Türkçemizi Yüceltmek
Dilin önemi konusunda çok şey söylenir. Bunun yanında gerçek anlamda taşıdığı önem; konu sadece dilin kendisi olarak algılandığından veya algılatıldığından söylenemez. Bahsettiğimiz konu, ülkeler arasında var olan, dili ve kültürü bozmaya yönelik olarak yürütülen ruhbilimsel savaştır. Türkçe güçlü bir dildir, bu gücünü yok etmek üzere Türkçe’ye bilerek veya bilinmeyerek saldırılar düzenlenmektedir, bu saldırıların etkisiz hale getirilmesi ise hayati önem taşımaktadır. Dilin önemi konusunda çok şey söylenir. Bunun yanında gerçek anlamda taşıdığı önem; konu sadece dilin kendisi olarak algılandığından veya algılatıldığından söylenemez. Bahsettiğimiz konu, ülkeler arasında var olan, dili ve kültürü bozmaya yönelik olarak yürütülen ruhbilimsel savaştır. Türkçe güçlü bir dildir, bu gücünü yok etmek üzere Türkçe’ye bilerek veya bilinmeyerek saldırılar düzenlenmektedir, bu saldırıların etkisiz hale getirilmesi ise hayati önem taşımaktadır.
Türkçe güçlü bir dildir savının içeriği nedir?
Öncelikle Türkçe matematiksel ifadelere çevrilebilecek kurallarla tanımlanabildiğinden gerçek bir bilim dilidir(halbuki ingilizce böyle değildir). Belirli ekler ve belirli seslerle, belirli anlamlarda kelimeler türetilebilmektedir. Hatta, kelime türetme ve kök bulmaya yönelik hazırlanmış bilgisayar programları, Türkçe’nin bu özeliklere sahip yegane dil olduğunu kanıtlar. Ayrıca Türkçe’nin var olan ses uyumu, tutarlılığı ve sesçil olması ona güzel bir tını verir, anlaşılırlığını ve öğrenilebilirliğini kolaylaştırır. Bununla beraber Türkçe’si olduğu halde dilimize girmiş yabancı kelimeler; kavram yanılsamasına sebep olmakta, Türkçe kelimelerin kafamızda uyandırdığı ön imgeleri uyandıramayarak, ayrıca ezberlenmesi gereken kelimeler durumuna düşmektedir. Söz gelimi konu hakkında bilgisi olmayan bir öğrenciye “termodinamik” dediğinizde hiç bir ön anlam kafasında uyanmayacak , ama “ısıl devinim” dediğinizde ısıl bir döngüden söz edildiği düşüncesi kafasında uyanacaktır, bu ön imge ile konu çok daha iyi bir şekilde anlaşılacaktır. Halihazırda Türkçe büyük bir savaş vermektedir. Bu savaş çok yönlüdür. Ama önce tarihteki dil ve kültür katliamlarına bakalım. Roma İmparatorluğu savaşarak elde edemediği yerlerin kültürünü dolayısıyla dilini bozarak asimile eder, böylece kendi benliğini koruyamayan bireyleri, kolayca buyruğu altına alırdı. Aynı şekilde, bunu örnek alan 19. yüzyılın süper gücü İngiltere de, İrlanda’nın resmi dilini İngilizce’ye çevirterek bu ulusta İrlanda dili “Gaelik” i bilenlerin sayısını yarım asırda %30 lara düşürmüş, İrlanda ulusunu yok olma noktasına getirmişti. Benzer şekilde çağımızın süper güçleri ve tüketici toplum kültürü hastalığını yayarak diğer kültürleri yok etmek isteyenler de gözünü güçlenmesinden korktukları Türkiye’ye çevirmişlerdir. Türkiye’de eğitimin çok güçlü olduğu 1950 lerde yabancı dille eğitimin yaygınlaşmasıyla eğitim, büyük bir gerileme kat etmiştir. Türkçe yapıldığı sanılan üniversite eğitimi bile aslında “stabilite”, “reaksiyon” gibi anlaşılması zor yabancı kelimelerle yapılmıştır. Doğrudan eğitimi ingilizce olan kurumlarda ise söyledikleri anlaşılmayan ve söylediklerini anlayamayan insanlar yetişmiştir. Ne yazık ki ileriye gitmenin herşeyi taklit etmek olarak algılanması, doktorların ve mühendislerin yaptığı gibi anlaşılmaz kelimelerle konuşmanın marifet ve üstünlük sayılması, tüketim kültürü temsilcileri tarafından kullanılmış; değerlerimiz ve düşünce üretimimiz yok edile gelmiştir. Bu da bizi köleleşmeye doğru hızla sürüklemekte ve millet olarak aramızdaki iletişim bağını da zayıflattığından insanlıktan uzak bir toplum haline getirmektedir. Türkçe’nin korunması ise yukarıdaki durumların gerçekleşmemesinin yanında, Türkçe’nin ve Türk kültürünün sahip olduğu insani duygu ve kavramların yaşatılması açısından önemlidir. Mesela ingilizcede “gönül” kelimesi yoktur, “aşk” kelimesinin dilimizde “cinsel çekim” anlamına gelmemesi de diğer bir örnektir. Türkçe, türk insanının ihtiyaçları doğrultusunda işlenerek bilime yön verir; varlıklar ve kavramlar zaten Türkçe düşünüldüğünden, Türkçe olduğu haliyle var olduğundan bilim ve sanat ilerler.
Sonuç olarak üretebilen, düşünebilen özgür yarınlar ancak Türkçe’nin yaşatılması sayesinde ortaya çıkabilir. Türkçe eğitim almış, kimliğini unutmamış bilim dünyasında sayısız başarılar kazanmış, dünyanın en genç profesörü, Türkiye Cumhuriyeti Profesörü gibi ünvanları alan tek kişi olmasının yanında sayısız devlet nişanı almış bir kişi olan Türk Aynştaynı Oktay Sinanoğlu buna örnek gösterilebilir. Kimya, biyoloji, matematik ve fizik alanlarında devrim yaratmış çalışmalarını Türkçe bilime sahip çıkmasıyla gerçekleştirebildiğini belirtmekle Atatürk’ün bıraktığı mirasa sahip çıkmaktadır.Ekte Atatürk’ün dil ve kültür üzerine söylediği Türk Tarih Kurumu tarafından da onaylanmış bir yazı mevcuttur.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.