TYT Türkçe Deneme Çözümü – 7
1. A’daki “kılı kırk yarmak” “titizlik”, C’deki “gün ışığına çıkmamış” “gizli kalmış”, D’deki “gözden kaçan” “dikkat çekmemiş”, E’deki “kulak asmamak” “önemsememek” ifadeleriyle içinde bulundukları cümlelerde açıklanmıştır. B seçeneğindeki “açık fikirli” deyimi “yeniliklere açık” anlamını taşır, ancak bu açıklama cümlede yoktur.
Cevap: B
2. Bir hisse senedinin çıkabileceği en yüksek değere çıkmasına “tavan yapmak” denir. Bu söz metin bağlamında “hızlı yaşa, hızlı yaz, hızla unut, hızla kazan anlayışının tavan yapması” biçiminde kullanılmıştır. Bir anlayışın tavan yapması, onun “çok önemsenen ve tutulan bir değer yargısı haline geldiğini” gösterir.
Cevap: D
3. Altı çizili sözde insanın kendi kaderinin belirleyicisinin kendisi olduğundan söz edilmektedir. A seçeneğinde insanoğlunun duygularından, B’de başarılarından, C’de gereksiz tartışmalarından, D’de doğrularından söz edilmiştir. E seçeneğinde ise insanın kendi yaşamını kendinin belirlediğinden söz edilmiştir.
Cevap: E
4. Parça sonuna kadar okunduğunda anlaşılıyor ki okurlardan söz ediyor ve genç okurlar arasında çoğunluğu oluşturanın kadın okurlar olduğunu dile getiriyor. Öyleyse ikinci boşluğa “kadınlar” sözcüğünü getirmek gerekiyor. Bu durumda birinci boşluğa da “kitap okurunun” sözünü getireceğimiz ortaya çıkıyor.
Cevap: D
5. Cümlede benzetme yapılarak bir yazıda dikkat edilmesi gereken kurala yer verilmiştir. Nasıl yaprakların bol olduğu ağaçlarda meyveler tam olarak olgunlaşamaz, yeteri kadar güneş alamaz ve istenilen sayıda yetişemezse düşüncelerini yansıtırken çok fazla sözcük kullanan sanatçılar da amaçladıkları anlam derinliğine ulaşamazlar, iletmek istedikleri mesajı veremezler. Bu durumda sanatçı eserinde, az sözcükle çok şey anlatmalıdır.
Cevap: C
6. D seçeneğinde olumsuz bir eleştiri vardır: “Mütareke yılları İstanbul’unu yansıtması, eseri bir roman olarak okunur kılmaya yetmiyor.”
Cevap: D
7. Soru kökündeki cümlede geçen “her usta şairden bir şeyler alan kocaman bir toplardamara sahip olmak” sözüyle anlatılmak istenen “usta şairlerin şiirlerinden yararlanarak şiir yazmaya çalışmaktır. Genç şair, bunun yerine “kendi küçük atardamarının etkinliğini artırmaya çalışan bir şair olmayı” tercih etmekte yani “kendi şiirsel gücünü ve yeteneğini geliştirmeyi amaçlayan bir şair olmayı” yeğlemektedir.
Cevap: C
8. I. ve IV. cümlelerde sanatın savaşa karşı olduğu belirtiliyor. Buna karşılık II. cümlede savaşın bedelini ödeyenler arasında sanatçıların da bulunduğu vurgulanıyor. III. cümlede İnsanların savaş karşıtı sanatçıları baş tacı ettiği söyleniyor. V. cümlede ise sanatçının zulmün karşısında olması gerektiği anlatılıyor.
Cevap: A
9. Diğer cümlelerde yazarın kendi duygu ve düşünceleri yer alırken IV numaralı cümlede kanıtlanabilir bir durumdan söz edilmiştir.
Cevap: D
10. Seçeneklerdeki “fark, süt, suç, et” sözcükleri ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında ünsüz yumuşaması gerçekleşmez. Oysa “öç” sözcüğünde yumuşama gerçekleşecektir:”öcü, öcüm” gibi.
Cevap: A
11. B seçeneğindeki “bir takım” sözü yanlış yazılmıştır. Bu söz,”bazı, kimi” anlamlarında kullanıldığında bitişik yazılır.
Cevap: B
12. Soru eki “mi” her zaman ayrı yazılır. IV. cümledeki “Gittimi”, “Gitti mi” biçiminde yazılmalıdır.
Cevap: D
13. Noktalama işaretleri parçaya “Çoğu zaman dostlarınız da sizi sıkar (.) Neden böyle olduğunu hiç düşündünüz mü (?) Belki de şundan (:) Arada bir yalnız kalmak istersiniz (.)” sırasıyla getirilmelidir.
Cevap: A
14. İkinci cümlenin sonundaki noktalama işareti (iki nokta)yanlış kullanılmıştır. Buraya, nokta (.) getirilmeliydi.
Cevap: B
15. A, B, C ve D seçeneklerindeki altı çizili sözcükler, eyleme eklenerek eklendiği eylemden ad türeten “-ıcı/-ici” ekini almıştır. E seçeneğindeki sözcüğün kökü (balık) addır ve addan ad türeten “-cı/-ci” ekini almıştır.
Cevap: E
16. “Çok” sözcüğü A, B, D ve E seçeneklerinde fiil ya da fiilimsileri (gezen, söyleme, bilen, havlayan) belirttiği için zarf; C seçeneğinde bir ismi (naz) belirttiği için sıfattır.
Cevap: C
17. Taşınalı” sözcüğü “-alı” ekiyle yapılan bir zarf-fiildir. “Ankara, Kızılay” sözcükleri özel isimdir. “Biraz” sözcüğü, hava almak ve şehri tanımak eylemlerini etkileyen bir zarftır.Bu sözcük “bir” ve “az” sözcüklerinden oluştuğu için birleşik yapılıdır. “Birkaç gün” sözcük öbeğindeki “birkaç” sıfatı “gün” adını belirten belgisiz sıfattır. Parçada belirtili isim tamlaması yoktur.
Cevap: C
18. I. cümlenin yüklemi olan “yerini aldı”, nesne alamayan bir fiildir, yani geçişsizdir.
II. cümlenin yüklemi olan “benzemiyor” fiili, öznesi belli olduğu için etkendir.
IV. cümlenin yüklemi olan “ziyaret edilirdi”, öznesi belli olmayan edilgen bir fiildir.
V. cümlenin yüklemi olan “aşık olurdu” nesne alamayan geçişsiz bir fiildir.
III. cümlenin yüklemi olan “bilirdiniz” nesne alabilen bir fiildir, yani geçişlidir.
Cevap: C
20. I. cümle “zarf tümleci, nesne, yüklem”, II. cümle “özne, dolaylı tümleç, yüklem”, V. cümle “özne, nesne, dolaylı tümleç, yüklem” sırasıyla öğelenmiştir. III. ve IV. cümleleri öge dizilişi “Nesne, zarf tümleci, yüklem” biçimindedir.
Cevap: C
21. A, B, C ve E’de verilen cümlelerin yüklemleri ya doğrudan isim ya da isim unsuru olarak kullanılan kelime gruplarıdır.Dolayısıyla bu cümleler, isim cümlesidir. D’de verilen cümlenin yüklemi çekimli bir fiil (bekliyor) olduğu için bu cümle fiil cümlesidir.
Cevap: D
22. A’da bir sözcüğün yanlış anlamda kullanılmasından (“güçleşmesi” yerine “güçlenmesi” sözcüğü getirilmeli)
B’de nesne eksikliğinden (“motosikletle”den önce “seyahatimizi” sözcüğü getirilmeli)
C’de gerçeklerle çelişen bir bilgi verilmesinden (Cümlede iki ayın ismi verilmesine karşın “Sonbaharın en güzel aylarından biridir” ifadesi kullanılmış.)
D’de yüklem eksikliğinden, başka bir deyişle özne-yüklem uyumsuzluğundan kaynaklanan (“hiçbiri” sözcüğünden sonra “okumamıştı” sözcüğü getirilmeli) anlatım bozukluğu vardır.
E seçeneğinde herhangi bir anlatım bozukluğu yoktur.
Cevap: E
23. İkinci cümlede nesne eksikliği vardır. Birinci cümlenin dolaylı tümleci “yönetmenin son filmine” ikinci cümlenin yüklemiyle uyum içinde değildir. Bu nedenle ikinci cümle “kimileri de filmi hiç beğenmiyor.” biçiminde kurulmalıdır.
Cevap: B
24. Bu cümledeki “tuzlu yemekler” sözünden sonra fiilimsi kullanılmaması anlatım bozukluğuna neden olmuştur.Cümlenin doğru biçimi şöyle olmalıdır: “Doktor, hastanın tuzlu yemekler yemesini ve alkol kullanmasını yasakladı.”
Cevap: B
25. Bu parçada geçen “eski günlere ait güzellikleri, sanattaki yöneliminin temel taşlarını, sanatını besleyen kaynakları, sanatçı kimliğini etkileyen olayları, yazarları, çevreleri, eserleri, nostaljik bir tatla yazıya döker.” sözünden,parçada sözü edilen kişinin “geçmişte kalan güzelliklere özlem duyduğunu gösteren bir anlatımı benimsediği” yargısına ulaşılabilir.
Cevap: C
26. Parçada Halide Edip Adıvar’ın cümleleri için “yazarın cümlelerini bir eleğe koyup elersek hiçbiri elek üstünde kalkmaz.” sözleriyle tüm sözcüklerin yerli yerinde olduğu,gereksiz olmadığı anlamını çıkarırız. Bu özellik duruluktur.
Cevap: B
27. Bu parçanın anlatımında “titrek, heyecanlı” gibi sıfatlardan yararlanılmıştır.
“Övünçlü bakışlar” gibi sözlerle öznel ifadelere yer verilmiştir.
Görme ve işitmeye ait izlenimlerden yararlanılmıştır. Ancak benzetme yapılmamıştır.
Cevap: E
28. Parçanın I. ve II. cümlesinde zamanın edebiyat ve sanat adamlarını değerlendirmedeki ustalığından söz edilmiştir.IV. cümledeki “onun elinden kurtulamaz.” sözündeki “o”, zamanı belirtmekte, bu da II. cümle ile IV. cümle arasındaki dildüşünce bağlantısını göstermektedir. III. cümlede sanatçının “sağlam bir anlatım” kurmasından söz edilmekte ve bu yargı parçanın düşünce akışını bozmaktadır.
Cevap: C
29. I. cümlede ozanın sözcüklerin gündelik düzenini değiştirdiğinden söz ediliyor. III. cümlede ise bu değişikliğin sonuçları anlatılıyor. Bu nedenle I. cümleden sonra III. cümle getirilmeli. Yani, II. ve III. cümle yer değiştirmeli.
Cevap: A
30. Parçada, mizahın en korkunç trajedileri bile gülünç bir hale getirdiği anlatılmaktadır. A seçeneğinde kara mizahın savaş yıllarının bir ürünü olduğu anlatılmıştır. Bu nedenle parçanın sonuna bu cümlenin getirilmesi uygun olur.
Cevap: A
31. Parçada yerli oyunların sahnelerimizde gösterilmesi için maddi kaynaklardan yararlanıp, manevi destek verilmesi gerektiği anlatılmaktadır. Ancak bu çabanın azlığından yakınılmaktadır.
Cevap: C
32. Parçada sanatın ölçüye, kurala gelmediği, tanımının yapılamadığı anlatılmaktadır. C seçeneğindeki cümle de parçada vurgulanan düşünceyi belirtmektedir.
Cevap: C
33. Parçaya “insanları yaşamayan bir roman, başarısız bir romandır.” cümlesiyle başlanmış ve eğer kişileri yaşamıyorsa diğer roman unsurlarından hiçbirinin romanı kurtaramayacağı söylenmiştir. Öyleyse bir romanı başarılı kılan en önemli özellik, kişilerinin yaşamda karşılaşabileceğimiz gerçek insanlar olmasıdır.
Cevap: E
34. Parçada anlatılmak istenen, “Şekilden yoksun bir anlam düşünülemez.” yargısıdır. Bu düşünce, “Şekil kaygısından ne çıkar? İş asıl manadadır, siz bize manayı verin, yeter.”diyorlar. Düşünmüyorlar ki hiçbir düşünce şekilsiz olamaz,şekilden soyununca ortada bir şey kalmaz.” cümlelerinde belirgin olarak ifade edilmiştir.
Cevap: B
35. Parçada, insanın hep daha iyiyi arayan, elindekilerle yetinmeyen bir varlık olduğu söylenmektedir. Parçanın vurguladığı bu düşünce D seçeneğindeki cümlede verilmiştir.
Cevap: D
36. B seçeneğinde, yapıcı eleştirilerin sanatçıyı yönlendirdiği görüşü aktarılmaktadır. Oysa parçada sanatçı için ödülün de cezanın da önemli olmadığı, yapıtın değerlendiricisinin yine kendisi olduğu anlatılmıştır.
Cevap: B
37. Parçanın yazarı, konularını geliştirmek için (B), farklı kitapları karıştırmakta (A), sorular üretip bunlara yanıtlar aramakta (E) ve anlatmak istediğinin genel planını çizmektedir (D). Parçada yazarın, okuyucularında merak uyandırdığına dair bir söz söylememiştir.
Cevap: C
38. Parçada kitle iletişim araçlarının olumsuz etkilerine, halkın bilinç düzeyindeki düşüklüğe ve sanatsal bir beklentisi olmadığına değinilmiştir, ancak halkı sanat ve kültür alanlarında bilinçlendirmenin nasıl mümkün olacağı, bunun yöntemleri parçada yoktur.
Cevap: C
39. Parçada, sağlıklı ve bilinçli iletişimin yaşamımızı anlamlandıracağı, sağlıklı ve dengeli bir ruh hali oluşturacağı,bu toplumların da geleceğe umutla bakacağı anlatılıyor.Aydınların kurduğu iletişimin işlevlerinden söz edilmiyor.Bu nedenle A seçeneğindeki yargı bu paragraftan çıkarılamaz.
Cevap: A
40. Parçada, birinci cümlede bilim adamının aklı, sanat adamının sezgiyi kullandığını, ikinci cümlede bilim adamının mantığıyla, sanat adamının coşkusuyla hareket ettiğini,üçüncü cümlede ise bilim adamının öğrettiğini, sanat adamının sarstığını öğreniyoruz. Ancak bilim adamı ve sanat adamının eleştiriyle ilgili yaklaşımları verilmemiştir.
Cevap: C
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.