Muhteşem Hazır Cevaplar

19 Eylül 2011

KIRILAN KALP YİNE SEVER Mİ?‎

-Üstada sormuşlar kırılan kalp yine sever mi?
Üstat da;Evet demiş..
Adam peki demiş,
-Üstadım siz hiç kırılan bardaktan su içtiniz mi?
Üstat da cevap vermiş;Peki sen hiç bardak kırıldı diye su içmekten vazgeçtin mi?

  ANLAŞMANIN YOLU

Dünya nimetlerine önem vermeyen ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta, zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan

kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmeyince geçmek mümkün değildir… Mağrur zengin, hoş gördüğü

filozofa:

-Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem, der.

Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşıılığı verir:

-Ben çekilirim!

  ÖRTÜNMEK İÇİN GİYİNMEK

İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi’nin üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü varmış.

Davetten çııkınca, bir gazateci sormuş:

-Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi?

Gandi, hiç aldırmadan cevap vermiş :

-Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi.

   ADAMA GÖRE

İncili Çavuş, Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralına gönderildiğinde, elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış.

Kral, bunları görünce dayanamayıp:

-Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı? diye sorunca, İncili Çavuş:

-Osmanlılar, adama göre adam gönderirler, cevabını vermiş. “Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek.”

  PİS KOKU

Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dana Hazretlerine:

-Sen kendi işine bak, dermiş. “Her koyun kendi bacağından asılır.”

Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar.

Bu işi yapanıda keşfetmişler tabi ki: Behlül.

Halife, kendisini sıkıştırdığında:

-Gördüğünüz gibi demiş, “Her koyun kendi bacağından asılır ama etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.”

  “BİLMİYORUM” UN KARŞILIĞI

Abbasi Halifesi Harun Resid, İmam-ı Azam Hazretlerinin önde gelen talebelerinden biri olan Ebu Yusuf Hazretlerini,

zamanın temyiz reisliğine getirmişti.Bir gün adamın biri gelip kendisine bir sual sordu: Ve ondan “Bilmiyorum” cevabını

alınca

-Nasıl olur da bilmessiniz, dedi. Bir de devlet hazinesinden maaş alıyorsunuz.

Ebu Yusuf Hazretleri:

-Bize bildiğimiz şeyler için para veriyorlar, cevabını verdi. Eğer bilmediklerimiz için ücret alsaydık, devletin hazinesi

yetmezdi.

   YALANCININ KAZANCI

Aristo’ya sormuşlar:

-Yalan söylemekle ne kaybederiz?

-Doğruyu söylediğimiz zaman bile, karşımızdakini inandıramamayı.

   İKİYÜZLÜYE CEVAP

Adamın biri, Hz. Ali’yi gıyabında yani ardından kötülediği halde yüzüne karşı övmeye başlayınca, ondan şu karşılığı almıştır:

-Söylediklerinden daha aşağı, fakat içinden geçirdiklerinden daha üstünüm.

   SUSTURUCU TEDAVİ

Zamane gençlerinden biri, bir toplantıda Mehmed Akif’i küçük düşürmeye çalışıp:

-“Afedersiniz, demiş. Siz baytar mısınız?”

Mehmet Akif, hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş:

-Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?

 

   SORUNUN BÖYLESİ

Mehmed Kırkıncı Hoca’ya:

-Cenab-ı Hak kendisinden daha büyük bir mahluk yaratabilir mi? diye soranlara şu cevabı vermiş:

-Sonsuzdan daha büyük birşey varsa, evet.

   MÜJDE

Harun Reşid’in vezirlerinin biri, Behlül Dana’ya latife yollu takılarak:

-“Müjde sana ey Behlül, Sultanımız seni, domuzlarla maymunlara çoban tayin etti” demiş.

Behlül şu cevabı vermiş:

-Öyle ise kulaklarını aç da emirlerimi yerine getirmeye hazırlan.

 

 HARİTA KAHRAMANI

Fransız devlet adamlarından biri, Napolyon Bonapart’ın bir savaşını tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:

-“Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zaptetmeliydiniz…” gibi fikirler serdetmeye başlayınca,

Napolyon:

-Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi, dediğiniz gibi yapardım.

   TAVSİYE

Meşhur Alman münekkidi Lessing, eserlerini incelediği bir genç yazara şöyle demiş:

-Kitabınızda yeni ve hakikat olan şeyler var. Fakat yeni olanlar hakikat değil, hakikat olanlar da yeni değil.

   ZOR AMA GÜZEL

Cüneyd-i Bağdadi’ye: “Sabır nedir?” diye sorduklarında şu cevabı vermiş:

-Yüzünü ekşitmeden, acıyı yudumlamaktır.

   SIR SAKLAMAK

Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı Padişahı gibi, devletin selameti için sefer hazırlıklarını gizli tutarmış.

Bir keresinde, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:

-Sen sır saklamasını bilir misin? diye sormuş.

Vezir, Yavuz’dan cevap alacağı ümidiyle:

-Evet hünkarım, bilirim dediğinden, Sultan Yavuz cevabı yapıştırmış:

-Ben de bilirim.

   GÖRÜLMEYEN DİŞLER

Mehmet Akif Ersoy hastanedeyken, Ferit Kam Bey ziyaretine gider. Sohbet sırasında M.Akif güler ve dişleri bütün beyazlığı

ile ortaya çıkar.

Ferit Bey:

-Aman Üstad, der. Ne kadar beyaz dişlerin varmış.

M.Akif şu cevabı verir:

   YAKINDAN TANIMAK

İlk devre milletvekilliği sırasında Mehmed Akif Ersoy’u ziyarete gelenler, birtakım idareciler hakkında kanaatini sormuşlar.

Şu cevabı vermiş:

-Memleketten ümidinizi kesmek istemiyorsanız, büyük adamları yakından tanımayınız.

   ÇIKILMAZ İNİLİR

Şimdi artık şiir ve nesirlerden ziyade espri ve hazır cevaplarıyla hatırlanan Şair Süleyman Nazif, İçtihat dergisinin sahibi

Abdullah Cevdet’i hiç sevmezdi.

Bir gün Cağaloğlu yokuşunda rastladığı bir dostuna nereye gittiğini sordu. Dostu, İçtihat dergisinin üst kattaki idarehanesi

ni kastederek, “Abdullah Cevdet’e çıkıyorum” dedi.

Bunun üzerine Süleyman Nazif, kükrercesine şu karşılığı yapıştırdı:

-Abdullah Cevdet’e çıkılmaz; inilir!

    BİLMEK İÇİN ÖĞRENMEK

Tarih biyografisi ve monografi sahalarında erişilmesi çok güç bilgisiyle, dünya çapında bir şahsiyet olan İbnülemin Mahmud

Kemal (İnal)’a sormuşlar:

-Sizdeki bilginin çok azına sahib olmalarına rağmen sizden çok daha fazla tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?

Şöyle cevap vermiş:

-Ben bilmek için öğrendim, onlarsa bilinmek için!

   DAYANAK

Bakan olur olmaz yeğenini vali yapan birine, Neyzen Tevfik şöyle demiş:

-Maşaallah kardeşinizin oğlu tıpkı fasulyeye benziyor.

Bakan, bu sözü tam anlamayınca, Neyzen açıklamış:

-Mulum ya, fasulyeler de bir sırığa sarılarak yükselirler.

   PARÇA BÜTÜNDEN HABERCİDİR

“Batıl din ve ideolojileri neden derinlemesine incelemek gerekmiyor?” diye soranlara, yazarımız Mehmed Selahaddin Şimşek

şu cevabı vermişti:

-Bir yemeğin bozuk olduğunu anlamak için tamamını bitirmek icap etmez.

   NEYZEN’İN NEZAKETi

Mehmed Akif, elini yıkadıktan sonra, Neyzen Tevfik’in kendisine uzattığı havlunun kirini görünce:

-Hayır, diye bağırmış. Elimi daha yeni yıkadım.

   BOŞ EV !

Diyojen, yakışıklı ve iyi giyinen bir gençle tanıştığında, onun son derece ahmakça sözler söylediğini görmüş ve kendisine

bu genç hakkında fikrini soranlara şu cevabı vermiş:

-Muhteşem bir ev. Fakat içinde kimse yok, yani bomboş.

   HAYATİ TAVSİYE

Komedyen Eddie Cortar’a, hastalanınca ne yapmak gerektiğini sormuşlar.

-Mutlaka doktora gidin, demiş. Zira doktorun yaşaması gerek. Verdiği ilacı hemen alın, çünkü eczacının yaşaması gerek.

Ama ilaçları sakın içmeyin, zira sizin de yaşamanız gerek.

    ŞANSIN YERİ VAR MI?

Hayatın tesaüfler sonucu ortaya çıkabileceğini düşünen bir genç:

-Hayatta şansın rolü olur mu? diye sorduğunda, biyoloji hocası Metin Dağlı’dan şu cevabı almış:

-Hayatta olmaz.

    HERKES YANINDAKİNİ VERİR!

Kendisine hakaret edilen Hz. İsa’ya (a.s.) Havarileri de:

-Niçin sizde ona karşılık vermediniz? diye sorduklarında:

-Herkes yanındakini verir, demiş. Onda olan, benim yanımda yoktu.

    KORKUTMAYAN DÜŞMAN

Sultan Alpaslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği subaylardan biri huzuruna gelip telaşla:

-Üçyüzbin kişilik düşman ordusu bize çok yaklaştı, demiş.

Alpaslan, hiç önemsemeyerek şöyle karşılık vermiş:

-Biz de onlara yaklaştık.

Ayrıca Anekdotlar sayfamızı mutlaka ziyaret edin

Etiketler:

Yorumlar

  1. müconunaski dedi ki:

    Hazır cevaplar süper.
    Ecdadlarımızı saygıyla anıyorum…

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Servet-i Fünun Edebiyatı Ders Notları
Yeni Site