindeydi
Ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım
E) Açtı kocaman mavi gözlerini pencereler
Uyandı balkon, toparladı bacaklarını boşluktan

 

9. Akşamüstü çay saati, henüz hava aydınlık. Şehir tepeden denize bakıyor. Güneş kaybolmuş, baştan başa pembelere boyanmış; gökyüzü, ufukta altın tozla ovulmuş gibi donuk, sarı bir renge bürünmüş.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ünlü daralması
B) Ünlü düşmesi
C) Ünsüz benzeşmesi
D) Ünsüz yumuşaması
E) m-n değişimi

 

10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde virgül farklı bir görevde kullanılmıştır?
A) Tiyatro en faydalı eğlencedir, der dururdu babam.
B) Kütüphaneye gittim, yeni dergileri okudum.
C) Üst kata çık, komşudan merdiveni iste.
D) Önce bir şeyler yiyelim, sonra alışverişimizi yaparız.
E) Pencerenin kenarında oturdum, dışarıyı seyrettim.

 

s11
A) I.           B) II.           C) III.           D) IV.           E) V.

 

s12
A) I.           B) II.           C) III.           D) IV.           E) V.

 

13. İpek fabrikasının geniş cephesi ayla ışıldadı; kapının önündeki birkaç kişi, acele acele geçti.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Özne görevinde kullanılmış zincirleme ad tamlaması
B) Tamlayanı ile tamlananı arasında sıfat girmiş ad tamlaması
C) İlgi zamiri
D) Belirtili ad tamlaması
E) Zarf görevinde kullanılan ikileme

 

14. Sülüklü’nün, dar, dolambaç sokaklarından birinde çıplak ayaklarındaki takunyaları bozuk kaldırımların üzerinde at nalı gibi tıkırdatarak koşan kız çocuğu, viran bir evin önünde durdu.
Bu cümle için aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Birden fazla sıfat tamlaması vardır.
B) Birleşik sözcük kullanılmıştır.
C) Belirtisiz ad tamlaması kullanılmıştır.
D) Sıfat-fiil (ortaç) vardır.
E) Yüklemi haber kipinde çekimlenmiştir.

 

15. I. Gezginlerin yazdıklarına göre burada bir zamanlar yemyeşil ormanlar varmış.
II. Gökyüzüne bıraktığımız bu bembeyaz güvercinler, barışın müjdecisi olsun.
III. Aşağı sarkıttığımız ipi sımsıkı tut, sakın bırakayım deme !
IV. Capcanlı görünen bu adamın onulmaz bir yarası varmış meğerse.
V. Bu yusyuvarlak taş, eski toplumlarca kutsal bir nesne gibi algılanmıştır.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerde geçen pekiştirilmiş sözcüklerden hangileri sıfat görevinde kullanılmamıştır?
A) I. ve II.          B) I. ve V.          C) II. ve III.          D) III. ve IV.          E) IV. ve V.

 

16. (I) Bembeyaz deniz köpüklerinden doğan Afrodit, tüm güzelliğini gözler önüne sererek Kıbrıs’ta karaya çıkar. (II) Bu sahne, tüm sanat tarihi boyunca en sevilen ve betimlenen sahnelerden biri olmuştur. (III) Hangi mitolojik öyküyü okursanız okuyun mutlaka bir noktada Afrodit’e rastlarsınız. (IV) Resimde, edebiyatta, heykelde, mozaikte sıklıkla betimlenmiştir bu sahne. (V) Afrodit adına sayısız tapınak inşa edilmiştir Anadolu’da. Ama adına kurulan kent söz konusu olduğunda bunların tümü gölgede kalmaktadır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde dolaylı tümleç (yer tamlayıcısı) yoktur?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

17. Aşağıdakilerden hangisinde yanıt, ötekilerden farklı bir öğedir?
A) —Arkadaşın nerede?
— Kütüphanede.
B) — Sınavınız ne zaman?
— Yarın.
C) — Seni arayan kimdi?
— Selma’ydı.
D) — Sana verdiğim kitabı okudun mu?
— Okudum.
E) — Paketleri nereye bıraktın?
— Eve.

 

18. (I) Güzel huylu, güzel ahlaklı bir insanla karşılaşınca heyecanlanıyorum. (II) Çevresinde pervane olasım geliyor. (III) Yüzünü, ellerini öpmek geliyor içimden. (IV) Her buyruğuna baş eğmek, her sözünü içime sindirmek istiyorum. (V) Güzel ahlak; en güzel yüzlerden, selvi boylardan, ağaçlardan, çiçeklerden daha hoş…
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle yan cümleciğin zarf tümleci görevinde olduğu birleşik bir cümledir.
B) II. cümle kurallı bir fiil cümlesidir.
C) III. cümle birleşik bir cümledir.
D) IV. cümle öznesi ortak sıralı cümledir.
E) V. cümlede azlık çokluk zarfı kullanılmıştır.

 

19. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu yoktur?
A) O, son günlerde her şeyden kuşku eder olmuştu.
B) Hava sıcaklığı bugün sıfırın altında eksi üç dereceymiş.
C) Ömer Seyfettin; dil ve edebiyat hakkındaki görüşlerini, Ali Canip’in çıkardığı dergide yayımlamıştır.
D) Çocukları okullara götüren taşıt araçlarında güvenlik tam sağlanmalıdır.
E) Takımımız son maçta da yenilgi aldı.

 

20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Çocukluğumdan beri güzel sanatların hemen her koluna büyük bir ilgi duyarım.
B) Bu insanlar, çağın gerçekleriyle yüzleşerek kimi alışkanlıklarını değiştirmeleri gerekir.
C) Ne şiirlerinde ne öykülerinde birilerini taklit ettiğine dair en küçük bir iz vardır.
D) İhtiyaçlarınızı belirleyin ve en kısa sürede yetkililere bildirin.
E) Engin birikimi ve kendine özgü üslubuyla edebiyat dünyamıza renk katmıştı.

 

21. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Çocuk kitapları, çocuklara sevgiyi, acımayı öğretmelidir.
B) Ödül törenine yüzün üzerinde yabancı konuk katılacak.
C) Olayları daha gerçekçi bir yaklaşımla değerlendirmeyi öğrendim.
D) Belediye tarafından kapatılmış olan yol, yeniden trafiğe açıldı.
E) Bir gece önce yaşadıkları aklından çıkmıyordu.

 

22. Sıcak iyice bastırmış. Bir gölge bulmalı. Tüm gölgelikler kapılmış. Havlular, hasırlar nöbete geçmiş. Herkesten uzak bir yerdeyim, güneş altında kitap okuyorum. Kumsal göz alabildiğine uzanıyor. İki delikanlı bir yelkenliyle açıldılar. Ne var ki coşkun bir rüzgâr deviriyor tekneyi. Bir motor gitti yardımlarına, aldı getirdi toy denizcileri. Herkes koşuştu. Bir olay, minicik bir olay…
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) İkilemelere yer verilmiştir.
B) Cansız varlıklar kişileştirilmiştir.
C) Cümleler kısa kurulmuştur.
D) Devrik cümle kullanılmıştır.
E) Öyküleme yapılmıştır.

 

23. Tarih, yazarın hayal gücüne değil, araştırma ve incelemelere, belge ve bulgulara dayanır. Bu metinlerde tarihsel gerçekliğin olduğu gibi yansıtılması
önemlidir. Dilin kullanımı sade ve yalın, anlatım nesneldir. Bu bakımdan tarihî metinlerle tarihî bir olaya dayanan kurmaca metinler birbirine karıştırılmamalıdır.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Tanımlama          B) Örneklendirme          C) Tanık gösterme          D) Karşılaştırma          E) Sayısal verilerden yararlanma

 

24. Sigara dumanında nikotin, katran ve zehirli gazlar bulunur. Bu kimyasal bileşiklerin birçoğu da toksiktir yani zehirlidir. Bu bileşiklerden 43’ünün kansere yol açtığı bilinmektedir. Sigara dumanında, nitrojen oksit ve eksoz gazı olarak da bilinen karbonmonoksit gazı bulunur. Özellikle karbonmonoksit, kanın oksijen taşıma gücünü azaltır. Nikotin ise bağımlılık yapar. Aslında bir zehir olan nikotin, yüksek dozda alındığında kişiyi öldürür, kalp ve beyin damarlarında kalıcı hasarlara yol açar. Sigara içenlerin yaklaşık % 25’i yaşıtlarına göre yaşamlarını erken bir döneminde kaybeder. Sigara, akciğer kanseri başta olmak üzere soluk borusu, gırtlak, ağız, yemek borusu, mide, pankreas, mesane, ve böbrek kanserlerine neden olur.
Bu parça için en uygun başlık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nikotinin Zararları
B) Sigaradaki Zararlı Maddeler
C) Sigara ve Kanser
D) Sigaranın Zararları
E) Erken Ölümlerde Sigaranın Etkisi

 

25. — Bir kere esir almaya görsün insanı; adım adım bütün ruhunu, kalbinin inceliklerini, iyi duygularını çürütür. Artık kendini bütün noksanlardan uzak gören birine hangi erdemi kabul ettirebilir, ondan hangi beğenme, takdir etme, sevme, hoş görme, paylaşma, acıma hislerini bekleyebilirsiniz? Onlar kendilerini Kafdağı’nda görürler; ama Bacon, bakın nasıl düşürüverir takkelerini: “Övüngen kimseler, bilgeler için alay konusu olmaktan ileri gidemezler.”
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Kıskançlık insan ruhunda çöreklenmiş bir yılandır.
B) Övünme, böbürlenme ne kötü bir illettir!
C) Öfke baldan tatlı da olsa da iyi değildir.
D) Kendini eleştirmek, erdemlerin en yücesi olmalı.
E) Geveze insanlardan uzak durmaya çalışırım.

 

26. Kimi edebiyatçılar, biyografi yazarlarına yazacakları bir şey bırakmamak için —. Alman şair, roman ve oyun yazarı Johann Wolfgang von Goethe, bu edebiyatçılardan biridir. İlk bölümü 1811 yılında, yani Goethe daha hayattayken yayımlanan otobiyografisi, yazarın ölümünden sonra yayımlanan dördüncü bölümle birlikte “Yaşamımdan-Şiir ve Hakikat” adıyla son şeklini almıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) yasal yollara başvurmuşlardır
B) gizli saklı bir yaşam sürmüşlerdir
C) biyografi yazarlarıyla içli dışlı olmaktan kaçınmışlardır
D) şiir, roman ve öykülerini yayımlamamışlardır
E) yaşam öykülerini kendileri yazmışlardır

 

27. Felsefi tutum, öncelikle aklın hâkim olduğu bir tutumdur. Aklın hâkim olduğu başka tutumlar da vardır. Örneğin, bilimsel tutum böyledir. Aradaki fark şudur: Bilim özel, dar bir alanda kalır; kendine özgü metodu ile var olanı inceler. Diğer bilgi dallarının bakış açısı, verileri onu ilgilendirmez. — Bir bakıma onların üstüne çıkarak varlığın bütünlüğü içinde onların değerlendirilmesini yapar; böylece insana, bilgiye dayalı eylemlerinin gerektiği gibi yapılması için yol gösterir.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Felsefi tutum, eleştirel bir zihne sahip olma özelliği taşır.
B) Felsefenin en önemli işlevi, insanı felsefi tutum içine sokmaktır.
C) Felsefe, bilimle ilgilenmez; onun temel konusu insan aklı ve insanın varlık algısıdır.
D) Felsefe ise bilimin faaliyet alanını da içine alan geniş bir bakış açısı ile bütün bilgi türleriyle ilgilenir.
E) Bu da ikinci derecedeki zihniyetleri temel zihniyetlerden ayırmak için kullandığı temel metottur.

 

28. Özgürlük, uyuşmazlığın bir fonksiyonudur. Hiçbir zaman uyuşmak zorunda kalmamak sürecidir özgürlük. Görüş ayrılıkları ve uyuşmazlıklar neden karşısındakini reddetme anlamına gelsin? Yıllar yılı hemen her konuda anlaşan iki insanın belirli bir konuda şiddetli bir uyuşmazlığa düşmesi neden bir felaket sayılsın? Ya da birbirinden farklı iki insanın zevklerden ideolojilere varıncaya kadar pek çok konuda uyuşarak birlikteliği nasıl mümkün olabilir? Sağlam bir ilişkiye neden bir anlaşma ilişkisi gözüyle bakılsın? Atomun pozitif protonu ile negatif elektronu arasında ahenkli bir ilişki yok mu?
Bu parçada vurgulanan düşünce, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gerçek uyum ve özgürlük, düşünce ve zevk karşıtlıklarını içinde barındırır.
B) Düşünsel bir uyum olmadan insanlar bir arada yaşayamaz.
C) Görüş ayrılıkları ve uyuşmazlıklar, ilişkileri zedeler.
D) Sağlam bir ilişki için insanlar ortak noktalarda uzlaşmalıdır.
E) Özgürlük adına insanlarla her konuda uyuşmaya çalışmalıyız.

 

29. Şiire heves etmiş, hayatının belirli bir döneminde şiire gönül vermiş herkesin çok yakından bileceği bir endişe vardır: İlk kelime kâğıda geçirildiği andan itibaren “Bu şiire başka bir şiirin gölgesi mi düştü, beğendiğim şiirlerin izleri mi var bu şiirde?” endişesini yaşar şiir heveslisi. Şiirden sessizce çekilen birçok kişinin asıl çekilme nedeni tam da budur. Yazılanlar ne kadar özgün olursa olsun, yazarında her zaman derin bir kararsızlığa sebep olan bu kaygının nasıl da ıstıraplı bir sürece dönüştüğünü bilecektir bu hâli yaşayanlar.
Bu parçaya göre birçok kişinin şiir yazmaktan vazgeçmesinin asıl nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Başka şairlerden etkilenmiş olabileceklerini düşünmeleri
B) Şiir yazmaya yeterince vakit ayıramayacakları endişesini yaşamaları
C) Şiir yazmaya çok genç yaşta başlamaları
D) Bazı şairleri, diğerlerinden daha başarılı ve nitelikli bulmaları
E) Başarılı şairlerce eleştirilebileceklerini düşünmeleri

 

30. Dünyadaki tüm yazarlar, hemen hemen aynı konuları işlemiştir: dostluk, savaş, eğitim, aşk, ayrılık… Ancak yazarı yazardan ayırmanın en güzel ve kesin yolu neyi yazdığı değil, nasıl yazdığıdır.
Bu parçaya göre yazarları birbirinden ayırmanın yolu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okuyucuya bakışları
B) Tezleri
C) Üslupları
D) Konuları
E) Başarıları

 

31. Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin önemli isimlerinden olan Cahit Sıtkı Tarancı, kendine has şiir dili ve dünyası ile edebiyat tarihimizde önemli bir yer tutar. O, şiire bir ihtiras hâlinde sarılmış, şiir yazmaya başladığı lise yıllarından ölümüne kadar “şair” sıfatına sadık kalmıştır. Sırf bu sebepten, yazmış olduğu hikâyelerin dergi ve gazete sayfalarında kalmasına rıza göstermiştir. O, şair dostu Ziya Osman Saba’ya yazdığı bir mektubunda, “Şiir kıskanç bir sevgilidir. Onun üstüne gül koklanmaz, yâr sevilmez.” demiştir. Cahit Sıtkı Tarancı, hakkında birçok inceleme ve araştırma yapılmıştır. Aralarında akademik çalışmaların da bulunduğu on kadar kitap, sayısız biyografi, makale ve tez; onun hayatını, farklı cephelerini, şiirini, şairliğini ve eserlerini anlatmaya ve aydınlatmaya adanmıştır.
Bu parçada Cahit Sıtkı Tarancı’yla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Anlatmaya bağlı edebî metinler oluşturduğuna
B) Şiir yazmaya genç yaşta başladığına
C) Dergi ve gazetelerde köşe yazıları yazdığına
D) Şiiri, diğer metin türlerinden daha çok önemsediğine
E) Yaşamı ve şiirleri hakkında birçok metin oluşturulduğuna

 

32. Biz gazeteciler dışarıdan pek sevimli görünmeyiz, sevenimiz azdır. Sanırım bunun temelinde daha çok, işimizin eleştiri olması yatıyor. Çünkü insanoğlu doğası gereği, eleştiriden pek hoşlanmaz; eleştiriyi de eleştireni de hoşgörüyle karşılamaz. Oysa eleştirinin tarih içindeki rolü küçümsenemez. Eleştiri olmasaydı herhalde uygarlık bugünkü düzeyine ulaşamazdı. Çağdaş uygarlığın bu düzeye gelmesinde eleştirinin öncülüğü unutulmamalıdır.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Eleştirinin, uygarlık tarihinin gelişmesinde önemli bir rol oynadığı
B) Eleştirinin, olayların perde arkasında kalan yönlerini de ortaya serdiği
C) İnsanların, eleştiriden pek hoşlanmadığı
D) Gazeteciliğin temelinin, eleştiriye dayandığı
E) Gazetecilerin pek sevilmediği

 

33. Edebî metin; alışkanlıklarımızı zorladığı için, görünür ya da görünmez metinler arası ilişkileri olduğu için bir an kendi dışına gönderebilir bizi. Ardından hemen kendi içine yönlendirir, yani anlamın anlamına. Edebî olmayan metin tek anlamlıdır. Yani anlamın anlamı yoktur. Bu nedenle de edebî olmayan metin nesneldir.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Edebî olmayan metinlerin çokanlamlı olmadığı
B) Edebî metinlerden, farklı anlamlar çıkarıldığı
C) Edebî metinlerin alışkanlıkları zorladığı
D) Edebî metinlerin anlamlarının nesnel olduğu
E) Edebî olmayan metinlerin anlamlarının kişiye göre değişmediği

 

34. Onun resmindeki her yeni iz; yaşama, doğaya, insana yeni bir gözle bakışın yansımasıdır. Bu yeni gözle bakış insanı içine çeker. Burada renk, ışık farklı bir boyuttadır. Yalnız ortak olan bir yanı dipten dibe sezdirir. Bu onun resminin en belirgin yanıdır. Doğu-Batı sentezini ustaca kurması, ustaca kurulan ışık-renk alaşımı, dışa vurumda esas aldığı uyum, denge… Öyle ki bu denge kurulurken figürlerle iç uyum onun iyimser yanını da simgeler adeta.
Bu parçada sözü edilen ressamla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Resimleriyle birtakım mesajlar vermek istediğine
B) Doğu-Batı sentezini ustaca kurduğuna
C) Kişilik özelliğini tablolarına aktarabildiğine
D) Işık ve renk uyumu ile bir ahenk yarattığına
E) Yaşamı farklı bir gözle değerlendirdiğine

 

35. Her ortamda onların yanında olduğumuzu göstermeliyiz. Konuşmak istedikleri zaman bunu fark etmeli, onlara değer verdiğimizi göstermek için onlarla konuşmalıyız. Söyledikleriyle ilgilendiğimizi somut biçimde göstermek için gerektiğinde yaptığımız işe ara vermeliyiz. Onlarla konuşurken ses tonumuza dikkat etmeli, onlarla alaycı bir şekilde ve bağırarak konuşmamalıyız. Onları azarlamamalı, tehdit etmemeliyiz.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı olabilir?
A) Çocuklarımızı azarlamamız ve tehdit etmemiz, ne tür olumsuz sonuçlar doğurabilir?
B) Her ortamda çocuklarımızın yanında olduğumuzu göstermemiz onlarda öz güven eksikliğinin oluşmasına neden olmaz mı?
C) Çocuklarımızla konuşurken nasıl bir ses tonu kullanmalıyız?
D) Çocuklarımızla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliyiz?
E) Çocuklarımızın isteklerinin ne kadarını karşılamalıyız?

 

36. (I) İnsanı diğer varlıklardan ayıran bazı temel nitelikler vardır. (II) Akılla donatıldığı için de alet yapmayı bilen bir varlıktır. (III) İnsan, çoğu zaman bu nitelikleriyle tanımlanır. (IV) Nedir insanı diğer varlıklardan farklı kılan bu nitelikler? (V) İnsan, akıllı bir varlık.
Bu paragrafta düşünce bütünlüğünü sağlamak amacıyla aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?
A) I. cümle ile II. cümle yer değiştirmeli
B) III. cümle paragraftan atılmalı
C) II. cümle, V. cümleden sonra kullanılmalı
D) IV. ve V. cümleler yer değiştirmeli
E) II. ve III. cümleler yer değiştirmeli

 

37. Çocuklar okula gitmeden önceki çağlarda, deniz niçin mavi, gökyüzü neden böyle gibi sorular sorarlar. Sonra okula giderler ve orada akıllı, uslu, mantıklı öğretmenler, böyle soruların sorulmaması gerektiğini öğretirler onlara. Aralarından birkaçı inatçı çıkar, öğretmenlerin saçma bulduğu soruları yirmili otuzlu yaşlarda da sormayı sürdürür. İşte onlar, bilim insanı veya sanatçı olurlar.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bazı insanlar yaşlarının gerektirdiği gibi davranmazlar.
B) Seçkin insan, öğrenme isteğinin sürekliliği ve araştırıcığıyla diğerlerinden ayrılır.
C) Eğitim sistemimiz bilimsel merakı yok etmektedir.
D) Çocukluk çağındaki merak ileriki yaşlarda kaybolur.
E) Yerleşmiş yargılara karşı çıkmak ve onları yıkmak her zaman zor olmuştur.

 

38. Sinir bozacak kadar disiplinliyimdir. Benim için mesai, 07.30’da başlar ve 19.00’da biter. Geceleri kesinlikle çalışmam. Gece hayatım olmadığı için erken yatarım ve güne erken başlarım. Üretkenliğe gelince, bu sürekli çalıştığım için oluyor. En hacimli romanlarımı bile günde bir sayfa yazarım.”Nasıl yetiştiriyorsun?” diyeceksiniz. Sürekli ve disiplinli çalıştığım için oluyor bu. Öyle ki çalışırken şubat ayının yirmi sekiz çekip çekmediğini bile dikkate alırım.
Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?
A) Verimli çalışmayı bilen
B) Kendi kişiliğinin bilincinde olan
C) Eleştiriye açık olan
D) Otokritik yapabilen
E) Sanat ve edebiyatla meşgul olan

 

39. Bizi yaz boyunca bunalttığını söylediğimiz güneş, artık ara sıra görünüyor. Görünse de bırakalım sıcağıyla bizi bunaltmayı, ısıtmıyor bile. Sıra yağmurlarda ve soğuklarda… Dallar meyvelerini vermiş, yapraklarını dökmüş. Doğa, tüm güzelliğiyle tatlı bir uykuya hazırlanıyor. Çok geçmeden üzerine kış yorganı örtülecek. Kuşları eski sıklıkla göremeyeceğiz gökyüzünde. Belki bir gün titreyen bir güvercin pencerenize konacak.
Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Doğanın görünüşü ile ilgili kişisel düşüncelere yer verilmiştir.
B) Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.
C) Benzetme ve kişileştirme yapılmıştır.
D) Gözlemden yararlanılmıştır.
E) Tartışmacı anlatım kullanılmıştır.

 

40. İnsanoğluyla tanışıklığı MÖ 3000’li yıllara kadar uzanan kalay, gümüş griliğinde, kolayca levha veya tel hâline’getirilebilen bir maddedir. Günümüzde otuz beş ülkede kalay madenciliği yapılmaktadır. Bilinen rezervlerin en az yarısı Güney Doğu Asya’dadır. Anadolu’daki en eski kalay madeni ocağı Niğde Celaller köyü civarındadır.
Bu parçada kalayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kolay şekil verilebilen bir madde olduğuna
B) Varlığının çok eski zamanlardan beri bilindiğine
C) Kimyasal özelliklerinin gümüşle benzerlik gösterdiğine
D) Birçok ülkede madenciliğinin yapıldığına
E) Rezervlerinin önemli bölümünün Asya kıtasında bulunduğuna

 

türkçe ygs 5 cevap anahtarı

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.