Custom Search

Türkçemizi Yüceltmek

19 Ocak 2013

Dilin önemi  konusunda çok şey söylenir. Bunun yanında gerçek anlamda taşıdığı önem; konu  sadece dilin kendisi olarak algılandığından veya algılatıldığından söylenemez.  Bahsettiğimiz konu, ülkeler arasında var olan, dili ve kültürü bozmaya yönelik olarak yürütülen  ruhbilimsel savaştır. Türkçe güçlü bir dildir, bu gücünü yok etmek üzere  Türkçe’ye bilerek veya bilinmeyerek saldırılar düzenlenmektedir, bu saldırıların  etkisiz hale getirilmesi ise hayati önem taşımaktadır.                                                                                                                                                          Dilin önemi  konusunda çok şey söylenir. Bunun yanında gerçek anlamda taşıdığı önem; konu  sadece dilin kendisi olarak algılandığından veya algılatıldığından söylenemez.  Bahsettiğimiz konu, ülkeler arasında var olan, dili ve kültürü bozmaya yönelik  olarak yürütülen ruhbilimsel savaştır. Türkçe güçlü bir dildir, bu gücünü yok  etmek üzere Türkçe’ye bilerek veya bilinmeyerek saldırılar düzenlenmektedir, bu saldırıların etkisiz hale getirilmesi ise hayati önem taşımaktadır.

Türkçe güçlü  bir dildir savının içeriği nedir?

Öncelikle Türkçe matematiksel ifadelere  çevrilebilecek kurallarla tanımlanabildiğinden gerçek bir bilim dilidir(halbuki  ingilizce böyle değildir). Belirli ekler ve belirli seslerle, belirli anlamlarda  kelimeler türetilebilmektedir. Hatta, kelime türetme ve kök bulmaya yönelik  hazırlanmış bilgisayar programları, Türkçe’nin bu özeliklere sahip yegane dil  olduğunu kanıtlar. Ayrıca Türkçe’nin var olan ses uyumu, tutarlılığı ve sesçil  olması ona güzel bir tını verir, anlaşılırlığını ve öğrenilebilirliğini  kolaylaştırır. Bununla beraber Türkçe’si olduğu halde dilimize girmiş yabancı  kelimeler; kavram yanılsamasına sebep olmakta, Türkçe kelimelerin kafamızda  uyandırdığı ön imgeleri uyandıramayarak, ayrıca ezberlenmesi gereken kelimeler  durumuna düşmektedir. Söz gelimi konu hakkında bilgisi olmayan bir öğrenciye  “termodinamik” dediğinizde hiç bir ön anlam kafasında uyanmayacak , ama “ısıl  devinim” dediğinizde ısıl bir döngüden söz edildiği düşüncesi kafasında  uyanacaktır, bu ön imge ile konu çok daha iyi bir şekilde  anlaşılacaktır. Halihazırda Türkçe büyük bir savaş vermektedir. Bu savaş çok  yönlüdür. Ama önce tarihteki dil ve kültür katliamlarına bakalım. Roma  İmparatorluğu savaşarak elde edemediği yerlerin kültürünü dolayısıyla dilini  bozarak asimile eder, böylece kendi benliğini koruyamayan bireyleri, kolayca  buyruğu altına alırdı. Aynı şekilde, bunu örnek alan 19. yüzyılın süper gücü  İngiltere de, İrlanda’nın resmi dilini İngilizce’ye çevirterek bu ulusta İrlanda  dili “Gaelik” i bilenlerin sayısını yarım asırda %30 lara düşürmüş, İrlanda  ulusunu yok olma noktasına getirmişti. Benzer şekilde çağımızın süper güçleri ve  tüketici toplum kültürü hastalığını yayarak diğer kültürleri yok etmek  isteyenler de gözünü güçlenmesinden korktukları Türkiye’ye çevirmişlerdir.  Türkiye’de eğitimin çok güçlü olduğu 1950 lerde yabancı dille eğitimin  yaygınlaşmasıyla eğitim, büyük bir gerileme kat etmiştir. Türkçe yapıldığı  sanılan üniversite eğitimi bile aslında “stabilite”, “reaksiyon” gibi  anlaşılması zor yabancı kelimelerle yapılmıştır. Doğrudan eğitimi ingilizce olan  kurumlarda ise söyledikleri anlaşılmayan ve söylediklerini anlayamayan insanlar  yetişmiştir. Ne yazık ki ileriye gitmenin herşeyi taklit etmek olarak  algılanması, doktorların ve mühendislerin yaptığı gibi anlaşılmaz kelimelerle  konuşmanın marifet ve üstünlük sayılması, tüketim kültürü temsilcileri  tarafından kullanılmış; değerlerimiz ve düşünce üretimimiz yok edile gelmiştir.  Bu da bizi köleleşmeye doğru hızla sürüklemekte ve millet olarak aramızdaki  iletişim bağını da zayıflattığından insanlıktan uzak bir toplum haline  getirmektedir. Türkçe’nin korunması ise yukarıdaki durumların gerçekleşmemesinin  yanında, Türkçe’nin ve Türk kültürünün sahip olduğu insani duygu ve kavramların  yaşatılması açısından önemlidir. Mesela ingilizcede “gönül” kelimesi yoktur,  “aşk” kelimesinin dilimizde “cinsel çekim” anlamına gelmemesi de diğer bir  örnektir. Türkçe, türk insanının ihtiyaçları doğrultusunda işlenerek bilime yön  verir; varlıklar ve kavramlar zaten Türkçe düşünüldüğünden, Türkçe olduğu  haliyle var olduğundan bilim ve sanat ilerler.

  Sonuç olarak  üretebilen, düşünebilen özgür yarınlar ancak Türkçe’nin yaşatılması sayesinde  ortaya çıkabilir. Türkçe eğitim almış, kimliğini unutmamış bilim dünyasında  sayısız başarılar kazanmış, dünyanın en genç profesörü, Türkiye Cumhuriyeti  Profesörü gibi ünvanları alan tek kişi olmasının yanında sayısız devlet nişanı  almış bir kişi olan Türk Aynştaynı Oktay Sinanoğlu buna örnek gösterilebilir.  Kimya, biyoloji, matematik ve fizik alanlarında devrim yaratmış çalışmalarını  Türkçe bilime sahip çıkmasıyla gerçekleştirebildiğini belirtmekle Atatürk’ün  bıraktığı mirasa sahip çıkmaktadır.Ekte Atatürk’ün dil ve kültür üzerine  söylediği Türk Tarih Kurumu tarafından da onaylanmış bir yazı mevcuttur.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.