Anlatım Biçimleri ve Düşünceyi Geliştirme Yolları Çözümlü Sorular
Anlatım Biçimleri ve Düşünceyi Geliştirme Yolları Çözümlü Sorular
Soru 1.
(I) Minibüsle sabahleyin yola çıktık. (II) Yeşilin, açığından koyusuna değin bütün tonlarıyla bezenmiş ağaçların süslediği yamaçlardan, tepelerden geçtik. (III) Şırıl şırıl akan derecikleri aşa aşa sonunda yeryüzü cennetine vardık. (IV) Çevresini irili ufaklı ağaçların kuşattığı mavi, duru, büyük göle akan bir yamaçta durduk. (V) Kameramızı çıkarıp bu manzarayı görüntüledik.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde betimlemeye yer verilmemiştir?
A) I ve II. B) l ve V. C) II ve III. D) II ve IV. E) III ve IV.
Çözüm:
I. cümle “Minibüsle sabahleyin yola çıktık.” V. cümle “Kameramızı çıkarıp bu manzarayı görüntüledik.” Bu cümlelerde betimlemeden söz edilemez. Bu cümleler “Ateş kızılı bir minibüsle seher vakti yola çıktık.” “Kumaşın rengi atmış, dikişleri sökülmüş çantadan kameramızı çıkarıp insanı büyüleyen o eşsiz manzarayı görüntülemeye başladık.” biçiminde kurulsaydı betimleme olurdu. Cevap B
Soru 2.
Karanlık çökmeye başlamıştı. Güneş sessizce dağların arkasına doğru yanaşırken el sallıyor gibiydi. Göğün dağla birleştiği noktayı kızıla boyamaya başlamıştı bile. Dağların arasından kivrılarak akan ve aktıkça ovadaki sessizliği bozan nehirden yansıyan ışık, değişik ve göz alıcı bir görüntü oluşturuyordu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Öykülemeye dayalı anlatım
B) Karşılaştırmaya dayalı anlatım
C) Betimlemeye dayalı anlatım
D) Açıklamaya dayalı anlatım
E) Örneklemeye dayalı anlatım
Çözüm:
Bu parçada yazarın amacı, okuyucuya izlenim kazandırmaktır. Ağır basan anlatım betimlemedir.
Cevap (C) seçeneğidir.
Soru 3.
Köyden kasabaya taşınmıştık. Cadde üstünde, sol tarafta bahçesi olan beyaz boyalı bir ev satın almıştık. Bahçemizden, komşu bahçeden gelen küçük bir su yolu geçiyordu. Bu su, yan duvarın altından aşağıdaki bahçelere akıyordu. Bizim bahçenin bir köşesinde ufak bir tel kümes vardı. Dip tarafa domates, biber, yeşil salata ekilmişti. Cadde tarafında sardunyalar, pembe karanfiller, hanımelleri bulunurdu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangilerine başvurulmuştur?
A) Açıklama – öyküleme
B) Tartışma – betimleme
C) Öyküleme – betimleme
D) Açıklama – tartışma
E) Örneklendirme – öyküleme
Çözüm.
Bu parçada olaylar, okuyucunun kafasında resmedilerek canlandırmıştır. Parçada hem öyküleme hem de betimleme var. Cevap C
Soru 4.
Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz alır beni
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum ellerimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları
Bu dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Lirik anlatımla yazılmıştır.
B) Devrik cümlelere yer verilmiştir.
C) Kişi zamirleri kullanılmıştır.
D) Dilin heyecana bağlı işlevi ağır basmaktadır.
E) Amaç okuyucuyu olay içinde yaşatmaktır.
Çözüm.
Şair kendi duygularını anlattığı için lirik anlatım söz konusudur. Dizelerde “Gül dikiyorum, ellerinin değdiği yere.”, “Daha bir seviyorum dağları.” cümleleri devriktir. Dizelerde “sen” ve “ben” kişi zamirlerine yer verilmiştir. Şairin duygu ve heyecanlarının ifadesi olan bu dizelerde dil, heyecana bağlı işlevde kullanılmıştır. Dizelerde bir öyküleme yoktur. Olay olmadığı için de okuyucuyu olay içinde yaşatmaktan söz edilemez.
Cevap (E) seçeneğidir.
Soru 5.
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vadilere, sağnak sağnak.
Top ve tüfekten daha sık gülle yağan mermiler
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler
Ne çelik tabyalar ister ne siner hasmından
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Yukarıdaki dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yaşananlar abartılarak aktarılmıştır.
B) Ahenk unsurlarından yararlanılmıştır.
C) Savaşın vahşeti gözler önüne serilmiştir.
D) Olay, birinci kişinin ağzından aktırılmıştır.
E) Kahramanlık duygusu dile getirilmiştir.
Çözüm.
Mehmet Akif’in “Çanakkale Destanı”ndan alınan bu dizelerde yaşananlar abartılarak aktarılmış, ahenk unsurlarından (uyak, ölçü) yararlanılmıştır. Savaşın vahşeti birinci ve ikinci dizede gözler önüne serilmiş; dördüncü beşinci ve altıncı dizede kahramanlık duygusu belirgin olarak aktarılmıştır. Olayda üçüncü kişili anlatıcı kullanılmıştır.
Cevap (D) seçeneğidir.
Soru 6.
Margarini bir tencerede erit. Sonra un ve pirinç ununu ekle ve kavur. Kavurma işi bittikten sonra şeker karıştır. Önceden hazırladığın dörde bölünmüş incirleri de muhallebinin içine koy. Muhallebi göz göz olana kadar pişir. Muhallebiyi ateşten aldıktan sonra blendırdan geçir, sonra kâselerin içine birer adet kuru incir doğra ve kaynatılmış muhallebiyi incirlerin üzerine dök. Üzerini irice çekilmiş cevizle süsle, incirli muhallebi soğuduktan sonra servis yap.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Emir kipiyle çekimlenmiş eylemlere sıkça yer verilmiştir.
B) Açıklayıcı betimlemelerle anlatıma kesinlik katılmıştır.
C) Dil, alıcıyı harekete geçirme işleviyle kullanılmıştır.
D) Anlatımda genellikle kısa cümlelerden yararlanılmıştır.
E) Parçada emredici anlatım kullanılmıştır.
Çözüm.
Bu parçada emredici anlatımın özellikleri kullanılarak incirli muhallebinin tarifi yapılmıştır. Parçada açıklayıcı betimlemeden yararlanılmamıştır.
Cevap (B) seçeneğidir.
Soru 7.
Şemsettin Sami’nin roman alanındaki tek eseri olan “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat” Türk edebiyatının ilk romanı kabul edilir. Dili, hayata bakış açısı ve olayın akışı bakımından Batılı anlamda romanla ortak noktaları bulunan eser, tesadüflerin çokluğu ve sık kullanılan motiflerle halk hikâyesini de hatırlatmaktadır. 1872’den sonra parça parça yayımlanmaya başlamış ve üç bölümde tamamlanmıştır.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?
A) Tartışmacı anlatım
B) Kanıtlayıcı anlatım
C) Öyküleyici anlatım
D) Öğretici anlatım
E) Düşsel anlatım
Çözüm.
Bu parçada Şemsettin Sami’ye ait olan “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat” adlı roman hakkında bilgi verilmiştir.
Cevap (D) seçeneğidir.
Soru 8.
“Eylülde Kaçkarlar”ın çevresinde “kestane karası fırtınası” gelip çatar. Kestanelerin dökülme zamanıdır artık. Yöre insanı için kestanenin hem meyvesi hem de kerestesi çok değerlidir. Evlerin özellikle dış cephesi bu ağaçtan yapılır. Rüzgârlar vadilerde uğuldamaya, yapraklar dökülmeye başlamıştır bugünlerde. Karın habercisi “karakuş” birazdan pencerenin pervazına tüner. Derinden kurt ulumaları gelir. Orman tüm yaşamıyla hazırdır uzun ve beyaz kışa.”
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?
A) Karşılaştırma, tanımlama, öyküleme
B) Açıklama, öyküleme, betimleme
C) Tartışma, karşılaştırma, öyküleme
D) Tanımlama, örnek gösterme, betimleme
E) Açıklama, tartışma, örnek gösterme
Çözüm.
Bu parçanın ilk dört cümlesinde açıklayıcı anlatım biçimi vardır. Daha sonraki cümlelerde ise öyküleyici ve betimleyici cümlelere yer verilmiştir.
Cevap (B) seçeneğidir.
Soru 9.
Dünya sulak alanlarının büyük bir kısmını kaybetti ve kaybetmeye de devam ediyor. Sorumlusu duş alan bizler miyiz? insanların kullandığı suyun yüzde doksanından fazlası sanayi ve tarımda kullanılırken, golf sahaları dahi insanlardan daha fazla su harcarken sulak alanlar kuruyor çünkü musluklarımızı daha verimlileriyle değiştirmedik öyle mi? Hayır ! Su canlılardan ve yatağından çalınıyor. Dünyadaki nehirlerin yüzde altmışı barajlarla yok ediliyor. Bir zamanlar dünyanın yüzde on ikisini kaplayan sulak alanların bugün yarısı yok. Her gün nehir ve denizlere iki milyon ton zehirli atık boşalıyor. Sorumluların kılı bile kıpırdamıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Öyküleyici anlatım B) Tartışmacı anlatım C) Betimleyici anlatım D) Öğretici anlatım E) Emredici anlatım
Çözüm.
Yazar bu metinde yanlış su kullanımı ile ilgili düşüncelerini, sohbet havası içinde okuyucuyla paylaşıyor. Konuyu tartışarak doğruları görmemize yardımcı oluyor.
Cevap (B) seçeneğidir.
Soru 10.
Sanatçı, güzelliği yaratan değil, keşfeden adamdır. Çünkü sanat zaten var olan bir niteliği, güzelliği araştırmaktır. Sözgelişi güzel bir ağacın resmini yaparak yahut kelimelerle tasvir ederek güzele ulaşılamaz. Ağaç sadece bir işarettir. Güzelliğe bu işaretten hareketle ulaşmak gerekmektedir. Duyularımızla kavradığımız güzel ağaç, biz farkında değilizdir ama sürekli değişme halindedir. Gerçek güzellik, ağacın değişen niteliklerinde değil, değişmeyen özündedir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Betimleyici anlatıma
B) Fantastik anlatıma
C) Kanıtlayıcı anlatıma
D) Öyküleyici anlatıma
E) Öğretici anlatıma
Çözüm.
Yazar ilk cümlede sanat konusunda bir düşünce ileri sürüyor. Bu cümlede sanatçının yeni bir güzellik ortaya koymadığını, aksine bir güzelliği keşfettiğini, dolayısıyla sanatın bir nevi “güzelliği keşfetme” olduğunu dile getiriyor. Bu düşünceyi de bir ağaç örneği üzerinden kanıtlamaya çalışıyor.
Cevap (C) seçeneğidir.
Soru 11.
Oturduğum koltuğu görünmez bir elin sarsmasıyla uyandım. Sanki gökyüzünde uçan bir balonun içindeyim. Kalkmak istiyorum. Aman Allah’ım! O da ne? Ayaklarım pıt pıt diye damlayan su olmuş. Damlalar hızlanınca sağ bacağım yok oldu. Sessiz ve duygusuz bir şekilde yerde biriken suya bakarken annem giriyor içeriye. Beni görmüyor, ona bağırıyorum beni duymuyor. Bacağımın oluşturduğu yerde biriken suyu süngerle kovaya dolduruyor.
Bu parçada aşağıdaki anlatım türlerinden hangisi kullanılmıştır?
A) Söyleşmeye bağlı anlatım
B) Destansı anlatım
C) Gelecekten söz eden anlatım
D) Emredici anlatım
E) Düşsel (fantastik) anlatım
Çözüm.
Bu metinde bir düşten söz ediliyor.
Cevap (E) seçeneğidir.
Soru 12.
Teknolojik gelişmeler yazın dünyasında da kullanılmaya başlandı. Yakında kitaplar, matbu olmaktan çıkıp disklere ve ciplere yerleştirilecek. Kütüphaneler değişik bir hal alacak. Kitap taşımak, kitap imzalamak ve hediye etmek gibi sosyal alışkanlıklar, ayraçlar kaybolup gidecek. Belki büyük bir rahatlama olacak ama kitap okuma kültürü eski tadını tamamen kaybedecek.
Bu parçada kullanılan anlatım türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kanıtlayıcı anlatım
B) Emredici anlatım
C) Gelecekten söz eden anlatım
D) Düşsel (fantastik) anlatım
E) Betimleyici anlatım
Çözüm.
Bu metinde günümüz teknolojisinden hareketle kitapların geleceği ile ilgili bir anlatım gerçekleştirilmiştir.
Cevap (C) seçeneğidir.
Soru 13.
(I) Bilinç akışı yöntemi, öykü ve romanlarda karakterlerin geçmişe ve bugüne ilişkin duygu, düşünce ve anılarının aktarımında kullanılan bir tekniktir. (II) Söz konusu duygu ve düşüncelerin hiçbir denetim veya sınırlama olmaksızın olanca doğallığıyla aktarılması, anlatmayı zenginleştirir. (III) Bu teknikle yazar, okura kendi duygularını anlayabilme olanağı sunar. (IV) Bir başka anlatımla okurun, gerçeği farklı boyutlarda görmesini sağlar. (V) Böylece yazar, yüzeysel olanın anlatımıyla yetinmeyerek yarattığı kahramanların iç dünyalarını da yansıttığı için anlatımına derinlik kazandırmış olur.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi tanımsal bir nitelik taşımaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
Çözüm.
Birinci cümlede “Bilinç akışı yöntemi nedir?” sorusuna cevap veren bir tanım yapılmıştır.
Cevap (A) seçeneğidir.
Soru 14.
Ankara, tarihin şaşırtıcı bileşkeleriyle doludur. Burada kerpiç bir duvardan İyonya tarzında bir sütun başlığı fırlar, bir türbe merdiveninin basamağında bir Roma konsülünün şehre gelişini kutlayan bir taş görünür. Ali Şerafettin’in türbesini asırlardır Greko Romen aslanları bekler. Bu yüzden Aslanhane adını alan caminin mihrabında Etilerin toprak ve bereket ilahesinden başka bir şey olmayan bir yılan meyveler arasında dolanır.
Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?
A) Tanımlamadan B) Benzetmeden C) Tanık göstermeden D) Örneklemeden E) Karşılaştırmadan
Çözüm.
Yazar ilk cümlede yer alan düşüncesini (yargısını) örneklemelere dayanarak somutlaştırıyor, inandırıcı kılıyor.
Cevap (D) seçeneğidir.
Soru 15.
Hikâye olay, kişiler ve mekân yönüyle sınırlı bir türdür. Onun bu özelliği sayfa sayısına da yansır, bu nedenle çoğunlukla hikâyeler üç beş sayfa olur. Kişiler ve olaylar hikâyede derinlemesine ele alınmaz. Bir roman ise yüzlerce sayfadan oluşabilir. Romanda olay, mekân ve kişiler ayrıntılı bir şekilde ele alınır. Kişiler fiziksel ve ruhsal bakımdan ayrıntılı biçimde tanıtılır.
Bu parçanın anlatımında, özellikle aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?
A) Öyküleme B) Betimleme C) Karşılaştırma D) Örnekleme E) Alıntı yapma
Çözüm.
Yazar, paragrafta hikâye ve romanı çeşitli yönlerden karşılaştırmıştır. Bu türleri olaylar, kişiler, yer; uzunluk-kısalık bakımından değerlendirmiş; bu öğelerin romanda hikâyelerden daha ayrıntılı biçimde ele alındığını anlatmıştır.
Cevap (C) seçeneğidir.
Soru 16.
Çocuğunuz bilim insanı mı olsun istiyorsunuz; o halde ona önce edebiyatı sevdirin. Bilim insanının amacı insanların yaşamını kolaylaştırmak; dünyayı daha güzel, daha yaşanası hale getirmektir. Bu amaca ulaşmak için bence insanları sevmek; onların acılarını ve sevinçlerini yüreğimizde duyumsamak gerekir. Balzac: “Bilim insanı olmak için insanları sevmek, dolayısıyla edebiyat sever olmak gerekiyor.” diyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine yer verilmiştir?
A) Açıklama – betimleme
B) Kanıtlama – örnekleme
C) Öyküleme – açıklama
D) Tartışma – tanık gösterme
E) Açıklama – benzetme
Çözüm.
Yazar bu metinde bilim insanı olmayı bir sohbet havası içinde tartışıyor ve Balzac’ın bir sözünü tanık gösteriyor.
Cevap (D) seçeneğidir.
Soru 17.
Çalışmalarımız sonuç verdi. Neler mi oldu? Ot bitmeyen bozkırlar, ipek gibi yumuşak topraklı ovalara dönüştü. Tarlalar, arı kovanları gibi uğuldamaya başladı. Toprağın derinliklerinde uyuyan sular yeryüzüne çıkarıldı. Kova kova süt veren inekler, kovan kovan bal veren arılar yetiştirildi. Sofraları, el ele verilerek üretilen yiyecekler süsledi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Benzetme sanatından yararlanma
B) Öykülemeye başvurma
C) Yinelemelere yer verme
D) Betimleme yapma
E) Tanık gösterme
Çözüm.
Parçada, “ipek gibi yumuşak topraklı ovalar“, “tarlaların, arı kovanları gibi uğuldaması” sözleriyle benzetmeden yararlanılmış; “kova kova, kovan kovan, el ele” sözleriyle yinelemelere yer verilmiştir. Parçada bir olayın anlatımı söz konusu olduğu için öykülemeye, gözlemler yansıtıldığı için betimlemeye yer verilmiştir. Parçada tanık göstermeden söz edilemez.
Cevap (E) seçeneğidir.
Soru 18.
Palmiye ağaçları, çiçekler, heykeller ve kolonlu binalarla dikkat çeken bir meydandayız. Tarihi meydanın kenarındaki pasaj, bir anılar müzesini andırıyor. Eski gazete koleksiyonları, cep saatleri, kılıflar, düğmeler, rozetler… Kim bilir kimin yakasını gururla süslemiş madalyonlar, kime destek olduğu bilinmeyen bastonlar… Antika eşyaların basında durup onları uzun uzun inceleyen insanlar… Tezgâhlarda sergiledikleri eşyaları satan insanların çabaları… Onlara baktıkça bu pasajın neden bu kadar ünlü olduğunu daha iyi anlıyorum.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Eksiltili cümle B) Betimleme C) Sayıp dökme D) Sezdirme E) Öznellik
Çözüm.
Bu parçadaki altı çizili cümleler hem eksiltili cümleye hem de sayıp dökmelere bir örnektir. Yorum yapıldığı için öznellik vardır. Parçanın genelinde gözlemlere yer verildiği için betimleme yapılmıştır.
Cevap (D) seçeneğidir.
Soru 19.
Küf yeşili yaprağın üzerinde koyu benekler vardı. Yapraktan acı, kemiğimsi bir koku geliyordu. Adam, yaprağa bakıyor, beneklerini sayıyordu. Birden yaprağın üstündeki beneklerden biri kımıldadı. İrkildi adam. Önce gözlerine inanamadı. Koyu kestane sırtıyla minicik bir böcek! Sonra böceğin sırtındaki koyu kestane kabuk çıtırdayarak yarıldı, altından tül gibi yarı saydam kanatlar çıktı. Uçuverdi böcek. Nemli, ılık bir esintinin içinde yitip gitti.
Bu parçada ayrıntıların seçiminde aşağıdaki duyuların hangisinden yararlanılmamıstır?
A) Görme B) Tatma C) Dokunma D) İşitme E) Koklama
Çözüm.
Bu parçada renkleri algılama “görme” kekiğimsi kokuyu algılama “koklama“, kabuğun çıtırdamasını algılama “işitme“, nemli ve ılık esintiyi algılama “dokuma” duyum alanıyla ilgilidir. Tatma ile ilgili bir ayrıntı yok.
Cevap (B) seçeneğidir.
Soru 20.
Çevrede binlerce ağacın milyarlarca dalı ve yaprağı arasında kaybolmuş kuşların cıvıltısı… Gün ışığının rengarenk tonları… Şırıl şırıl akan küçücük dere… Ayaklarınızın altında çatırdayan yeşil, kızıl, kahverengi yapraklardan oluşan bir halı… Kısacası burası doğanın güzelliğine duyamadığınız, hayran kaldığınız, kalabalıktan uzak bir dinlenme yeri.
Bu parçanın anlatımında aşağıdaki yolların hangisine başvurulmamıştır?
A) Sıfatlardan yararlanma
B) Kişisel duyguları belirtme
C) Bitirilmemiş cümleler kullanma
D) Gözlemlere yer verme
E) Kişileştirme sanatına yer verme
Çözüm.
Bu parçada “binlerce, milyonlarca, rengarenk, küçücük” gibi sıfatlara başvurulmuştur. Son cümlede, yazarın dinlenme yeriyle ilgili kişisel duygularına yer verilmiştir. Parçayı oluşturan cümlelerin ilk dördü, eksiltili cümle özelliği taşımaktadır. Sözü edilen dinlenme yerinin tanıtılmasında gözlemlerden yararlanılmış; çevredeki ağaçlar, gün ışığının tonları, küçük dereler, renk renk yapraklar, bu yolla okuyucunun gözünde canlanmıştır. Parçada, “insan dışı varlıklara insan kişiliği kazandırma” demek olan kişileştirmeye yer verilmemiştir.
Cevap (E) seçeneğidir.
Soru 21.
Derken davul zurna çalmaya başladı. Önde davulcu, bir öne bir arkaya eğilip belindeki püskülleri savurarak yürüyor, davulunu gümbürdetiyordu. Ardından zurnacı, zurnasının ağzını, bir o yana bir bu yana çevirerek çalıyordu. Davulcuyla zurnacının ardına takılmış birkaç çocukla onları izleyen bir kedi vardı. En önde ise dili dışarda bir köpek, havlayarak koşuyordu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Tanımlamalara yer verme
B) Varlıkları ayırıcı özellikleriyle anlatma
C) Örneklendirmelerden yararlanma
D) Karşılaştırmalara başvurma
E) Anlatılanları nedenleriyle belirtme
Çözüm.
Davulcu ve zurnacının tanıtılmasında gözlemden doğan ayrıntılara yer verilmiştir. Davulcunun davulu, zurnacının zurnayı çalarkenki davranışları… Bu da, paragrafın anlatımında, varlıkları ayırıcı özellikleriyle tanıtma yönteminin ağır bastığını gösterir.
Cevap (B) seçeneğidir.
Soru 22.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somutlamaya başvurulmuştur?
A) Benim yaptığım iş, uçak kullanmaya benzer. Birçok iş yaparsınız ama başarısız olduğunuz tek bir iş, sonunuz olur.
B) Nereden bakarsak bakalım, toplumu oluşturan bireylerle bir duygu alışverişimiz var.
C) Doğru düşünen bireyler yetiştirmek için anadili öğretimine önem vermek gerektiğini hepimiz biliyoruz.
D) Gelişme, toplumsal bilimlerde çok önemli bir kavramdır. Bunun için araştırmacılar, gelişme kavramı üzerinde sürekli olarak kafa yormaktadırlar.
E) Olaylar ve nesneler için söz konusu olan iyi-kötü, güzel-çirkin türünden değerlendirmelerin her birine değer yargısı denmektedir.
Çözüm.
“Başarısızlık” gibi soyut bir kavram “uçak kullanma” örneğiyle somutlandırılmıştır. Sözü edilen işteki “başarısızlığın, uçak kazasına benzediği anlatılarak somutlamaya başvurulmuştur.
Cevap (A) seçeneğidir.
Soru 23.
Yazarlıkta ilk öğretmenim annemdir. Annem, İstanbulluydu. Anadolu’yu yakından görüp tanımıştı. Halkın dil ve düşünce gerçeklerini içine iyice sindirmişti. Okuryazardı ama gramer bilmezdi. Edebiyat bilgisi kıt bir kadındı. Sezgisi güçlüydü. Yazdıklarımı anneme okur, nasıl olduğunu sorardım. Yazdıklarımın kimi yerlerini, “burası olmamış” diye eleştirirdi. Nedenini sorduğumda, “Böyle denmez de ondan” derdi.
Parçaya göre, yazarın annesinin, onun anlatımında bulunmasını istediği nitelik nedir?
A) Doğallık B) Duruluk C) Akıcılık D) Özlülük E) Tutarlılık
Çözüm.
Yazarın annesinin halkın dil ve düşünce gerçeklerini içine iyice sindirmesi, “Böyle denmez de ondan.” demesi halkın doğal söyleyişini kavradığını gösterir. Annesi, buna, oğlunun da uymasını istemektedir.
Cevap (A) seçeneğidir.
Soru 24.
İyi yazı boyadan, makyajdan ve zorlamadan uzak, yaşam gerçekliğine uygun olmalıdır. Anlatılan düşünce berrak olmalı, insanın zihnini karıştırmamalıdır. Her şeyden önce yazı zevkli ve kolayca okunmalı. Eğer bir yazıda bunlar varsa o yazı iyidir bence.
Bu parçada aşağıdaki anlatım özelliklerinin hangisinden söz edilmemiştir?
A) Açıklık B) Doğallık C) Akıcılık D) Özlülük E) Yalınlık
Çözüm.
Parçanın ilk cümlesinde geçen yazının “boya ve makyaj“dan uzak olması yalınlığı “zorlanmadan uzak, yaşam gerçeğine uygun olması” doğallığı; ikinci cümlede “düşüncenin berrak olması, insanın zihnini karıştırmaması” açıklığı; üçüncü cümlede “yazı zevkli ve kolayca okunmalı” sözü akıcılığı gösteriyor. Özlülükle ilgili bir ipucu yok.
Cevap (D) seçeneğidir.
Soru 25.
Benim romanlarım, genellikle çok katmanlı yapılardır. Ben onları çok odalı, çok kapılı binalara benzetiyorum. Farklı okurlar, farklı kapılardan girip dolaşıyor yapıyı. Bazen iki okur aynı kitabı okuyup hiç karşılaşmayabiliyor.
Bu parçada “çok katmanlı” olarak belirtilen romanın anlatım özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özgünlük B) Açıklık C) Doğallık D) Akıcılık E) Yoğunluk
Çözüm.
Parçada geçen “çok katmanlı” ifadesi romanlarının yoğunluğunu gösterir. Yoğunluk buzdağı gibidir, çok katmanlıdır. Dibe daldıkça yeni ve farklı şeylerle karşılaşılır.
Cevap (E) seçeneğidir.
Soru 26.
Şiir sürekli zorlaşıyor çünkü devamlı olarak şairin, kendinden öncekilere benzemeye özenmeyen, kendinden öncekilerin açtıkları yolda yürüyemeyen bir insan, bir yapıcı, bir bulucu olmasını istiyor.
Bu parçaya göre bir şairde bulunması istenen özelliği aşağıdakilerden hangisi en iyi ifade ediyor?
A) Öznellik B) Nesnellik C) Özgünlük D) Duruluk E) Açıklık
Çözüm.
Birden çok yargıdan oluşan bu metinde asıl istenen farklı olabilme yani özgünlük.
Cevap (C) seçeneğidir.
Soru 27.
Kahramanların psikolojisini ve olay örgüsünü tamamen bilen anlatıcının bakış açısı, bir kamera tarafsızlığıyla her şeyi gözleyen ve olduğu gibi yansıtan anlatıcının bakış açısı, kendi dil ve üslubuyla olayları aktaran anlatıcının bakış açısıdır.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?
A) İlahi – kahraman – gözlemci
B) Kahraman – gözlemci – ilahi
C) Gözlemci – kahraman – ilahi
D) ilahi – gözlemci – kahraman
E) Gözlemci – ilahi – kahraman
Çözüm.
Metinde yer alan boşluklara sırasıyla “ilahi, gözlemci, kahraman” bakış açıları getirilmelidir.
Cevap (D) seçeneğidir.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.