Yazım Kurallarının Cümleler Üzerinde Gösterilmesi
1) Aferim Murat,anlat,bağırarak anlat! (Aferin)
2) İtalya’da büyük bir firmanın acentasıyım ben. (Acente)
3) Acitasyon yapma bana. (Ajitasyon)
4)Adeleli kollarını gösterdi. ( Adale)
5) O adam afaroz edilmiş doğru mu?. (Aforoz)
6)Afilli bir genç bahçeye geldi. (Afili)
7) Ağostosta beyini kaynayanın zemheride kazanı kaynar. ( Ağustos, beyni)
8)Ben bu ahçı kadar inatçı birine rastlamadım. (aşçı)
9) Ahlâk düzelmeden hiçbirşey düzelmez. ( Ahlak, hiçbir şey)
10) Bu insanlar hepimizin ahlağını bozdu. ( ahlakını)
11) Gümrükten itibaren her rastgeldiği adamla ahpap çıktı. (rast geldiği,ahbap)
12)Diğerlerinin akibetlerini bilmiyorum. ( akıbet)
13) Biraz sonra bir besleme kız kocaman bir aliminyum ibrik getirdi. (alüminyum)
14) Görgü fukarası insanlara karşı gaddar olmayan bir allerjisi vardı. (alerji)
15) Gemi bir deniz çalkantısıyla alobora olmuş. (alabora)
16) Herif Amarikalı bir aristokrattı. (Amerikalı)
17) Bütün öğrenciler anfide toplandılar,sonra hocada geldi. ( amfi , hoca da)
18) Anotomi alanıyla yakından ilgileniyordu. (Anatomi)
19) Profosyenel boksörden,antreman bahanesiyle senin karşında dayak yemek işime gelmiyor. ( Profesyonel, antrenman)
20) Hatta öğle yemeyinden önce birer aparatif alsak daha iyi olmazmı? ( yemeğinden, aperitif, olmaz mı? )
21)Dedem aptestini aldıktan sonra akşam namazını kıldı. (abdest)
22) Koridorda kimsenin bulunmamasına sevindim ve süratle abdestaneye yürüdüm. (abdesthane)
23) Kelimelerden birtakım arabeksler yapıyor. (arabesk)
24) Artarda dizdiği engelleri gittikçe büyütüyor. (Art arda)
25)Bayram arefelerinde teyzem beni Eyüp’deki aile mezarlığına götürürdü. (arife, Eyüp’teki)
26) Filimlerdeki artislerin sahiden ölmediğini öğrenince şok oldu. ( Film, artist, şoke oldu)
27) Koridorda,kapımın askari yüz metre yakınlarına kimsenin yaklaştırılmamasını emir ettim. ( asgari, emrettim)
28) Çatalca’ya on kilometre kala asvalttan ayrılıp toprak bir yola sapıyorum. (asfalt)
29) Avrupa firmalarından gelen yeni ilaç aşentiyonlarının tariflerini dikkatle okurdum. (eşantiyon)
30)Aşşağı katı,sakin ve daha sıcak olduğu için seçdik. ( Aşağı, seçtik)
31) Şimdi her sokakta bir aş evi var. ( aşevi)
32)Bana bir kaç tane ataç verir misin? ( birkaç, ataş)
33) Ne atelyem ne fırçam var. ( atölye)
34)Elçilik ateşelerinde yüzde otuz azaltılmaya gidilmelidir. ( ataşe)
35) Sabrinin şutu az farkla avuta gitti. ( Sabri’nin , aut)
36) Azerbeycan’a gittim. ( Azerbaycan)
37)Ben azemi derecede haşarı ve uçarı bir çoçukdum. ( azami, çocuktum)
38) Eşortmanlarımı giyip spor salonuna gelmemi istediler. (Eşofman)
39)Barsakları bozulmuş. (Bağırsakları)
40) Hayır işlemeden geçen günü heder olmuş addederek baya canı sıkılır. (bayağı)
41) Benle sinamaya gelecek kimse yok mu? (Benimle, sinemaya)
42) Kimseleri beyenmediğinden çok geç evlendi. (beğenmediğinden)
43)Ankara’dan biladerim gelecek. (birader)
44)Bu tebligat Anadolu’da bulunan bilimum ordu kumandanlarına tebliğ edilmiştir. (bilumum- bütün,hep)
45) Kötü insanlarla birfiil mücadele edeceğiz. ( bilfiil – eylemli olarak)
46) İstersen öğleyin sana taze poaça alır gelirim. (poğaça)
47)Önüne gelen ata bir canbaz çevikliğiyle atladı. (cambaz)
48) On sekiz sene candarmalık hizmeti olmuş. (jandarmalık)
49) Arkadaşımı ceryan çarptı. ( cereyan)
50)Ciyeri on para etmez adamlardan azar işitmişti. ( Ciğeri)
51)Evin dekarasyonunu beyendim. ( dekorasyon,beğendim)
52)Bu arada kısaca opera çalışmalarına da deyinebiliriz. (değinebiliriz)
53)Elindeki deynekle hırsızları kovaladı. (değnek)
54) İskan politikasını doğru buluyorum. (İskân)
55) Futbolcunun sözleşmesi fesedildi. (feshedildi)
56)Hakkaten ortadan kayboldu mu? (Hakikaten)
57)Burayı otel mi zannettin kırahatane mi? (kıraathane mi? )
58) Büyük kentin yazın egzos kokan havasından kaçmıştı. (egzoz)
59) Fasülye sırığı gibi boy boy dizilmişlerdi. (Fasulye)
60) Harfiyat kamyonlarını sürenlerin trafikte daha dikkatli olması gerekiyor. (Hafriyat)
61) Antrede duran fortmantonun aynasına göz attı. (portmanto)
62) Bu arsada zaman zaman at cambazları, hokkabazlar, palyançolar hünerlerini gösterirler. (palyaço)
63) Çağdaş Türk sanatından bir panarama vermeyi amaçladık. (panoroma)
64) Günde iki kez pantalonunun ütülenmesini istiyordu. (pantolon)
65) Aynı parağraf başları, aynı satır aralıkları, eminim yazıldıkları daktilo bile aynıdır. (paragraf)
66) Sırtında kumaştan kül rengi bir pardesü, ayaklarında da alçak topuklu kahverengi ayakkabılarla çıktı. (pardösü)
67) Eğri kılıcının kabzasına dayanmış, süvarilerin resmî geçidine bakıyor. (resmigeçidine)
68) Kenara mahçup bir çocuk gibi büzüldü. (mahcup)
69) Daha doğrusu, cümle mahlukatlar tabiatla mücadele ediyor. (mahlukat)
70) Kapıyı masus açık bırakmıştı. (mahsus)
71) Traş makinaleri ile usturalar çekmecelerde dururdu. (Tıraş ,makine)
72) Tarlasında, maktül bulunmuş bir çiftçiyi muayne etmiş, rapor vermiştim. (maktul,muayene)
73) Maydonoz sever misin? (Maydanoz)
74) Size mazuratım var. (maruzat)
75) Meslek dışında biricik merağı, kendi tabiriyle hobisi fotorafçılıktı.( merakı,fotoğrafçılıktı)
76) Avrupadaki yeni tıp hareketlerini, bazı meslekdaşlar gibi büsbütün ihmal etmiş değilimdir. (Avrupa’daki, meslektaş)
77) Akşamdan beri Ayşe’nin miğdesi ağrıyordu. ( mide)
78) Yolda uzun bir muacir kafilesine tesadüf ettik. (muhacir)
79) Hepinizin muaffak olması benim en büyük arzumdur. (muvaffak)
80) Büyük bir millet, gururunda, haklarında, tarihinde mağdur ve muztaripti. (muzdaripti)
81) Ameliyat masasının beyaz muşanbası üzerine yatırdılar. (muşamba)
82) Görüyorsunuz ya iki gözüm, işsizliğin fazlası hem işverenler hem iş arayanlar için muzurdır. (muzır)
83) Sözümü adi bir müdahele zanneder diye korktum. (müdahale)
84) Evvelki gece sağnak başlayınca halazaden sevincinden göbek atıyordu. (sağanak)
85) Ben köşedeki büfeden size sandoviç getirebilirim. (sandviç)
86) Fahim Bey işinin reddolunmasından büyük bir sukûtuhayale uğrayarak ümidini kaybetmiyor. (sukutuhayal)
87) Üst kattaki tek odayı bir çalışma sütüdyosu haline getirmişti. (stüdyo,hâline)
88) Her zamanki seyehat hatıralarını anlatmaya başladı. (seyahat)
89) Bir kadın siluetinin koşarak silindiğini de görür gibi olmuştum. (silüet)
90) Biraz evvelki sükûtu şimdi hararetli bir sohpet takip ediyordu. (sohbet)
91) Bir gün statyuma gittiğim zaman gençler pek heyecanlı gösteriler yapmıştı. (stadyum)
92) Kocam bugün gazeteci arkadaşlarına bir süpriz parti vermek istiyor. (sürpriz)
93) Tahüt işini ortağıma havale ettim. (Taahhüt)
94) Genç, tasavvurunun, tahamülünün fevkindeki bu hâllere karşı daima isyan ederdi. (tahammül)
95) Küçükken tahtarevalliye binmişsinizdir. ( tahterevalli)
96) Aracın tanponunu kırdığınızın farkında mısınız? (tampon)
97) Bugün bu saadet tasfirlerinin üstlerine birer siyah tül çekildi. (tasvir)
98) Bu derece intibak kabiliyeti, tekamül kuvveti olan dinamik bir millet olmasak mahv olurduk. (tekâmül,mahvolurduk)
99) Bir, bebek telafuzunu taklit etmediğiniz eksik. (telaffuz)
100) Bu zılgıtın içinde bir daha böyle yergiler yazmaması tenbihide vardır. (tembihi de)
101) Artık boyuna dua ediyorum, tenefüs zamanı gelse de çocuklar bahçeye çıksa ve cıvıltı başlasa diye. (teneffüs)
102) Akıl ermez bir fedailik azmi ve cüreti içindeki üç adam, aynı gün ve belki aynı saatte teşebüslerine girişiyor.(teşebbüs)
103) O vakitler, bu kadarcık ümit ve teşfik, bizi heyecanlandırmaya yeterdi. (teşvik)
104) Onun tetanozun yakıcı pençesinde ne büyük bir ıztırapla kıvrandığını boş gözlerle seyretti. (tetanos, ızdırap)
105) Şarter dokuz buçukta açıldı. (şalter)
106) Bizim efendinin indinde bundan büyük şayibe olamaz. (şaibe)
107) Halbuki Türk mazisi, o devirlerin idrakine göre şevkatin, merhametin yüzlerce abidesini vücuda getirmiştir. (şefkatin, hâlbuki)
108) Hilmi Bey’in bir âdeti de kira arabasına bindiği zaman arabacı ile şifai bir mukavele akdetmesiydi.(şifahi)
109) Hiçbir vatandaşa benim zenaatı tavsiye etmem. (zanaat)
110) Samimi bir kalabalık, zamanımıza ziğnet olan benzersiz şairi görmekten, dinlemekten adeta sarhoştu. (ziynet,âdeta)
111) Sadece zerafetinizin, güzelliğinizin karşıdan hayranı olmuştum. (zarafet)
112) Böyle tükrük saçtığına bakılırsa ya futboldan konuşuyor ya birini batırıyordu. (tükürük)
113) Tenbeller ve işsizler daha çok yorulurlar. (Tembel)
114) Abdullah Bey teferuat ile uğraşmayı sevmezdi. (teferruat)
115) Parlemento, devlet statüsü ve millî ordu için yeni kanunlar neşretti. (Parlamento)
116) Dostumun dökümanlarından çok güzel bilgiler edinmiştim. (Doküman)
117) Bu otobüs direk İstanbul’a gider. (direkt)
118) İnsan bir şeyin deyerini ondan yoksun kalınca anlıyor. (değerini)
119) Müsbet ve realist ilmi araştırmaların meydana gelebilmesi için istatistik bir zarurettir. (Müspet, ilmî)
120) Bir dövüşmeyi mütaakip bazen iki kişi, bazen iki saf arasında kıyasıya bir boğuşmadır başlardı. (müteakip)
121) Bundan sonra mütahit eline çay verenin burnuna karıncalar dolsun! (müteahhit)
122) Asla hissîliğe ve yumuşak duygulara müsayit değiliz. (müsait)
123) Bu mundar kümeste nasıl oturuyorsun bilmem? (murdar)
124) Sıkı fıkı dostluklarını değil, şöyle uzaktan bile merabalarını istemiyorum. (merhaba)
125) Plastik deyince bu devirde birtakım laylon eşya, şu bu geliyor hatıra. (naylon)
Kaynak: Mustafa Küçük
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.