AYT Edebiyat Deneme Sınavı – 1 Çözümlü
1. Dildeki zenginlik(I) , düşüncedeki zenginliği getirir. Düşünce zenginliği(II) ise bireyin sahip olduğu kelime hazinesi başta olmak üzere sağlam bir ifade gücü (III) , örneklendirme kabiliyeti ve üslubu gibi hususların varlığı ve etkili kullanımına bağlıdır. Ana dili, kültürü ile birlikte öğrenilir ve öğretilir. Dili, sadece dil bilgisi kuralları ile öğretmek, o dili öğrenen ve öğretenler için hem zor hem de keyifsizdir. Bu anlamda dili kültürü ile birlikte öğrenemeyen bireylerin (IV) sağlam bir dil kullanımına (V) ulaşması da oldukça zordur.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşağıda verilen açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. varlıkların, kavramların, dilde karşılığını eksiksiz bulması
B) II. kavramların ve bunları aktaran sözcüklerin çokluğu sayesinde düşünce üretebilme
C) III. anlama gücü gelişmiş olma
D) IV. bireylerin, sözlü ve yazılı ürünlerle bir bütünlük oluşturarak dili öğrenememesi
E) V. doğru ve dilin inceliklerini yansıtan bir dil kullanımı
2. “Yazma, iletişim kurmanın, duygu, düşünce ve tasarıları, görüp yaşananları anlatmanın bir yoludur. Bunun için yazma eğitiminin etkili bir biçimde verilmesi gerekir.”
Söz konusu yazma eğitiminin anlatıldığı bir parçadan alınan aşağıdaki cümlelerin hangisiyle, ayraç içinde verilenler arasında anlamca bir ilişki yoktur?
A) Hayatı, olayları, gerçekleri ve insanları anlamak için onların arasına karışmak, onlara gören gözlerle bakmak gerekir. (İyi bir gözlemci olma)
B) Düşüncenin eğitimi sadece onu uyaran, ona yol gösteren nedenlerin bir düzene konmasıyla sağlanır. (Düşünmeye önem verme)
C) İnsanoğlunun okumadan birikim kazanması ve dolayısıyla yazı yazabilmesi mümkün değildir. (Okumaya önem verme)
D) Birikim kazanmak için dinleme de ihmal edilmemelidir. (İyi bir dinleyici olma)
E) Kişinin, kendine güvenerek özgün olanı yaratmak için sıradanlıktan uzaklaşması gerekir.(Taklide yönelme)
3. (I) Bir roman kişisinin çok yönlü olmadığını anlamak için inandırıcı bir biçimde bizi şaşırtabiliyor mu, şaşırtamıyor mu, ona bakarız. (II) Eğer hiç şaşırtmıyorsa yalınkattır. (III) Şaşırtabiliyor da inandırıcı olamıyorsa yuvarlaklık taslayan yalınkat bir kişidir. (IV) Çok yönlü kişi, yaşamın hesaba kitaba uymayan değişkenliğine sahiptir. (V) Yazar, bu tür kişilerinin ortama uymalarını ve romanın öteki öğeleri ile bağdaşıp kaynaşmalarını sağlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangilerinde koşul ilgisi vardır?
A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV. D) IV. ve V. E) II. ve V.
4. (I) Angut (casarca ferrugiena) büyük boy bir ördek türüdür. (II) Su kuşu olmasına karşın yuvası kayalıklardadır, yavruları siyah çizgilidir, yuvadan suya yürüyerek gelir; kazlar gibi çayırda otlamayı sever.(III) Aptal, bön insanlara verilen “angut” adı, hayvanlara yapılan diğer yakıştırmalar gibi yanlıştır, nedeni eşi vurulduğunda angutun kaçmamasıdır.(IV) Angut, avcının onu da vuracağını bile bile eşinin başucunda durur, bu onun sadakatindendir.(V) Çünkü ömür boyu tek eşlidir, eşi ölürse ömrünün geri kalanını tek geçirir. (VI) Bu yüzden gerçek avcılar, angut vurmaz, bunu uğursuzluk sayarlar.
“Angut” adı verilen hayvanın ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede hayvanın türü belirtilmiştir.
B) II. cümlede angutun özellikleri verilmiştir.
C) III. cümlede yaygın bir inanışın yanlışlığı vurgulanmıştır.
D) IV. cümlede insanların, hayvanların davranışlarına kendilerine göre bir anlam verdikleri belirtilmektedir.
E) VI. cümlede doğanın herkesçe bilinmeyen kurallarının olduğu dile getirilmiştir.
5. (I) Bilim ya para kazanmaya yönelik ticari bir etkinliktir ya da bir oyundur sadece. (II) Edebiyat bir eğlencedir, oyundur. (III) Nereye bakılsa ahlakın üzerine oturacağı bir temelin eksikliği sezilir bana göre. (IV) Herkes kendisi için uğraşıp didinmekte, düşünmekte, politika yapmaktadır. (V) Oysa herkesin çalışması tüm insanlık adına olmalıydı.
Bir yazarın toplumsal yaşam konusundaki görüşlerini yansıtan numaralanmış cümleler için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede “bilim” kavramıyla ilgili bir seçme söz konusudur.
B) II. cümlede edebiyatın tanımı yapılmıştır.
C) III. cümlede “görelik” anlamı vardır.
D) IV. cümlede insanlık adına özverili çalışma dile getirilmektedir.
E) V. cümlede üzüntünün kaynağı ve idealler belirtilmektedir.
6. (I) Saçı da teni de değişir kişinin elbet. (II) Fouche (Fuke) ise saçı, teni değişmeden kişilik değiştiren “ustanın ustası” bir politika adamı. (III) Kutuptan kutba geçebilen büyük bir zekâ! (IV) Yok, gülmeyin! (V) Fouche’nin dâhi olduğunu Balzac söylüyor.
Numaralanmış cümleler için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede tamlayanı ile tamlananı yer değiştirmiş bir belirtili isim tamlaması vardır.
B) II. cümlede isim tamlamasının sıfatı kullanılmıştır.
C) III. cümlede hece düşmesi vardır.
D) IV. cümlede dilek kiplerinden emir kipinin ikinci çoğul kişisi kullanılmıştır.
E) V. cümlede “dâhi” sözcüğü “dahi” bağlacıyla sesteşlik oluşturur.
7. (I) Günün cehennem sıcağına karşılık biraz serinlikle gelmiş akşam. (II) O koca arazide akşamın karanlığında yüzlerce çadır, benek benek ışıklı. (III) Çaylar, sabahtan gece yarılarına dek hep tazeleniyor. (IV) Mırıl mırıl konuşmalar, seslenmeler, gülüşmeler… (V) Çoluk çocuk, kızlar, delikanlılar, koşuşmalar, oyunlar… Bir masal dünyası!
Numaralanmış cümlelerin hangisinde yansımadan türemiş bir “ikileme” vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
8. Korktuğumuz biricik şey korkunun kendisidir, korkunun üzerine gidip bundan kurtulmak gerekir.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) İsim-fiil, sıfat-fiil, bağ-fiil
B) Ek eylem
C) Belirtili isim tamlaması
D) Birleşik zamanlı eylem
E) Belgisiz zamir
9. Müziğin bir eğitim aracı olarak kullanılması her çağda kabul edilmiştir.
Bu cümle için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yardımcı eylemle oluşturulmuş birleşik eylem kullanılmıştır.
B) Yüklem, öznesine göre edilgen bir eylemdir.
C) Öğelerinin sıralanışı “özne – dolaylı tümleç – yüklemdir.
D) Yapısına göre girişik birleşik cümledir.
E) Dizilişine göre düz (kurallı) cümledir.
10. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde yazım yanlışı yoktur?
A) Hamamda yangın çıkınca turistler, peştamellerle kendilerini dışarıya attılar.
B) Disiplin anlayışımız birebir öğretmen-öğrenci iletişimini sağlama temeline dayanır.
C) Biz Afganlar çayı çok sever, çaydan bıkmayız.
D) Bankamızda ödemelerinizi 16.00’a kadar yapınız.
E) Alış veriş bittikten sonra antikacı bize ufacık bardaklarda yeşil çay ikram etti.
11. Victor Hugo, bir romanında krallık yanlısı bir markiyi şöyle konuşturur () () Eğer Voltaire’i asmış; J.J. Rousseau’yu küreğe göndermiş olsaydık bütün bunlar olmayacaktı. Ah () bu aydınlar ne bela () ()
Bu parçada boş bırakılan parantezlere aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangileri getirilmelidir?
A) (:) (“) (,) (!) (“) B) (:) (-) (!) (!) (-) C) (.) (”) (,) (.) (“) D) (:) (“) (-) (?) (”) E) (.) (-) (!) (?) (-)
12. Sen bir ağlayış gibisin
Bir çocukluğu sürüklüyorsun kanında
Akşam oldu muydu gaz lambası yakılır
Nerde olursa olsun!
Bu dizelerde aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?
A) Ünsüz yumuşaması
B) Ünlü daralması
C) Kaynaşma
D) Ünsüz sertleşmesi
E) Ulama
13. (I) Ben bu bilgisayar denilen aletten çektiğimi başka hiçbir şeylerden çekmedim, desem yeri var. (II) Uzun yıllardır aramız çok iyiydi. (III) Başlangıçta yaptığı gibi otuz kırk sayfayı birden yok edivermesi, durup dururken kilitlenmesi, satırları harmanlayıvermesi kalmamıştı. (IV) Beni sinirden hüngür hüngür ağlattığı günler çok uzaklardaydı artık. (V) Bu, geçen aya kadar böyle geldi ama geçen ay!..
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangilerinde anlatım bozukluğu vardır?
A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV. D) IV. ve V. E) I. ve V.
14. (I) Her yazının belli bir hedef kitlesi olmalıdır. (II) Çünkü her yazının anlaşılma durumu veya okunma isteği aynı düzeyde olmayabilir. (III) İnsanların ilgilerinin farklılığı ve bilgi düzeylerinin değişkenliği yazılacak yazıların belli bir hedef kitleye göre ayarlanmasının gereğini ortaya koymaktadır. (IV) Yazıyı metin türüne göre oluşturmak için yazma konusunda belli bir seviyeye ulaşmak gerekmektedir. (V) Yazıların hedef kitlesinin belirlenmesi bir taraftan yazarın başarısını artırırken diğer taraftan yazının anlaşılmasını da kolaylaştırmaktadır. (VI) Bu durum aslında karşılıklı olarak birbirini tamamlayan bir süreçtir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
15. (I) Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. (II) Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak onunla birlikte acı çekeriz ya da seviniriz. (III) Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. (IV) Sempatide “yandaş” olmak esastır, kendimizi sempati duyduğumuz kişinin yerine koymamız ve onu anlamamız şart değildir. (V) Empati kurduğumuzda ise karşımızdaki kişiyle aynı duyguları ve görüşleri paylaşmamız gerekmez; sadece onun duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışırız. (VI) Empatide anlamak, sempatide ise anlamış olalım ya da olmayalım, karşımızdakine hak vermek söz konusudur.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden önce, düşüncenin akışına uygun olarak “Çünkü bir insanı ‘anlamak’ başka şeydir, ona ‘hak vermek’ başka şey.” cümlesi getirilmelidir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
16.“Gülün kalbi” egzersizini gerçekleştirmek için gerekli olan taze bir gül ve sessiz bir yer. Gülün merkezine doğru gözlerini ayırmadan bakmaya başla, merkez gülün kalbidir. Gülün kalbi yaşama çok benzer. Yaşam yolunda ilerlerken dikenlerle karşılaşacaksın fakat kendine güveniyorsan ve düşlerine inanıyorsan sonunda dikenleri aşarak çiçeğin görkemli güzelliğine ulaşırsın. Güle bakmaya devam et. Rengine, dokusuna ve şekline dikkat et. Güzel kokusunu içine çek, yalnızca gülü düşün. İlkin zihnine başka düşünceler girecek ve dikkatini gülün kalbinden uzaklaştıracak. —–Ama üzülmen gereksiz. İlerleme çabuk gelecektir. Dikkatini basitçe tekrar odaklandığın güle çevir. Kısa sürede zihnin gelişecek ve disiplin kazanacak.
Bu metinde dil ve düşünce bütünlüğünün sağlanabilmesi için, boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Bu, hiçbir zaman başaramayacaksın demektir.
B) Bu, senin çağrışım zenginliğini gösterir.
C) Bu, eğitimsiz bir zihnin işaretidir.
D) Bu, işlerin yolunda gittiğini gösterir.
E) Bu, başkalarının başına gelmez.
17. Kalbimizin çalışmasını açıklayabilmek için onu iki katlı, dört odalı bir ev olarak düşünebiliriz. Kastan yapılmış duvarların dakikada 60-70 kere kasılmasıyla yukarı kattan aşağı katlara açılan kapılardan geçen kan buradan tüm vücuda ve akciğerlere pompalanır. Hiç durmadan kasılıp gevşeyen kalp kasının beslenmesi için kalbin duvarlarının üstünde dallanıp yayılan damarlar, evdeki su tesisatı gibi kalp kasının her yanına kan götürür.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Benzetmelerden yararlanılmıştır.
B) Bilimsel bir konu halkın anlayabileceği bir dille anlatılmıştır.
C) Öğretici anlatım kullanılmıştır.
D) Karşılaştırma yapılmıştır.
E) Mizahi anlatım ağırlıktadır.
18. Kıyıdaki evden sürekli değişen bir deniz manzarası görülüyordu. “Med-cezir”in “cezir” zamanlarında üzerinde teknelerin kayıp gittiği o koca deniz, bir istiridye tarlasına dönüşüyordu, insanlar ellerinde sepetler, ayaklarında lastik çizmelerle yörenin o ünlü deniz ürünlerini topluyor, vurgun yemiş gibi yan yatıp karaya oturmuş tekneler ise sabırsızlıkla denizin yükselmesini bekliyordu.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Nitelendirmelere başvurulmuştur.
B) Çoğullaştırmalara yer verilmiştir.
C) Terimler kullanılmıştır.
D) Eksiltili cümleler kullanılmıştır.
E) Gözleme ağırlık verilmiştir.
19. Gerçek dünya ile bunların dile getirilmesi arasında bir dil içinde çok farklı biçimler olabilir. “Deve” sözcüğü standart dilde türü gösterir ama ayrıntı bilgisi vermez. Ayrıntı vermek gerektiğinde erkek deve, dişi deve, deve yavrusu gibi tamlamalara başvurulur. Toroslardaki göçebe gruplar arasındaysa yaş, cinsiyet, tüy rengi gibi farklı nedenlerle daha ayrıntılı bir adlandırma görülür: potuk “deve yavrusu”, dorum “bir yaşındaki deve”, lök “tüylü erkek deve”…
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Sayıp dökmelere yer verilmiştir.
B) Örneklemeye başvurulmuştur.
C) Soyutlamaya başvurulmuştur.
D) Açıklama yapılmıştır.
E) Yalın bir dil kullanılmıştır.
20. Kutadgu Bilig adlı eserde söyle denilmektedir: “Bir işin olduğu zaman tanıdık ara; her türlü iş, tanıdıkla yoluna girer.” (s. 45-46). O günün şartlarında iş takibinde formal yollar yeterince kurumlaşmadığı için, informal yollara başvurulması, örneğin tanıdık aranması doğal kabul edilebilir. Ancak aradan bin sene geçtiği halde halâ her işte özellikle devlet kapısında tanıdık arıyoruz. Acaba kurumsallaşma mı yeterli düzeyde değil, yoksa tanıdık arama alışkanlığımızdan ötürü mü böyle davranıyoruz?
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?
A) Geçmişe sıkı sıkıya bağlı olunmasından, geleneklerin baskın oluşundan
B) Günümüzde her işte, özellikle devletle ilgili işlerde iş takibinin tanıdıklar aracılığıyla sürdürülmeye çalışılmasından
C) Kurumsallaşmanın yeterli olmamasından, insanların mecburen tanıdık aramasından
D) Alışkanlıklarımızdan kurtulamayışımızdan
E) Yol gösteren eserlerin azlığından
21. Reklamı asla bir sanat olarak görmedim ve görmemeye de devam ediyorum. Yetiştirdiğim -ben çok yazar yetiştirdim- yazarlarda bunların üzerinde çok dikkatli olarak durdum. Herhangi bir sanatsal gönderme taşıyan bir mesajın üstünü çizdim. Bir reklam yazarı bana göre herhangi bir pazarlamacıdır. Biz her bir tüketiciye bir kişiyi göndersek, pazarladığımız malı anlatsak o zaman reklama ihtiyaç kalmaz. Reklamın dili, o adamın dilidir, asla sanatçının dili değildir. O yüzden de ben reklamcılığımı müthiş bir rahatlıkla yaptım. Hiçbir şekilde birini ötekine karıştırmadım.
Bu parçadan, söz konusu “reklam yazarı” ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) İşinde başarılı olduğu ve kendini kabul ettirdiği.
B) İlkelerinden taviz vermediği.
C) Halkı eğitmeyi amaçladığı.
D) Sanatsal kaygı taşımadığı.
E) İşinin sınırlarını doğru çizdiği, hedef kitleyi doğru saptadığı.
22. Bilge Karasu, gerçeğe benzeyen bir dünyada, gerçeğe benzer çalışmalar bekleyen okuru “bilgeliğiyle” yorabilir. Ama bunu yaparken birkaç şey daha başarır. Son iki yüzyılını Batı tipi natüralist-realist ya da daha başka roman arayışı içinde geçirmiş Türk romanı için menkıbelerden, destanlardan, masallardan kaynaklanan, asıllarına benzeyen ama farklı da olan bir dünya önerir, ayrıca bunları evrensel unsurlarla besleyerek daha büyük bir mirasa bağlar.
Bu parçada Bilge Karasu ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yerelliğe ve millîliğe önem vererek bunları ön planda tuttuğuna
B) Kurmaca bir dünya oluşturduğuna
C) Her okura hitap etmediğine, yazılarından bilgeliğinin sezildiğine
D) Doğu ve Batı kültürünü özümsediğine
E) Türk romanını, Batı tipi natüralist-realist ya da başka roman arayışından çıkardığına
23. Gerçek bir sanat yapıtının, roman olsun şiir olsun resim olsun her zaman anlaşılamayan/açıklanamayan bir yanı vardır. Ola ki onu sanat yapıtı yapan nitelik de bu yanıdır. O yapıtı anladığımız ölçüde bu gizemin ayrımına varırız. Ayrımına varmak, gizi anlamak ya da kavramak değildir. Açıklamak ve çözümlemekse hiç değil. O gizemin varlığını duymaktır. İşlevini en iyi yerine getiren eleştirmen, denemeci bu gizi açıklamaya kalkmaz; olsa olsa bize o gizin varlığını duyurur. Daha da ileri gideceğim, sanatçının kendisi de o gizi açıklayamaz bize. Çünkü sanat yapıtı yazarını, şairini, ressamını aşarak gerçekleşir.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, gerçek sanat yapıtının özelliklerinden biri değildir?
A) Yazarını, şairini, ressamını aşar.
B) Denemeci ve eleştirmen tarafından sadece yapıttaki gizin varlığı duyurulabilir.
C) Her zaman anlaşılamaz/açıklanamaz.
D) Gizin kavranması ve çözümlenmesi konusunda yapıtı oluşturan sanatçının da yapabileceği bir şey yoktur.
E) Yapıttaki gizin ayrımına varılamaz.
24. I. Çığlığı duydum. Bu çığlık üzerine bir adamı zorlayanlar bir an durup çevreyi dinlediler. Ama pek önem vermediler çığlığa, içlerinden korku geçmedi, yeniden sürüklemeye koyuldular adamı.
II. Bir vapur köprüye doğru gitmekte. Ufacık bir Boğaz vapuru. Bir de kocaman şilep duruyor açıkta. Bir adam ayak ayak üstüne attı. Niye park bu kadar ıssız? Hele şükür ihtiyar bahçıvan var. Biriyle konuşuyor, parkın bekçisi olmalı.
III. Nimet Hanım, ayağa kalktı ve iki eli arkasında, uzun eteğini hışırtılarla sürüyerek odanın içinde uzun uzun yürüyüp dolandı. Ruhunda kendi de fark etmeksizin bir sarsılma, bir çöküntü oldu.
IV. Kahvenin içinde hemen hemen kimsecikler kalmamıştı. İsmail, durdu, bir an etrafına baktı. Sonra ağır ağır köy meydanına doğru yürüdü. Rengi uçmuş, ince, burma, kara bıyıkları dimdik olmuştu.
V. Ayaklarım çamura batmıştı ve çamuru paspasa sürerek çıkaramıyordum. O zamana kadar beraberimde ne çok sır taşıyıp getirmiştim eve ama bugün taşıdıklarımın yanında hepsi çocuk oyuncağı kalırdı.
Numaralanmış parçalar, anlatıcının bakış açısı yönünden ikişerli eşleştirilirse hangisi dışarda kalır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
25. Göz gördü gönül sevdi seni, ey yüzü mâhım!
Kurbanın olam var mı benim bunda günâhım?
Bu dizelerde aşağıdaki edebî sanatlardan hangisi kullanılmamıştır?
A) Mecazımürsel B) Nida C) Teşbih D) Rücu E) İstifham
26. Bir gemi yelken açtı hayal iklimlerine
Civarından çığlıkla yorgun martılar kaçtı;
Rüzgâr sürüklenirken derinlerden derine
Hayal iklimlerine bir gemi yelken açtı.
Bu dörtlük ahenk öğeleri bakımından incelendiğinde aşağıdakilerden hangisi kullanılmamıştır?
A) Çapraz uyak
B) 14’lü hece ölçüsü
C) Tam ve zengin uyak
D) Aliterasyon
E) Ek redif
27. Gül budanmış dal dal olmuş
Menekşesi yol yol olmuş
Siyah zülfün tel tel olmuş
Biz bu yerlerden gideli
Gurbet ellere düşeli
Gül menekşeye karışmış,
Küskün olanlar barışmış,
Taze fidanlar erişmiş
Biz bu yerlerden gideli
Gurbet ellere düşeli
Bu dizelerin nazım biçimi için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Bir türküden alınmıştır.
B) Bentlerden oluşmuştur.
C) Kavuştak (bağlama) kullanılmıştır.
D) Teması duygusal bir kavram olan “gurbettir.
E) Dizelerde tam ve zengin uyak yer almıştır.
28. I. “Eğer sevdiceğim benim olmazsa
Bakın şu gözümün yaşına benim.”
II. “Ey sevgi anladım bu uzaktan seda ile
Ömrün yegâne lezzetidir hatıran bile.”
İki bölümde verilen dizelerde kullanılan şiir türü için aşağıdakilerden hangisinin söylenmesi doğrudur?
A) Birinci bölümdeki dizeler lirik, ikinci bölümdeki dizeler epik şiire örnektir.
B) Her ikisindeki dizelerde de lirik şiir kullanılmıştır.
C) Birinci ve ikinci bölümdeki dizelerde didaktik şi-ir hâkimdir.
D) Her iki bölümdeki dizelerde pastoral şiir kullanıl¬mıştır.
E) Birinci bölümdeki dizeler epik-lirik, ikinci bölümdeki dizeler ise satirik şiirdir.
29. Aşağıdakilerden hangisi halk edebiyatının özelliklerinden biri değildir?
A) Aşk, doğa, ayrılık, hasret, ölüm, yiğitlik gibi konular gerçekçi bir biçimde işlenmiştir.
B) Dil, konuşulan halk dilidir ama divan edebiyatına özenmenin sonucu olarak ya da tasavvuf edebiyatının etkisiyle yabancı sözcükler görülebilir.
C) Hece ölçüsüyle, saz eşliğinde söylenir.
D) Şiirlerde başlık yoktur, şiirler koşma, semai, varsağı, destan gibi nazım biçimleriyle anılır.
E) Özden çok biçim önem taşır, uyak kulağa değil,göze hitap eder.
30. Aşağıdakilerin hangisinde Mevlana‘nın eserleriyle ilgili verilen bilgi yanlıştır?
A) Mesnevi: Yirmi altı bin beyitten oluşmuştur, dinî, tasavvufi ve ahlaki yanı ağır basan didaktik eseridir.
B) Divan-ı Kebir: Diğer adı Şemsü’l-Hakayık’tır.
C) Fihî Mafih: Tasavvuf, din, ahlak, felsefe, dünya, insan konusunda görüşlerini yansıttığı şiirleridir.
D) Mecalis-i Seb’a: Yedi vaazının bir araya getirilmesiyle oluşmuş eseridir.
E) Mektubat: Devlet adamlarına, dostlarına yazdığı 145 mektubun toplandığı eseridir.
31. Bir aşiret beyinin yıllarca çocuğu olmaz. Bey, ikinci defa evlenmek zorunda kalır. Birinci karısı, düğün yapıldığı gün evde duramaz, kendini dışarı atar; bir taş üzerine oturur, gözlerinden kan yaş döker. Bu sırada bir derviş ortaya çıkar. Derviş koynundan bir taş çıkarıp kıza verir ve şunları söyler: “Kızım! Bunu bir kundak yap, ninni söyle. Ümidini yitirme, Allah’a güven. O sana muradını verecektir.” Kadın, dervişin dediklerini yapar, yanan yüreğini söylediği sözlerle soğutur. Allah, taşa can verir. O sırada komşu odada ikinci karısının yanında olan bey, çocuk sesini duyar, hemen oraya gider. Eşini, koynunda bir çocuğu sallarken gören bey, ikinci eşini memleketine gönderir. İlk eşiyle mutlu yaşar.
Anadolu’nun hemen her yerinde anlatılan bu —tuhaf bir inandırıcılığı vardır. Bu yönüyle — ayrılır. Bu metin, anlatılanların 1980’de Sivas’ta saptanan bir —
Boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) efsanenin – masaldan – varyantıdır
B) masalın – efsaneden – versiyonudur
C) esatirin – hikâyeden – rivayetidir
D) söylencenin – tarihten- varyantıdır
E) rivayetin – romandan – versiyonudur
32. I. Taşlıcalı Yahya
II. Ali ŞirNevai
III. Nev’îzade Ataî
Numaralandırılmış şairlerin ortak özellikleri aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) Hamse sahibi olmaları
B) Şiirlerini Çağatay lehçesiyle yazmaları
C) Anadolu’da doğup yaşamış olmaları
D) Aynı yüzyılın sanatçıları olmaları
E) Süslü nesrin temsilcileri olmaları
33. Bu nesir tarzında seciler (düz yazıdaki uyaklar), söz ve anlam sanatları çok kullanılmıştır. Arapça ve Farsça sözcükler kullanmak, cümleler arasına Arapça, Farsça, Türkçe beyitler, dizeler, âyetler, hadisler serpiştirmek bu nesirde görülen özelliklerdir.
Aşağıda yazarıyla birlikte verilen eserlerden hangisi, bu metinde tanıtılan nesir tarzının örneği değildir?
A) Tazarrunâme – Sinan Paşa
B) Şikâyetname – Fuzulî
C) Kabusnâme – Mercimek Ahmet
D) Habnâme – Veysi
E) Hamse – Nergisî
34. Bu ayrılık bana yaman geldi pek,
Ruhum hasta, kırık kolum kanadım.
Ya gel bana ya oraya beni çek.
Gözüm nuru, oğulcuğum, Nijad’ım!
Üç oğlunun, özellikle bu şiirinde görüldüğü gibi Nijad’ın ölümü, gözyaşı dolu, ölüm karşısında sızlanan, acılı bir duyarlığı geliştirmesine yol açan, karamsarlığı ve bireyselliğiyle Servetifünun şiirini etkileyen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Recaizade Mahmut Ekrem
B) Nabizade Nâzım
C) Abdülhak Hamit Tarhan
D) Ahmet Mithat Efendi
E) Samipaşazade Sezai
35. Aşağıdakilerden hangisi Servetifünun şiirinin genel özelliklerinden biri değildir?
A) “Her şey şiirin konusu olabilir.” düşüncesi hâkimdir.
B) “Sanat için sanat” ilkesine bağlı olarak parnasizm ve sembolizmin etkisinde kalınmıştır.
C) Nazım nesre yaklaştırılmış, birkaç dizeyi kapsayan veya dize ortasında biten cümleler kullanılmıştır (anjambman).
D) Şiirler aruz ölçüsüyle yazılmış; sone, terza-rima ya da serbest müstezat gibi nazım biçimleri kullanılmaktan kaçınılmıştır.
E) Kulak için kafiye öne çıkmış, göz için kafiye anlayışı önemini yitirmiştir.
36. 1911 yılında Selanik’te çıkarılan — dergisinde — yazdığı — adlı makaleler Millî Edebiyat’ın bildirgesi olmuştur. Bu makalelerde, Türkçe karşılığı olan yabancı sözcüklerin dilimizden atılması, Arapça ve Farsça dil bilgisi kuralları ile bu kurallara göre yapılmış tamlamaların kullanılmaması düşünceleri işlenmiştir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Genç Kalemler – Mehmet Emin Yurdakul’un -Tanin
B) Yeni Mecmua – Ziya Gökalp’in – Ruzname
C) Genç Kalemler – Ömer Seyfettin’in – Yeni Lisan
D) Dağarcık – Ziya Gökalp’in – Vuslat
E) Bedir – Ali Canip Yöntem’in – Yeni Lisan
37. Tanzimat Edebiyatı Dönemi’nde hikaye ve roman dışında hemen her türde ilk adımları atan — orta oyunu tiplerinden de yararlanarak Batı tiyatro tekniğinin uygulandığı ilk yerli oyunu yazdı. Tiyatroda eğlence ile toplumsal faydayı birleştiren — Celaleddin Harzemşah’ta tarihsel bir konuyu ele aldı.— ise oynanmak için değil de okunmak için yazdığı oyunlarında bireyin dünyasına eğilerek “İçli Kız, Nesteren, Sabr ü Sebat” adlı eserleri yazdı.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangilerinin sırasıyla getirilmesi uygun olur?
A) Namık Kemal – Recaizade Mahmet Ekrem -Şinasi
B) Şinasi – Namık Kemal – Abdülhak Hamit Tarhan
C) Ahmet Vefik Paşa – Abdülhak Hamit Tarhan -Ziya Paşa
D) Direktör Âli Bey – Samipaşazade Sezai -Şemsettin Sami
E) Şinasi – Namık Kemal – Şemsettin Sami
38. Moliere‘in “Scapin’in Dolapları” adlı oyununu Ahmet Vefik Paşa — adıyla; Direktör Âli Bey de — adıyla dilimize uyarlamışlardır.
Bu cümledeki boşluklara aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Dekbazlık-Ayyar Hamza
B) Kokona Yatıyor – Don Civani
C) Meraki – Geveze Berber
D) Besa – Çok Bilen Çok Yanılır
E) Sardanapal – Tosun Ağa
39. Servetifünun (I) sanatçılarından Tevfik Fikret,(II) çocuklar için hece ölçüsüyle Şermin (III) adlı eserini yazmıştır. Kitaplarında yer alan bazı şiirleri çok ünlüdür. Bunlar: Sis, Rücu (IV), Millet Şarkısı, Han-ı IV Yağma, Tâmât (V) ve Ferda’dır.
Bu metinde altı çizili sözcüklerden hangisi bilgi yanlışı oluşturmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
40. Sanat, bazı şekiller, renkler, sesler ve hayaller karşısında müstesna bir zevk duyan seçkin bir insan azlığının ruhundan doğar. Sihirli bir gölü andıran bu ruh, kendine akseden şeylere, sathındaki ürperişlere göre türlü şekiller verir ve onları harekete geçirip canlandırır. Bir romancıya: “Sen, falan çevreleri, filan ve falan insanları anlatacaksın.” demek, mavi gözlü bir kimseye “Senin gözlerin kara olacak.” demek kadar gülünç, abes ve tabiata aykırı bir fikir istibdatıdır. Sanat, şahsi ve muhteremdir.
Bu metnin yazarı Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından sanat anlayışları belirtilen edebiyat topluluğu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Edebiyat-ı Cedide B) Tanzimat C) Fecriati D) Beş Hececiler E) Yedi Meşaleciler
41. Millî Edebiyat Dönemi‘nde de eserler veren sanatçı, anlaşılır bir dille yazmayı benimsemesine, aruzla yazdığı şiirlerinde günlük konuşma dilini başarıyla kullanmasına ve yaşama gerçekçi bir tutumla yaklaşmasına rağmen hem Batıcılara hem de Türkçülere karşıdır. II. Meşrutiyet Dönemi’nde Batıcılığın en güçlü temsilcisi Tevfik Fikret’in düşüncelerini eleştirir. İslami anlayış yanlısı olduğu için de Türkçülerle çatışır. Arapça, Farsça ve Fransızca bilen sanatçıda Emile Zola‘nın etkisi görülür.
Bu metinde tanıtılan sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yahya Kemal Beyatlı
B) Mehmet Akif Ersoy
C) Mehmet Emin Yurdakul
D) Ahmet Hikmet Müftüoğlu
E) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
42. Ahmet Hikmet Müftüoğlu’nun Millî Edebiyat hareketi içerisindeki yeri Türk Ocağı faaliyetleri ile başlar. — Servetifünun anlayışı ile yazdığı mensur şiirleri ve hikâyeleri vardır. — ise onun Türkçülük hareketi ve Millî Edebiyat tesiriyle yazdığı hikâyelerini topladığı kitabıdır.Bu hikâyelerde zaman zaman hitabet üslubunu kullanır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Dağ Yolu’nda – Çağlayanlar
B) Gönül Hanım’da – Yeni Hayat
C) Haristan ve Gülistan’da – Gönül Hanım
D) Yeni Hayat’ta – Dağ Yolu
E) Haristan ve Gülistan’da – Çağlayanlar
43. Aşağıdakilerden hangisi Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı’nın özelliklerinden biri değildir?
A) Yazı dili ile konuşma dili birbirine yaklaştırılmıştır.
B) Anadolu’ya ve halkın sorunlarına yönelinmiş, memleketçi anlayışla eserler verilmiştir.
C) Saf şiirciler, Garipçiler, Toplumcu Gerçekçiler, II. Yeniler gibi edebî topluluklar sanatta etkili olmuşlardır.
D) Hece ölçüsü kullanılmaya devam edilirken serbest nazımla şiirler yazılmıştır.
E) Yedi Meşaleciler, Beş Hececileri kendilerine öncü seçmiş ve onların şiir anlayışlarını benimsemişlerdir.
44. Aşağıdaki sanatçı-yapıt-tür eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Tarık Buğra – Küçük Ağa – Roman
B) Mustafa Kutlu – Hüzün ve Tesadüf – Öykü
C) Rasim Özdenören – Aylaklar – Roman
D) Bilge Karasu – Ne Kitapsız Ne Kedisiz – Deneme
E) Cahit Atay – Karaların Memetleri – Oyun
45. Yaşar Kemal, ünlü üçlüsünden — köylülerin içinde yaşadıkları ekonomik – toplumsal koşulları, umutlarını, bu umutların yıkılışını anlatıyor. — köylü Taşbaş’ın “Evliya Taşbaş Efendi’miz” hâline getirilişini yansıtıyor. — değişen yaşam koşulları sonucu, yaratılan “mitin yok edilişini aktarıyor. Bunu yaparken de bir görev, giderek bir tutku haline gelen öldürme saplantısı, korkular, kaygılar, düşle gerçek arası bocalamalar, bundan kurtulmak için çabalamalar içindeki Memidik’i canlandırıp onun kişiliğinde bir köylü Hamlet yaratabiliyor; Türk köylüsünde de bir Shakespeare kişisinin yaşayabileceğini gösterebiliyor.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Orta Direk’te – Yer Demir Gök Bakır’da- Ölmez Otu’nda
B) Yılanı Öldürseler’de – Çakırcalı Efe’de – Teneke’de
C) Ağrı Dağı Efsanesi’nde – Teneke’de – Ölmez Otu’nda
D) Yer Demir Gök Bakır’da – Yılanı Öldürseler’de – Yusufçuk Yusuf’ta
E) Üç Anadolu Efsanesi’nde – Çakırcalı Efe’de – Orta Direk’te
46. Aşağıdaki dizelerden hangisi öz şiiri benimsemiş şairlerden biri tarafından yazılmamıştır?
A) Elimde, sükûtun nabzını dinle,
Dinle de gönlümü alıver gitsin!
Saçlarımdan tutup kor gözlerinle,
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin!
B) Titrek bir damladır aksi, sevincin
Yüzünün sararmış yapraklarında;
Ne zaman kederden taşarsa için
Şarkılar taşırsın dudaklarında
C) Başım dağ, saçlarım kardır,
Deli rüzgârlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.
D) Gün çekildi pencerelerden;
Aynalar baştan başa tenha.
Ses gelmez oldu bahçelerden;
Gök kubbesi döndü siyaha.
E) Saatler hüznüyle ilerledikçe
Ağır bir kâbusu andıran gece
Artırır ruhunun dinmez yaşını.
47. “1962 yılında yazılan oyunun konusu, kırsal alana özgü âdetlerin geçersiz olduğu, kent yaşamına özgü kuralların ise henüz uygulanmadığı Sineklidağ adlı gecekondu semtinde geçmektedir. Yazar, bu semtte ortaya çıkan otorite boşluğunu zorbaların nasıl doldurduğunu gösteren bir düzenleme yapmıştır. Oyun kahramanı bir gecekondu kabadayısıdır. Kaşında bıçak, yüzünde çıban, ayağında kurşun yarası izi vardır. Gösterişli giyimiyle kadınların gönlünü çeler. Bertolt Brecht’in — tiyatro uygulamasında olduğu gibi — adlı bu oyunda — birimleri birbirine bağlayan, olayın geçtiği yeri, kişileri, sosyal ortamı açıklayan anlatılardan, toplumun ortak düşüncesini yansıtan korodan ustaca yararlanmıştır. Oyunun iletisini sakalı, taşlamalı şarkılarla dile getirmiştir.”
Bu metinde boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?
A) absürt-Atçalı Kel Mehmet – Orhan Asena
B) epik – Keşanlı Ali Destanı – Haldun Taner
C) doğalcı – Kahraman – Faruk Nafiz Çamiıbel
D) gerçeküstü – Nâm-ı Diğer Parmaksız Salih – N. Fazıl Kısakürek
E) dışavurumcu – Deli İbrahim – Turan Oflazoğlu
48. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde verilen bilgi yanlıştır?
A) “Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda” adlı eser, Tarık Buğra’ya büyük bir ün kazandırmıştır.
B) Çocukluğundaki Boğaziçi ve Adalar, Abdülhak Şinasi Hisar’ın eserlerinin ana konularıdır.
C) Behçet Necatigil, radyo oyunları yazmış, edebiyat araştırmalarıyla da tanınmıştır.
D) “Şimdi Sevişme Vakti” Sait Faik Abasıyanık’ın şiir kitabıdır.
E) Memduh Şevket Esendal, durum/kesit öyküsünün edebiyatımızdaki önemli temsilcilerindendir.
49. “Bu akım şiirinde özgür çağrışım yöntemi kullanılır. Bunun için uzak ya da kopuk çağrışımlara yer verilir. Çağrışımlar arasındaki bağ iyice azaltılır ya da kesilir; birdenbire bir çağrışımdan, bir imgeden, bir dizeden ötekine atlanır. Hatta bazen anlamı bozmak ya da kaldırmak- için karşıt çağrışımlara başvurulur; çağrışımların birlik ve uyumuna bakılmaz, İmgeye kapılar sonuna kadar açılır, edebî sanatlara özgürlük tanınır, basitlik, sıradanlık ve sadelikten kaçınılarak şiir, akıldan ve anlamdan uzaklaştırılır.”
Bu metinde tanıtılan akım, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öz şiir
B) Birinci Yeni
C) İkinci Yeni
D) Toplumcu gerçekçi
E) Millî Edebiyat zevk ve anlayışı
50. I. Türk’ün Ateşle İmtihanı
II. Kenan Çobanları
III. Maske ve Ruh
IV. Dağa Çıkan Kurt
V. Mor Salkımlı Ev
Halide Edip Adıvar’ın yukarıda numaralanmış eserleri türlerine göre ikişerli eşleştirildiğinde hangisi dışarda kalır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
51. İmge, şiirin, nesnel dünyada karşılığı olmayan, zihnimizde yarattığı görüntüdür. Yoğunlaştırılmış ve şiirsel söyleme dönüştürülmüş duygulardır.
Aşağıdakilerin hangisinde imgeden yararlanılmamıştır?
A) Pul Pul
Yedi tepeye kurulmuş
Pul Pul Gümüş gümüş balıkları
Pul Pul
Işıktan sudan örülmüş
Canım İstanbul
B) Deli eder insanı bu dünya;
Bu gece, bu yıldızlar, bu koku,
Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç.
C) Şu senin bulutsu sesin var ya
Uçtan uca ters yüz ediyor geceyi
D) Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi.
E) Deniz engin bir sudur tuzlu yeşil dalgalı.
52. “Hava kurşun gibi ağır!
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun erit-
-meğe çağırıyorum…
Deeert çok
hem dert yok
Yürek-
-lerin
kulak-
-ları
sağır…”
Bu dizelerde işlenen tema aşağıdakilerden hangisidir?
A) Toplumsal çözümsüzlük
B) Toplumsal duyarlılık
C) Bireysel yalnızlık
D) Sindirümişlik
E) Korku
53. Aşağıdakilerden hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Felsefeyi edebiyata sokan ve romanlarında felsefi izleklere yer veren İhsan Oktay Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası, Kitabü’l Hiyel ve Efrasiyab Hikâyeleri, hem kurgu hem de felsefi söylemleriyle dikkat çeken romanlardır.
B) Biyografi yazarı olarak ünlenen ve öyküleme tekniğini kullanan Ayşe Kulin, Cevdet Bey ve Oğulları adlı romanında II. Abdülhamit döneminden 12 Mart’a kadar geçen zaman diliminde bir ailenin yaşamını anlatır.
C) Düşsel romanlarıyla tanınan Buket Uzuner, ilk romanı İki Yeşil Susamuru, Anneleri, Babaları, Sevgilileri ve Diğerleri’nde okuyucuyu bir kadının fantastik dünyasına götürür.
D) Nazlı Eray’ın, sağlam kurgulu ve zengin düş gücüne dayanan romanlarından bazıları şunlardır: Ay Falcısı, Yıldızlar Mektup Yazar, Uyku İstasyonu…
E) Romanlarında klasik anlatım tekniklerinden saparak bilinç akışı, iç monolog gibi yeni anlatım teknikleriyle kendine özgü bir yol tutturan Adalet
Ağaoğlu, ilk romanı Ölmeye Yatmak’tan itibaren Türk romanlarında görülen sosyal ve düşünsel değişiklikleri ele almıştır.
54. Bugün yılın ilk günü. Gece geç yattığım için sabah da geç kalktım. Canım kahvaltı yapmak istemedi. Gazetelerimi alıp pencerenin önüne oturdum. Bakalım yurtta ve dünyada neler olmuş? Kapının zili çalar diye korkuyorum. Çünkü kimseyle görüşmek istemiyorum.
Bu metin için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Düz yazı türlerinden “günlük” örneğidir.
B) Kişinin ruh hâli gözler önüne serilmektedir.
C) Günlük dildeki sözcüklerle ve yalın bir anlatımla yazılmıştır.
D) Merak duygusu dış dünyaya yöneltilmiştir.
E) Davranışların gerekçelerini açıklayan sözlerin kullanılmasından kaçınılmıştır.
55. Yasak ilişkisi ortaya çıkan Bihter, kocasının silahı ile intihar eder. Böylece annesinin de işlemiş olduğu günah, ateşle yakılarak yok edildiği gibi, batık bir “Em-ma” imgesini içinde taşıyan Bihter de annesinden miras kalan günahın kefaretini canıyla ödeyen trajik bir “kurban”a dönüşür.
Kahramanları arasında bağ kurulan bu romanların adları aşağıdakilerden hangisinde bir arada verilmiştir?
A) Aşk-ı Memnu – Madam Bovary
B) Mürebbiye – Suç ve Ceza
C) Katil Buse – Ölü Canlar
D) Vurun Kahpeye – Kırmızı ve Siyah
E) Sodom ve Gomore – Taşralı Kadın
56. Aşağıdakilerden hangisi klasisizmin özelliklerinden biri değildir?
A) Akıl ve sağduyu hâkimdir.
B) Yunan ve Latin edebiyatları örnek alınmıştır.
C) Seçkin ve olgun insanlar ele alınmıştır.
D) “Sanat için sanat” anlayışı vardır.
E) Doğa görünümü, giysi, dekor çok önemsenmiştir.
Çok tşk ederimmm
emeğiniza sağlık