Karnaval Romanı Tahlili – Ahmet Mithat Efendi

23 Şubat 2012

Dosyayı Gönderen: Zafer SARI

KARNAVAL ROMANI (1881)

Ahmet Mithat Efendi Tanzimat edebiyatının en üretken yazarlarındandır. Ahmet Mithat, ‘’alafranga’’ ve ‘’züppe’’ tiplerini romanlarında ustalıkla işlemiştir. Kişileri işlerken birbirine zıt karakterleri işlemeye özen göstermiştir. Söz konusu romanlarından olan ‘’ Felâtun Bey’le Rakım Efendi’’ (1876) buna örnektir. Romanda bir alafranga ve züppe tipini taşıyan Felâtun Bey ve bir Osmanlı aydın tipini taşıyan Rakım’ın başından gecen olaylar anlatılır.

‘’Alafranga’’ tipler birçok yazarımızın romanında konu edilmiştir. Hüseyin Rahmi; şık(1889), mürebbiye(1898), metres(1900), ve şıpsevdi romanlarında ‘’alafranga’’ tipleri ustalıkla işler.

Ahmet Mithat Karnaval romanında da ‘’alafranga’’ ve ‘’züppe’’ tiplerini işlemiştir. Fakat bu romanda dikkat edilecek en önemli husus karnaval ismi ile karnaval mevsimini romanda ustalıkla işlenmesidir. Karnaval, Hıristiyanlığın başlamasından evvel yani putperestlik zamanlarına aittir. Hıristiyanlık dini, Roma’ya yayıldığı zaman, bu âdeti görmemmiş ise de halk karnaval serbestîsinden istifade için dünyayı terk etmeyi bile göze aldığından, Roma kilisesi bu konuda işleri zamana bırakmaya ve görmezlikten gelmeğe mecburiyet duymuştur.

1-OLAY ÖRGÜSÜ: Karnaval yazıldığı yıllarda, toplumumuzda pek çok benzeri olan alafranga tipi Zekayi ve bir Osmanlı aydın tipi Resmi en ayrıntılı şekilde işlemiştir.

Roman Zekayi ve Resmi’yi okura tanıtmakla başlar. Bir de Zekayi’nin babası vardır Uzleti Efendi. Romanın bu ilk bölümünde daha çok Zekayi ele alınır. Zekayi’nin almış olduğu eğitim ve aile durumu tanıtılır. Romanın bu ilk bölümünde Resmi’de tüm yönleriyle tanıtılır okura. Resmi’nin yaşamı ve içinde bulunduğu durumlar işlenir.

Romanın ilerleyen bölümlerinde Resmi’nin keskin zekâsı tanıtılır. Resmi alet yapmaya ve tamir etmeye karşı yeteneklidir. En önemli özelliği ise dil öğrenmeye karşı olan yeteneğidir. Bu yeteneği sayesinde Hamparson Ağa ile tanışmaları işlenir. Bu tanışma Resmi’nin kilisede bir piyanoyu tamir etmesiyle başlar.

Romanda Hamparson Ağa’nın eşi madam Hamparson Arslangözyan güzelliği ve zarafeti tanıtılır. Madam Hamparson’un Resmi ve Zekayi ile tanışmaları konu edinilir. Romanın ilerleyen bölümlerinde Zekayi’nin kadından hoşlanarak ona yazdığı mektup ve cevabı işlenir. Bu arada Resmi Arslangözyan ailesinin sadık dostu olmuştur.

Karnaval mevsimi romanın asıl konusunun işlendiği bölümdür. Karnaval mevsiminde yapılan balolar romanın bu bölümünde ustalıkla ele alınır. Romanın bu bölümünde dikkate değer en önemli nokta Madam Hamparson’un Resmiden hoşlanması ve Resmi’nin ise bu tavrı sadece dostluk olarak algılamasıdır.

Zekayi ise başka bir köklü aile Bahtiyar Paşa köşkünde gönül meselelerine uzanmaya çalışmaktadır. Resmi’nin evlerinde bir üre besleme olarak kalan Hasna için yazmış olduğu mektup bir yanlışlık eseri Bahtiyar Paşa’nın kızı Hasna’ya verilir. Daha sonra ise olaylar bir hayli karışır.

Romanın son bölümünde ise Madam Hamparson ve Resmi’nin aşkı ele alınır. Bu aşkın ikisinin de başına getirdiği felaketler işlenir.

Romanın temelinde ele alınan konu Osmanlı’nın son dönemindeki durum ve yabancıların hayatımıza ne oranda etki ettiğidir. Ayrıca yanlış batılılaşma ve bunun getirdiği olumsuz durumlar yansıtılır.

Romanda olay örgüsü, düz bir çizgi halinde ve kronolojik bir gelişme içinde verilmiştir. Olay örgüsünde bazı bölümler uzatılmıştır. Özellikle Resmi  ve Madam Hamparson’un balo olayı oldukça uzatılmıştır.

2-KİŞİLER VE KİŞİLEŞTİRME:

A-  KİŞİLER:  karnaval romanının başkişileri Zekayi ve Resmidir. Ancak romanda şahıs kadrosu oldukça kalabalıktır.

1-Resmi: babası çok küçükken vefat etmiştir. Babasından kalan miras abisi tarafından tüketilmiştir. En sonunda abisi rakının etkisiyle çıldırmıştır. Resmi küçük yaşta annesiyle beraber kalmıştır. Resmi henüz yirmi yaşındayken annesi de Resmi’yi bırakıp gitmiştir. Annesinin bu ölümü Resmiyi daha 20 yaşındayken annesiz bırakmıştır.

Resmi akılca üstün bir çocuktu. Rumca öğrendiği gibi, kendi komşuları olan ve tıp fakültesine devam eden bir efendinin evlerine annesiyle oturmaya gittiklerinde diğer oda da çalışan efendinin yanına gider ve o ezbere çalıştıkça Resmi de onu dinledi. Böylece kulaklarını Fransızcaya çok alıştırmıştı.

Resmi bir şeyi bir kere işitimi bir daha unutmayan kişilerdendi.  Bu yüzden ‘’tıflı âli’’ (üstün çocuk) unvanını almıştı. Romanda bu olay şöyle anlatılır.

Bu çocukta öyle bir zekâ var ki, eğer ismi Victor Hugo olsa ve Fransa’da eğitim görseydi on üç yaşındayken ortaya koyacağı eser elbette Victor Hugo’dan daha iyi olarak ‘’ tıflı âlî’’ (üstün çocuk) unvanını buna verirlerdi. Gel gelelim Resmi İstanbul’da doğmuştur.

Resmi aynı zamanda becerikli bir kişidir. Önce kuş kafesleri yapmaktan başlayarak türlü türlü oymalı çekmeceler yapmaya kadar marangozluğunu ilerletmiştir.

Romanın konusunun geçtiği zamanda Resmi yirmi yedi yaşlarında orta boylu, soluk renkli bir kişi olarak tanıtılmıştır.

Sevdikleri: Resmi romanda insanlarla çabuk iletişim kurabilen biri olarak tanıtılmıştır. Bu yönüyle Arslangözyan ailesi ve Bahtiyar Paşa ailesinde çok sevilen bir kişidir. Bu ailelerle uzun muhabbetler yapmıştır.

2-Zekayi: Romandaki ‘’alafranga’’ karakterdir. Uzleti Efendi adında bir babası vardır. Büyük bir konakta yaşarlar. Zekayi ismin anlamına yakışan derecede zekaca üst seviyededir. Baba evinde iyi bir eğitim ve terbiye almıştır. Babası çocuğun terbiye eğitimine o kadar önem vermiştir ki, yirmi beş yaşına kadar çocuğu kapıdan dahi çıkarmamıştır. Kapıdan dahi çıkarmaz dememizdeki amaç Zekayi’nin bazı kötü mekanlara gitmemiştir.

Zekayi hiç okula gitmemiştir. Çünkü babası öğretmenleri kendi evine getirmiştir. Zekayi böylece diğer insanlardan ayrı tutulmuş olarak yaşayıp büyümüştür. Zekayi yaradılışından kibirli biridir. Kendi akranlarından hiç birisine selam dahi vermezdi.

Romanın geçtiği zamanlarda Zekayi yirmi beş yaşların da uzun boylu, yakışıklı ve kibar bir genç olarak tanıtılmıştır.

3- Uzlefi Efendi: Zekayi’nin babasıdır. Romanda bize şöyle tanıtılır. Kendisini tanıyanlar arasında pek mühim adamsa da bu şöhreti herkes tarafından bilinen, pek yaygın bir şöhret değildir. Kendisi altmışına el atmış, vücutça zayıf, sağlıkça sorunlu bir adam olduğundan hemen hemen konağın dışına hiç çıkmaz. Ne pek sıcak ne pek soğuk ola. Ne yakınlarda yağmur yağarak yerle yaş ve rutubetli ne de pek çoktan beri kuraklık hüküm sürerek ortalık toz ve toprak ola.

Konağın içinde gayet mükemmel bir bahçesi olduğu halde bahçeye çıkmak için bile mevcut olan tıbbi durumu ayda yılda bir kere bahçeye çıkmasına engel olur.

 

Arslangözyan Ailesi

4- Hamparson Arslangözyan Ağa: Hamparson Ağa Beyoğlu’nda bir evi olan, kilise yöneticiliği yapan zengin bir ermenidir.

Hamparson Ağa gençlik devirlerini, İstanbul’da Beyoğlu, Adalar, Ayastefonos, Kadıköyü, Büyük dere eğlencelerinde ve Avrupa’da Paris, Viyana ve Petersburg’un en gözde, en meşhur salonlarında geçirmiş biridir. Zengin bir baba ve ondan daha zengin bir haladan kendisine geçen bitmez tükenmez serveti buralarda harcamıştır.

Hamparson Ağa romanda kırk yedi yaşlarında, başındaki saçları hemen hemen hiç kalmamış, bıyığındaki beyazlar siyahlara oranla daha fazla biri olarak tanıtılmıştır.

Hamparson Ağa bu yaşına rağmen kendisinden bir hayli küçük bir hanımla evlilik yapmıştır.

5-Madam Hamparson Arslangöz: Madam Hamparson boyca uzun, vücutça güzel bir kadın olarak tanıtılmıştır.

Romanda okuyucuya şöyle tanıtılmıştır:

Boyca boy, vücutça vücut, endamca endam bir kadında ne kadar mükemmellik hayal edilirse edilsin, o kadın yine de Madam Arslangözyan’ın topuğuna bile erişmiş sayılamaz.

Sürekli denilebilecek bir şekilde yarı dekolte elbise giymekte olup, gerçekten o kadar beyaz göğüs, o kadar güzel ense, o derecelerde latif bir gerdan bulunurda, o kadın yakası kulaklarına çıkan bir elbise giyerse en güzel tabiat vergisini cimriler gibi saklamış olur. Halbuki Madam Hamparson bu güzelliklerini gizlemek için yine tabiat vergisi yaradılıştan olmak üzere o kadar gür, güzel ve kumral bir saça sahiptir ki, onları bir özel hünerle tarayıp da omuzları üzerine döktüğü zaman genellikle Rus kadınlarda görüldüğü üzere tüyü dışarıya çevirmiş bir somur kürk giymiş zannedilir.

Ya o çehredeki uyum! O güzellik! O şirinlik!

Kaşlar gayet uzun kolların bir diğerine girmiş, dolaşmış bulunmasından şekillenmiş bir çift kıvırcık koş! Gözler, gayet iri ve ela gözler olup, etrafındaki kirpikler gözlerin güzelliğini adeta gizlerler. Doğrusu şudur ki, bu kirpiklerin duruşu öyle grip şekildedir ki kadın gözlerini açıp da insanın yüzüne pek dikkatli baktığı zaman bile güya bakmıyor, belki göz süzüyor zannedilir.

Romanın genelinde Madam Hamparson gayet güzel, kibar ve alımlı bir kadın olarak tanıtılmış. Kocası Hamparson Ağa ile yaş farkından dolayı sorun yaşamamıştır ama bu yaş farkı onun kalbini Resmi’ye teslim etmesine sebep olmuştur.

Romanın ilerleyen bölümlerinde Madam Hamparson adeta Resmi’nin metresi durumuna girmiştir. Çoğu kez Resmi’yi eve davet edip yatağına almıştır. Gene böyle bir zamanda Hamparson Ağa, Resmi ve Madam Hamparson’ı yakalamış fakat Resmi kaçarak kurtulmuştur. Madam Hamparson ise konaktan kovulmuştur.

Romanın son bölümünde ise Madam Hamparson yoksulluk içinde kalmış ve güzelliği gün geçtikçe kaybolmuştur. Denilebilir ki Madam Hamparson bam başka bir hale gelmiştir. Yoksulluk içinde kalan Madam Hamparson Madam Küpeliyan ile birlikte yaşamaya başlamıştır.

6- Madam Küpeliyan: Madam Küpeliyan Madam Hamparson’un sıkı dostu ve konağın üyelerindendir. Madam Hamparson konaktan kovulunca ona yardım etmiş ve onu kendi evine getirmiştir.

7- Mariyanko: Arslangözyan konağının hizmetçisidir. Ecnebi bir kadın olan Marianko kötü karakter rolündedir. Resmi ve Madam Hamparson’u evde buluşturmuş sonra bütün bu olayı Hamparson Ağa’ya bildirmiştir.

8-Nikolaki: Mariyanko’nun sevgilisidir. Fakir bir genç olduğu için Mariyanko ile evlenememektedir. Namuslu bir kişiliği vardır.

Cezayirli Bahtiyar Paşa Ailesi

9- Cezayirli Bahtiyar Paşa: Cezayirli Bahtiyar Paşa Cezayir Dayızadelerindendir. Urban’ın Fransızlara karşı bir isyanında kendiside taraftar olduğundan Cezayir sınırlarının dışına çıkarılmış ve böylelikle İstanbul’a gelmiştir. Ancak mallarına saldırılmamış ve çiftliklerine el uzatılmıştır. Bu sebeple bir hayli zengin bir paşadır.

Bahtiyar Paşa kırk beş yaşlarında bir kişidir. Fakat Homparsan Ağa gibi yaşlı biri değildir. Saçları fırça gibidir. Bıyıklarında tek bir beyazlık yoktur.

10- Şehnaz: Şehnaz Bahtiyar Paşa’nın kızıdır. Doğuştan kibirli olan bu kız Zekayi ile evlenmiştir. Ancak bu evlilik kısa sürmüş Zekayi’nin servetini bitirmesi ile bu evlilik bitmiştir.

11- Konşuş: Bahtiyar Paşa konağında daire müdürü sıfatıyla tanıtılır romanda. Bir İngiliz olup hal ve şanı büyük bir şirketin yöneticiliğine layıktır.

12- Sarafin: Sarafin bir cokeydir. Binicilikte şöhret yapmış biridir.

13-Victor Hagve: Bahtiyar Paşa’nın yemek, içmek, giyim işleriyle uğraşır.

14-Madema Mirsak: Şehnaz Hanımefendi’nin hizmetinde mürebbiye ve öğretmenlik sıfatıyla görevlendirmiştir. Madame Mirsak kültürlü bir kadındır. Fransız edebiyatçılarının bütün eserlerini ezbere bilmektedir. Madame Mirsak otuz yedi, otuz sekiz yaşlarında, vücutça alımlı bir kadındır.

15-Madame Gabot: Şehnaz Hanımefendi’nin müzik ve dans öğretmenidir. Bu kadın kırkını bir hayli aşmış ellisine el uzatmıştır.

16-Sofi: Şehnaz Hanım’ın oda hizmetçisidir. Bir Fransız olup on dokuz, yirmi yaşlarında bir kızdır. Çehrece güzel olup kendi etkisini meydana koymak için süse ihtiyacı yoktur. Kendi güzelliğinin farkında değildir.

17-Hasna: Hasna romanın başında Resmi’nin ailesinin beslemesi olarak tanıtılmıştır. Önce babasını sonra ise annesini kaybeden Resmi Hasna’yı Cezayirli Bahtiyar Paşa ailesine vermiştir. Hasna önceleri gitmek istemediyse de Resmi’nin ısrarları sayesinde bu konağa Şehnaz Hanımefendi’nin arkadaşı olarak gitmiştir.

Romanda Hasna bir hayli güzel bir kadın olarak tanıtılmıştır. Ağır başlı ve melek yaradılışlı bir kızdır. Bir anlamda Şehnaz’a arkadaş değil rakiptir. Onun bu güzelliği Şehnaz’ın kıskanmaların neden olmuştur.

Romanın son bölümünde ise Hasna, Resmi’yi kendi evlerinde bakmıştır. Çünkü Resmi Hamparson Ağa’dan kaçarken düşmüş ve yaralanmıştır. Hasna artık Resmi’ye Resmiciğim demektedir. Sütanne bunu Resmi’ye anlatmış ve Hasna seni seviyor demiştir.

Diğer kişiler

18- Süt Valide: Romanda Resmi’nin süt validesi olarak tanıtılmıştır. Resmi yaralandığı zaman Hasna ile birlikte ona bakmıştır.

19- Benli Helena: Benli Helen aslen bir Fransız olup Zekayi’nin metresi olmuştur. Düşük bir ahlaka sahip olan bu kadın Zekayi’den türlü hediyeler ve para sızdırmıştır. Zekayi ile Fransa’ya gidip oranda Zekayi’yi terk etmiştir.

20- Nizami: Hükümet dairelerinin birisinde sandık emaneti hizmetinde bulunur ve evli olup üç çocuk babasıdır. Nizami Helena’ya âşıktır.  Bir zamanlar Helena’yı kendisine metres yaptıysa da Zekayi’nin ekonomik gücü yüzünden geri planda kalmış bir karakterdir.

Romanın sonunda Nizami kendini içkiye vermiş ve Helena’yı bir türlü unutamamıştır. İçki yüzünden önce çıldırmış sonra intihar etmiştir.

B-KİŞİLEŞTİRME:

Hüseyin Rahmi’nin romanlarında olduğu gibi Ahmet Mithat Efendi’nin romanlarında da kişilerin çoğu, kendi özelliklerini yansıtan isimler taşırlar.

Ahmet Mithat Karnaval romanında da roman kahramanlarının bazılarına anlamlı isimler vermiştir. Bunlardan bir kısmı kişilerin özelliklerini yansıtır.

Örneğin; Karnaval romanında Zekayi zekaca ileri biri olarak tanıtılmıştır. ‘’ Zekaca ileri bir gençti’’ denilmiştir.

Arslangözyan ailesi de önce ismiyle dikkat çeker. Bir Ermeni olan Hamparson Ağa ve onun Fransız eşi alafrangalığı temsil eder. Yaşayış, giyiniş ve tavırları bakımından alafranga bir ailedir.

Roman kişileri çoğu zaman zıt karakterler üzerine kuruludur. Resmi ile Zekayi, Hasna ile Şehnaz, Hamparson Ağa ile Bahtiyar Paşa. Bu karakterler kişilikleri ile bir uyum yaratır.

 

3-ZAMAN:

Karnaval’da ferdi bir zaman, kişilerin hikâyeleri ve maceraları ele alınmıştır. Zekayi’nin ve diğer alafranga ailelerin durumu değişkenlik göstermektedir.

Romanda Arslangözyan ve Cezayirli Bahtiyar Paşa familyaları ayrıntılı bir şekilde tanıtılır. Olaylar kronolojik bir sırayla verilmiştir. Eserin bazı bölümlerinde geriye dönüş vardır.

Romanın sonunda Resmi ile Hasna evlenir. Zekayi ile evlenen Şehnaz ise boşanır. Ahmet Mithat alafranga tipi kötü duruma düşürürken Osmanlı aydın tipini ise yüceltmiştir.

4-MEKÂN:

Roman Beyoğlu ve çevresinde geçmektedir. Karnaval’da o döneme özgü konak yaşamı pek ihtişamlı bir şekilde sunulur okura. Konaklar ailelerin ekonomik durumunu yansıtır.

Arslangözyan konağındaki ihtişam ayrıntılı bir tasvir niteliği taşımaz. Konağın bahçesindeki çiçekler canlı bir tasvirdir.

Romanın son bölümünde Resmi’nin kaldığı ev ve Madam Hamparson’un kaldığı ev hafızalarda yer tutar. Madam Hamparson parasızlığın verdiği sıkıntı ile birlikte küçük bir evde yaşamını sürdürmek zorunda kalır. Resmi ise Hasna’nın süt validesinin evindeki küçük bir odada iyileşmeyi bekler. Bu küçük odada Hasna’nın varlığı ile sıcak ve güzel bir odaya dönüşür.

5-DİL VE ÜSLUP:

Eserde karşılıklı konuşmalar uzun ve canlıdır. Ahmet Mithat geleneğini yansıtan bu romanda okuyucuya bilgi verme ve durumu önceden haber verme özellikleri vardır ayrıca olayı yarıda kesip okuyucuya bilgi verme romanın ayrı bir özelliğidir.

Ahmet Mithat insanı sosyal ilişkiler bakımından ele alır. Bu tiplerin konuşmaları tipler hakkında bilgi verir. Yazarın bu amaçla maksadı tipleri okuyucuya tanıtmaktır.

Resmi az konuşan ve yerinde konuşan birisidir. Zekayi ise Fransızca konuşmaktan zevk alan birisidir.

Ahmet Mithat’ın üslubunda ironilerde önemli yer tutar özellikle tiplerin tanıtımında ironi sık sık kullanılır.

Görüldüğü üzere Ahmet Mithat’ın dili ve üslubu kendine özgüdür. Roman tekniği bakımından çağdaşı olan yazarlardan ayrıdır. Onun bu dil ve üslubuna yakın eserleri Hüseyin Rahmi Gürpınar verecektir.

Etiketler:

Yorumlar

  1. Zeynep dedi ki:

    Konusu nedır? Bu romanın

Yeni Site