TYT Türkçe Deneme Çözümü – 5
1. Bu parçadaki “kollarını açmak” sözü, gerçek anlamda kullanılmamıştır. Parçanın bütününe baktığımızda bu sözün, insanlara duyulan sevginin genişliğini anlatmak için kullanıldığını.görürüz. E seçeneği çeldiricidir. Parçada ve “kollarımızı açabildiğimiz ölçüde” sözünün geçtiği cümlede, tüm canlıları sevmekten değil; insanları sevmekten söz ediliyor.
Cevap: A
2. Bu parçada “metin türleriyle “sevilecek ve evlenilecek kişiler” arasında benzerlik ilişkisi kurulmuş, buradan yola çıkılarak edebiyatçı “hangisine gönlünü kaptıracağını bilmek, sezmek, buna göre davranmak durumundadır” denilerek edebiyatçının “yazmak istediği metin türlerinden birini seçerek sadece o türde eserler oluşturmasının gerekliliği üzerinde durulmuştur.
Cevap: C
3. E seçeneğindeki “Yazar en iyi yapıtının henüz yazmadığı yapıt olduğunu bilir.” yargısının özgünlük kavramıyla bir ilgisi yoktur. Cümle “mükemmeli arayış, mükemmele ulaşma isteği” gibi anlamlar içermektedir.
Cevap: E
4. Çok sayıda kişinin ilgisini çeken çarpıcı haberlere gazetecilik dilinde “sansasyonel haber” denir. Hiçbir gazetenin sansasyonel haberleri yayımlamama gibi bir lüksü olamayacağına göre her gazete, çok sayıda kişinin ilgisini çekecek çarpıcı haberleri (sansasyonel haberleri) yayımlamak zorundadır.
Cevap: A
5. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak A, B, C ve E seçeneklerinde verilenler doğru; D’de verilen yanlıştır. Dördüncü cümlenin üçüncünün gerekçesi olması için üçüncü cümleye eklenen “Niçin?” sorusuna cevap verebilmesi gerekir: “Şiirsiz bir dünyada kendimi niçin hiç arkadaşı olmayan bir muhallebi çocuğu gibi hissederdim?” Bu sorunun cevabı dördüncü cümlede yoktur.
Cevap: D
6. Konuşulanların kalpten çıkması, konuşan kişinin düşüncelerini inanarak, duyarak ifade etmesidir. Yürekten inandığımız sözlerin etkisi, öylesine söylenmiş sözlerden daha güçlüdür. Bu cümlede anlatılmak istenen düşünceler, A seçeneğinde yer almaktadır.
Cevap: A
7. Parçanın son cümlesinde, gerçeğin eskiden sır perdesi altında gizlendiği söyleniyor. Aynı cümleye göre, gerçek günümüzde de bilinmiyor; çünkü adeta çöplüğe dönüşen bilgi yığını içinde onu tanıyamıyor, çekip çıkaramıyoruz.
Cevap: E
8. Şiirde kimi zaman olay, durum ya da kavramlar gerçekliklerinden uzaklaştırılır. Mecaz anlamlı sözcük ve söz öbekleriyle okuyucuda imgesel bir sezgi yaratılır. Düşsel öğeler, şiir dilinde kullanılan alışılmamış bağdaştırmalardır. A,B, C ve E seçeneklerinde düşsel öğelere yer verilmiştir.Ancak D seçeneğinde gözleme dayalı gerçekçi bir anlatım kullanılmıştır.
Cevap: D
9. “Kaybolmuş” sözcüğünde hem ünlü düşmesi hem de ünsüz yumuşaması vardır. “Kayıp olmak” sözcüğünde iki kelime birleşirken “ı” sesi düştüğü için ünlü düşmesi, p sesi b’ye dönüştüğü için ünsüz yumuşaması meydana gelmiştir. Ayrıca, “renge bürünmüş” söz grubunda “renk” kelimesine ünlüyle başlayan bir ek geldiği için kelime sonundaki “k” sessizi yumuşayarak “g” olmuştur.”Baştan, ufukta” sözcüklerinde, koyu yazılan t ünsüzleri benzeşme kuralına uymuştur.
Penbe sözcüğündeki “n” sesi “m” sesini dönüştüğü için m-n değişmesi meydana gelmiştir. Verilen parçada ünlü daralması yoktur.
Cevap: A
10. A’daki cümlede kullanılan virgül, tırnak içine alınmamış sözün bittiği yeri gösterme işlevinde.Diğer cümlelerdeki virgüller ise sıralı cümleyi oluşturan cümleleri ayırıyor.
Cevap: A
11. Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerinden ikincisi (noktalı virgül) yanlış kullanılmıştır. Buraya, kendisinden sonra açıklama yapılacağını gösteren iki nokta (:) getirilmeliydi.
Cevap: B
12. I, II, IV ve V numaralı sözcükler, yapım eki almış, yani türemiş sözcüklerdir. III numaralı sözcük, yapıca basit bir sözcüktür.
Cevap: C
13. “İpek fabrikasının geniş cephesi ayla ışıldadı.” cümlesine”Işıldayan ne?” sorusunu sorduğumuzda “İpek fabrikasının geniş cephesi” cevabını aldığımız için bu söz öbeği özne görevindedir. Bu söz grubu aynı zamanda zincirleme ad tamlamasıdır. Bu zincirleme ad tamlamasında “geniş” sıfatı tamlayanla tamlanan arasına girmiştir. “Kapının önü” ad öbeği, belirtili ad tamlamasıdır. “Acele acele” söz grubu da zarf görevinde kullanılan ikilemedir. Cümlede ilgi zamiri yoktur.
Cevap: C
14. “dar, dolambaç sokaklar”, “çıplak ayaklar” gibi sıfat tamlamaları kullanılmıştır, A seçeneği doğrudur.
“at nalı”, “kız çocuğu” belirtisiz ad tamlamasıdır, C seçeneği doğrudur.
“koşan” sıfat – fiildir, D seçeneği doğrudur.
“durdu” yüklemi görülen geçmiş zaman kipinde, yani, haber kipindedir, E seçeneği doğrudur.
Cümlede birleşik yapıya sahip sözcük yoktur.
Cevap: B
15. Bir sözcüğün sıfat görevinde kullanılması için kendisinden sonra gelen bir ismi nitelemesi ya da belirtmesi gerekir. I,II ve V. cümlelerdeki pekiştirilmiş sözcükler (yemyeşil ormanlar, bembeyaz güvercinler, yusyuvarlak taş) bu açıklamaya uymaktadır. III. cümledeki pekiştirilmiş sözcük (sımsıkı), bir fiili (tut); IV. cümledeki pekiştirilmiş sözcük (capcanlı), bir fiilimsiyi (görünen) nitelediği için zarf görevinde kullanılmıştır.
Cevap: D
17. A, B, C ve D seçeneklerinde yanıt “yüklemle kurulmuştur,ancak E seçeneğindeki yanıt “dolaylı tümleçtir.
Cevap: E
18. I. cümlede yükleme “Ne zaman?” sorusu sorulduğunda “Güzel huylu, güzel ahlaklı bir insanla karşılaşınca” cevabını alırız. Bu bölüm “karşılaşınca” fiilimsiyle oluşturulan ve cümlede zarf tümleci olan yan cümleciktir. Bu cümlede fiilimsi bulunduğu için cümle birleşik cümledir.
II. cümlede, “pervane olasım geliyor” söz grubu cümlenin yüklemidir. Bu cümle fiil cümlesidir ve yüklem sonda bulunduğu için kurallı cümledir.
III. cümle, “öpmek” fiilimsisi bulunduğu için birleşik cümledir.
IV. cümle fiilimsilerin bulunduğu birleşik bir cümledir, sıralı cümle değildir.
V. cümledeki “daha” sözcüğü, azlık çokluk zarfıdır.
Cevap: D
19. A seçeneğinde, “kuşku duymak” sözcüğü “kuşku etmek”biçiminde söylendiği için anlatım bozukluğu vardır.
B seçeneğinde, “sıfırın altında eksi” ifadesinde gereksiz sözcük kullanılmıştır.
D seçeneğinde, taşıt araçlarında” sözünde gereksiz sözcük kullanılmıştır.
E seçeneğinde, “yenilgi aldı” sözü yanlış kullanılmıştır. Doğrusu “yenildi” olmalıdır.
“Ömer Seyfettin, dil ve edebiyat hakkındaki görüşlerini Ali Canip’in çıkardığı dergide yazmaya başlar.” cümlesinde anlatım bozukluğu yoktur.
Cevap: C
20. B’de tamlayan eki eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Cümle iki şekilde düzeltilebilir:
1. Bu insanların, çağın gerçekleriyle yüzleşerek kimi alışkanlıklarını değiştirmeleri gerekir.
2. Bu insanlar, çağın gerçekleriyle yüzleşerek kimi alışkanlıklarını değiştirmelidirler.
Cevap: B
21. D seçeneğindeki “kapatılmış” sözcüğü sıfat-eylemdir ve yol sözcüğünü nitelemektedir. Bu nedenle “olan” sözcüğünün kullanılması gereksizdir.
Cevap: D
22. Parçanın anlatımında olay hareketlilik içinde sunulmuş, “rüzgar” kişileştirilmiş, devrik cümlelere yer verilmiş ve anlatım birinci kişi ağzından aktarılmıştır. Parçada ikileme kullanılmamıştır.
Cevap: A
23. Parçada tarihi metinlerin kurmaca metinlerle farkları anlatılmıştır. İki kavramın, varlığın, durumun benzeyen ya da ayrılan yönlerinin anlatılmasına dayanan anlatım yöntemi karşılaştırmadır.
Cevap: D
24. Bu parçanın bütününde sigaranın zararlarından söz edildiği için parça için en uygun başlık “Sigaranın zararları” sözüdür.
Cevap: D
25. Parçada, insanı bir kere esir aldı mı onun bütün iyi duygularını yok eden bir duygu, davranış veya tutumdan söz ediliyor. Buna kendini kaptıran kişi, kendini eksiksiz görmeye başlıyor; başkalarını da beğenmez oluyormuş. Böyleleri kendini Kafdağı’nda görürmüş. Demek ki kendini üstün gören kişilerden söz ediliyor. Nitekim son cümlede Bacon bu kişiler için “övüngen” kişiler diyor. O halde parçanın övüngenlikten, kendini üstün görmekten söz eden bir cümleyle başlaması gerekiyor.
Cevap: B
26. Bu parçanın ilk cümlesinde genel bir yargı belirtilmiş diğer cümlelerde ise bu yargıyı örneklendirecek açıklamalarda bulunulmuştur. Bu açıklamalar “Goethe’nin otobiyografisi” ile ilgilidir. O halde bu parçada boş bırakılan yere bazı kişilerin biyografilerini kendilerinin yazdığını, yani otobiyografi (öz yaşam öyküsü) metinleri oluşturduklarını belirten bir söz getirilmelidir.
Cevap: E
27. Parçada felsefi tutumla bilimsel tutum karşılaştırılıyor. Felsefi tutumda da bilimsel tutumda da aklın hakim olduğunu belirtiliyor. Boş bırakılan yerden önce, bilimin; özel, dar bir alanda kaldığı, diğer bilgi dallarının verileri ve bakış açılarıyla ilgilenmediği vurgulanıyor. Boşluktan sonra ise felsefi tutumun bilimsel tutumdan daha kuşatıcı olduğu belirtilerek üstünlükleri sıralanıyor. Boşluğa getirilecek cümle, bu düşünce akışına uygun olmalıdır. “Felsefe ise bilimin faaliyet alanını da içine alan geniş bir bakış açısı ile bütün bilgi türleriyle ilgilenir.” cümlesi ile düşüncenin akışı sağlanır.
Cevap: D
28. Parçada, özgürlük, “hiçbir zaman uyuşmak zorunda kalmamak” biçiminde tanımlanmıştır. Düşünce ve zevkleri farklı insanların sağlam, ahenkli bir ilişki kurabilecekleri iddia edilmiştir. Gerçek anlamda uyumun ve özgürlüğün,karşıtlıklardan doğacağı vurgulanmıştır.
Cevap: A
29. Bu parçada geçen “İlk kelime kağıda geçirildiği andan itibaren ‘Bu şiire başka bir şiirin gölgesi mi düştü, beğendiğim şiirlerin izleri mi var bu şiirde?’ endişesini yaşar şiir heveslisi. Şiirden sessizce çekilen birçok kişinin asıl çekilme nedeni tam da budur.” cümlelerinden, birçok kişinin şiir yazmaktan vazgeçmesinin asıl nedeninin “başka şairlerden etkilenmiş olabileceklerini düşünmeleri” olduğu sonucu çıkmaktadır.
Cevap: A
30. Parçada “neyi nasıl yazdığıdır” sözüyle yazarların konuya değil, konuyu nasıl anlatmak gerektiğine önem gösterdiklerinden, yani, üslup özelliklerinden söz edilmiştir.
Cevap: C
32. Parçada, eleştirilerin uygarlık tarihindeki rolü (A), insanların eleştiriden pek hoşlanmadıkları (C), gazeteciliğin temelinde eleştiri olduğu (D), gazetecilerin pek sevilmediği (E) dile getirilmiştir. Ancak, eleştirinin “olayların perde arkasında kalan, bilinmeyen yönlerini ortaya sermek gibi bir işlevi olduğundan söz edilmemiştir.
Cevap: B
33. Parçada, “edebi olmayan metin nesneldir” denmektedir. Edebi metinde anlamın anlamı olduğundan, yani bu metinler çok anlamlı olduğundan nesnel değildir. Bu durumda D seçeneğindeki yargı söylenemez.
Cevap: D
34. Parçadaki ressam, Doğu-Batı sentezini ustaca kurmuş (B), iyimser yanını tablolarına aktarmış (C), ışık ve renk uyumu ile bir ahenk yaratmış(D), yaşama, insana yeni bir gözle bakmayı başarmıştır. Ancak, resimleri aracılığıyla birtakım mesajlar ilettiğine dair bir görüş parçada yoktur.
Cevap: A
35. Bu parçada ebeveynin çocuklarıyla iletişim kurarken nelere dikkat etmeleri gerektiği üzerinde durulmuştur. O halde bu parçanın “Çocuklarımızla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliyiz?” sorusunun cevabı olduğu söylenebilir.
Cevap: D
36. Parçada V. cümlede insanın aklından söz edilmektedir. II. cümlede ise bu aklı nasıl kullanıldığı anlatılmaktadır. Bu nedenle II. cümle, V. cümleden sonra getirilmelidir.
Cevap: C
37. Parçada, çocuk yaştaki merakını ileri yaşlarda da sürdürebilen insanların seçkin, parlak, farklı kişiler olacakları anlatılmıştır. Parçada vurgulanan bu düşünce B seçeneğinde yer almaktadır.
Cevap: B
38. Yazar, sürekli ve disiplinli çalıştığı için üretken olduğunu belirtiyor. “Sinir bozacak kadar disiplinliyimdir.” demesi;otokritik yapabildiğini, yani kendini eleştirebildiğim ve kişiliğinin farkında olduğunu gösteriyor. Bir yazar olması, roman yazması onun sanat ve edebiyatla ilgilendiğini göstermektedir. Ancak parçada eleştiriye açık olup olmadığıyla ilgili herhangi bir ifadeye yer verilmemiştir.
Cevap: C
39. Parçada sonbahar mevsimine ait izlenimler aktarılmaktadır. Yazar, doğanı görünüşü ile ilgili kişisel düşüncelerini dile getirmekte, tatlı bir uyku, titreyen bir güvercin gibi niteleyici sözcüklere yer vermektedir. Doğanın tatlı bir uykuya hazırlanması, kış yorganı ifadeleri ile benzetme ve kişileştirmelere yer verilmiştir. Gözlemden yararlanılmış,devrik cümlelere yer verilmiştir. Parçada, tartışmacı bir anlatım yoktur. Yazar; bir düşünceyi çürütme, kendi düşüncelerini kanıtlama amacı taşımamaktadır.
Cevap: E
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.