TYT Türkçe Deneme Çözümü – 3
1. Bu parçada geçen “yaldızlı” sözüyle “süslü bir anlatıma sahip olmak”, “içi boş” sözüyle de “içeriği zayıf olmak” yani “anlam bakımından herhangi bir değer ifade etmemek” anlatılmak istenmiştir. O halde “yaldızlı ama içi boş şiirler, “süslü bir anlatımla oluşturulmasına karşın anlam bakımından herhangi bir değer ifade etmeyen şiirlerdir.
Cevap: C
2. Bu parçadaki “kendine özgü” sözü, “yalnız kendine has bir nitelik taşıyan, orijinal”, yani “özgün” anlamına gelir. “Kalıplaşmış şekilleri” sözü ile “yeniliğe kapalı şiir biçimleri” anlatılır. Bu durumda D seçeneğindeki sözleri, altı çizili sözlerin yerine sırasıyla koyduğumuzda cümlenin anlamı değişmez.
Cevap: D
3. Bu parçanın beşinci cümlesinde tahmin anlamı vardır: “Bu kitabın da epey ilgi çekmesi ve tartışma yaratması bekleniyor (tahmin ediliyor).”
Cevap: E
4. I ve V. cümleler, anlamca birbirine en yakındır. Her iki cümlede de bir şiirin kalıcılık niteliğine sahip olması (edebiyat dünyasında uzun soluklu olması) hem ses hem de anlam bakımından etkileyici öğeler taşıması koşuluna bağlanmıştır. Bunlardan sadece biri (ses ya da anlam), bir şiirin kalıcılık niteliğini kazanması için tek başına yeterli değildir.
Cevap: B
5. Bir insanın, eserin, olayın doğru veya yanlış yönlerini bulup göstermek amacıyla onu değerlendirmeye “eleştiri” denir. Eleştiri cümlelerinde bir yapıtın hem olumlu hem olumsuz yönleri belirtilebilir. A’ da, sözü edilen ozanla ilgili olumsuz yönler eleştiriliyor. B’de, bir şair, şiirlerinde gerçek bir yenilik olmaması yönüyle eleştiriliyor. C ‘de, sözü edilen yazarın bir yapıtı, geçmişi kötülemesi yönüyle eleştiriliyor. D’de, bir şairin şiirlerine olumsuz bir eleştiri yöneltiliyor. E seçeneğinde ise herhangi bir eleştiri bulunmuyor sadece bir şairin yayımlanmamış şiiri olduğu ve bunları henüz yayımlamayacağı bildiriliyor.
Cevap: E
6. Bu parçanın ikinci cümlesinde, sözü edilen yazarın kendinden sonraki kuşakları etkilemediği, bunun da önemli olmadığı anlatılmıştır. B seçeneğinde ise kendinden sonraki yazarlara örnek olduğu belirtilerek bir yanlışlık yapılmıştır.
Cevap: B
7. A seçeneğinde dilin kültürün taşıyıcısı olduğu belirtiliyor, ardından kültürün dil aracılığıyla kuşaktan kuşağa ulaştığı ifade ediliyor. Her iki yargıda da dilin taşıyıcılık işlevi vurgulanmaktadır.
Cevap: A
9. D seçeneğinde “olay” sözcüğünden sonra noktalı virgülün kullanılması yanlıştır, virgül kullanılmalıdır.
Cevap: D
11. Süreksiz-yumuşak ünsüzlerle (c, d, g) başlayan ekler, sert ünsüzle, biten bir sözcüğe eklendiğinde ekteki ünsüz sertleşerek (ç, t, k) ünsüzlerine dönüşür. Bu ses olayına “ünsüz benzeşmesi” adı verilir.
C seçeneğindeki “uzakda” sözcüğü benzeşme kuralı gereği “uzakta” biçiminde yazılmalıdır.
Cevap: C
14. “terk etmişti”, kurallı birleşik eylem değil; yardımcı eylemle yapılan birleşik bir eylemdir.
Cevap: D
15. I. ve IV. cümleler zarf tümleci, nesne ve yüklemden oluşmaktadır.
II. cümlenin öğeleri özne, zarf tümleci ve yüklemdir.
III. cümlenin öğeleri ise özne, dolaylı tümleç ve yüklemdir.
Cevap: B
18. Bu parçadaki II, III, IV ve V. cümleler yapı bakımından basittir. Çünkü bu cümlelerde bir tek yüklem kullanılmış, bu yüklemin dışında yargı bildiren herhangi bir unsura yer verilmemiştir. Parçanın I. cümlesinde yüklem görevinde kullanılan sözcüğün dışında bir de fiilimsi kullanıldığından (sabah uyandığımızda) bu cümle birleşik yapılıdır.
Cevap: A
20. “Güzellik, toplumdan topluma, kişiden kişiye göre değişen bir kavramdır.” cümlesinde “kişiden kişiye” sözü “göre” ilgecinin anlamını da karşılamaktadır. Dolayısıyla “göre” ilgeci gereksiz kullanılmıştır.
Cevap: E
21. Cümlede tamlanan eksikliği söz konusudur. Cümle bu haliyle bırakıldığında “benim fikrin” biçiminde bir tamlama oluşacaktır. Anlatım bozukluğunu şu şekilde düzeltebiliriz:”Pikniğe gitmek benim fikrim, piknik yerine hayvanat bahçesine gitmek senin fikrindi.”
Cevap: D
22. “Mevsimler, sessiz gemiler gibi…” yargısında mevsimler,gemilere benzetilmiştir. Yazar kişisel duygu ve düşüncelerine yer verdiği için öznel yargılar vardır. Parçadaki “yavaş yavaş” sözü yinelemedir. “Aldırmaz bir şaşkınlıkla söylenmiş küçük cümlelerle dokunabiliyorum kendince akan zamana.” cümlesinin yüklemi (dokunabiliyorum) cümlenin sonunda olamadığı için cümle devriktir. Parçada herhangi bir varlığa insana özgü nitelik verilmemiş, yani kişileştirme yapılmamıştır. Cevap: C
23. Bu parçada anı, otobiyografi ve biyografinin benzer ve farklı nitelikleri sıralanarak bu metin türleri karşılaştırılmıştır.
Cevap: B
24. Parçada Fatih Sultan Mehmet’in şiir zevki, estetiği ve bilgisi üzerinde durulmaktadır. I, II, IV ve V. cümlelerde bu konu ele alınırken III. cümlede onun siyasi dehası üzerinde |durulmuştur. Bu cümle düşüncenin akışını bozmaktadır.
Cevap: C
25. Karışık bir sırayla verilen cümleler “V-I-II-IV-III” biçiminde dizilmelidir. Bu cümlelerde yetenekli ancak bunu idare edemeyen birinden söz edilmektedir. Bu nedenle bu anlama gelen V. cümlenin parçanın ilk cümlesi olması gerekir.
Cevap: E
26. Parçada şiir eleştirisi yapılırken nedenlere, nasıllara yanıt verilmediği, söylenenlerin kanıtlara dayandırılmadığı söylenmiş, bu tutum eleştirmenin duygularıyla yola çıkması olarak belirtilmiştir. Bu da eleştirmenin “bir ön yargıdan yola çıkarak” eleştiri yazısı yazdığını göstermektedir.
Cevap: D
27. Bu parçada geçen “Bu cevap bile onların eleştirmenliğini tartışmaya açmamıza yetmez mi? Onlara kimse sormazmı imgesiz şiir mi olur, özgün imgeler bulmak kusur mudur diye?” cümlelerinden, parçanın yazarının söz konusu eleştirmenlerin edebiyat hakkındaki düşüncelerini yanlış ve yetersiz bulduğu anlamı çıkmaktadır. O halde bu parçada boş bırakılan yere “Ben şiirden anlamıyorum.” cümlesi getirilmelidir.
Cevap: D
28. Parçanın ilk cümlesinin çıkarıldığı sorularda bu cümleyi bulmak için izlenecek yol, öncelikle verilen parçanın konusunu anlamaktan geçiyor. İlk cümle genellikle konuyu ortaya koyan cümle olduğuna göre, belirlediğimiz konunun hangi seçenekte verildiğini anlamamız zor olmaz. Bu tür sorularda, getireceğimiz cümleyle parçanın ilk cümlesi arasındaki dil bağlantısına dikkat etmek de ayrıca önemlidir. Parçada, sanatçıların çeşitli etkilerin sonucu olarak,eserlerinde İstanbul’u anlatıp yansıttıklarından söz edilmiş. Seçeneklere baktığımızda bu konuyu en iyi ifade eden yargının A’da verildiğini görüyoruz. C dışındaki diğer seçeneklerde de benzer cümleler söz konusu; ama bu cümlelerde sanatçıların İstanbul’a belli bir açıdan baktıkları belirtiliyor. Oysa parçada her sanatçının kendi gönül penceresinden İstanbul’a baktığı söyleniyor.
Cevap: A
29. Parçada yazar, şairlerin düz yazı da yazmalarından yana olduğunu ancak bu düşüncesinin dergilerde şairler tarafından yayımlanan örnekleri görünce değiştiğini söylüyor.
Cevap: D
30. Parçadaki “şair, kendinden öncekilerin hazırlandığı kalıplara rahatça yerleşmemelidir.”, “yazdığını gerekirse on,kez bozup yeni baştan yazmak zahmetini göze almalıdır”ifadeleriyle vurgulanan düşünce, B seçeneğinde belirtilmiştir.
Cevap: B
31. Parçada bilimsel metinlerle edebî metinlerin farkından söz edilmektedir. B seçeneğinde bu parçanın konusu belirtilmiştir.
Cevap: B
32. Bu parçada geçen “yöre halkının yapısının turizme yatkın olması” sözünden “Bir yerin yayla turizmi için seçilecek olmasında orada yaşayanların turizme eğilimli olması da etkili olacaktır.” yargısına ulaşılabilir.
Cevap: E
33. Parçaya göre, Batı uygarlığı, bilimi temel almış bir uygarlıktır, bilimin aktarılması da düz yazı ile mümkündür, bu nedenle “Batı uygarlığı bir bakıma düz yazı uygarlığıdır.” D seçeneğindeki yargı bu parçadan çıkarılamaz.
Cevap: D
34. Parçada Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Anadolu insanına bakış açısından, resme harcadığı zamandan, resimlerinin özelliklerinden söz edilmiştir. Parçada Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun resimlerinin içeriğiyle ilgili bir yargı bulunmamaktadır.
Cevap: D
35. Parçada, “Başka ülkelerdeki insanların düşündüklerini o yolla öğreniriz. Dilimiz en çok o yolla genişler.” cümlelerinden A ve B seçeneklerindeki yargılara ulaşılır. Tercümenin faydaları elbette söz götürmez.” sözü ile C seçeneğindeki yargıya ulaşılır. “Yeni yeni şeyler yaratabilmek için sınırların ötesinden gelecek esinlerden kokular toplayacaktır tercüme.” cümlesinden D seçeneğindeki yargıya ulaşılır. Ancak, E seçeneğindeki “Ulusların kültür etkileşimin ürünü olduğu” düşüncesine değinilmemiştir.
Cevap: E
37. Doğallık; yapmacıklıktan uzak olmak, duygu ve düşünceleri yapaylığa düşmeden anlatmaktır. Açıklık; düşüncelerin kapalı olmaması, hemen anlaşılması, süslü ve ağır anlatımdan kaçınılması demektir. Millilik; ulusal olana yer vermek, yerli öğelerden beslenmek ve eserlere bunları yansıtmaktır. Yoğunluk; az sözle çok şey anlatmaktır. Paragrafta bir başkasına benzememek, onların gittiği yoldan gitmemek, kendine ait özellikleriyle var olmak düşüncesi anlatılmaktadır. Bu ifadeler, eserin özgün olduğunu gösterir.
Cevap: E
38. A, B, D ve E seçeneklerindeki soruların yanıtları, parçada verilmiştir. Ancak parçada, heykelin resim kadar yaygın bir sanat dalı olmadığına dair bir açıklama yoktur.
Cevap: C
39. Parçada televizyon ile ilgili “iyiliksever bir galip” sözüyle onun sinemaya katkılarından söz edilmiştir. B seçeneğinde televizyonun sinemaya katkısının olduğu anlatılmaktadır.
Cevap: B
40. Bu tür sorularda, seçeneklerdeki yargıların hepsi parçada bulunabilir. Bu durumda parçayı en iyi ifade eden, parçaya göre en kapsamlı yargıyı belirlemek gerekir. Bu paragrafta Walter Benjamin’in “Roman okuru okurların en yalnızıdır.” düşüncesi verilmekte, bunun yanında roman yazarının da yazarların en “yalnız”ı olduğu vurgulanmaktadır.Parçada asıl anlatılmak istenen bu iki yalnız insanın aralarındaki özel ilişkidir ve bu özel ilişkiyi kitaba kapalı, hayal gücüne kapalı insanların anlaması çok zordur. Bu düşünceleri en iyi karşılayan, yani en kapsamlı yargı D seçeneğinde verilmiştir.
Cevap: D
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.