Custom Search

Sanat ve Zanaat Arasındaki Farklar ve Benzerlikler

21 Haziran 2013

1. Zanaat, insanın maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iştir. Zanaat adı verilen işlerin beceriye, ustalığa, deneyime dayanması, sanatla karıştırılmasına neden olmuştur. Çünkü sanatçının yaptığı iş de sıradan bir iş olmayıp beceri ve ustalık gerektirir. Sanatçı, da zanaatçı gibi bir çıraklık döneminden geçmiş, deneyim kazandıktan sonra ustalığa erişmiştir.

2. Sanat ile zanaat arasında benzerlikler olmakla birlikte önemli derecede nitelik farkları da vardır. İlk önemli farklılık, sanatın varlık nedeninin güzellik olmasında görülür. Sanatın birinci amacı güzellik, zanaatın ise faydadır. Zanaat eserleri ne kadar güzel olsalar da ekonomik bir değer taşır ve faydalı olma işleviyle hayatımızda bir yer tutar. Sanat eserleri ise bir fayda sağlasalar bile öncelikle güzelliğin amaçlandığı, estetik haz veren eserlerdir.

3. Sanat eseri yaratıcılık ürünü olup özgün ve tek olan bir eserdir. Zanaat eserleri ise yaratıcılık değil, ustalık ürünüdür. Dolayısıyla zanaat eserlerinde özgünlükten de söz edilemez. Zanaat eserinin, birbirinden ayırt edilemeyecek ölçüde benzerleri seri olarak üretilebilir. Orijinal ve kopya kavramları zanaat eserlerinde bir anlam ifade etmez.

GÜZEL ve FAYDALI
Duyumcularla faydacılar, güzeli yalnız “hoş olanla değil”, “faydalı olan“la da karıştırırlar. Bu biraz da sanata fayda amacını vermek eğiliminin bir sonucudur ve faydalıyı güzel yapmak, güzeli faydalı bir hale getirmek gibi sanatın gerçek amacıyla hiçbir ilgisi olmayan bir görüştür. Oysaki faydalı olduğu halde güzel olmayan ve güzel olduğu halde faydasız olan eşya vardır. Yani bir şey güzel olduğu için mutlaka faydalı ve güzel olmadığı için de mutlaka faydasız olmak zorunda değildir. Hem güzel hem faydalı olan şeylerdeki bu iki niteliği birbirine karıştırmamak gerekir. Zengin ve olgun ürünlerle bezenmiş bir tarlayı seyreden bir çiftçi ile bir peyzajı seyreden turist, tabiatı aynı gözle göremezler.

Güzeli görebilmek için onu faydalıdan soymalıdır. Bu iki duygu birbirini kuvvetlendirmez, tersine olarak bunlar birbirine karşıttırlar. Fayda ve çıkar düşüncesinden uzaklaştırılmış olan güzel hazzı, estetik bakımdan en saf ve en kuvvetli olur. Fayda fikri, genel olarak bağıntılıdır. O, bir vasıta ile amaç arasındaki ilişkileri ifade eder. Faydalı şey, kendiliğinden hiçbir şey değildir. O, amacına ulaşınca ihtiyaç kandırılmış olur ve vasıta olma değerini kaybeder. Güzel şey ise, kendiliğinden güzeldir ve sağladığı yarardan bağımsız olarak bizde estetik bir haz yaratır. Bir güzel çiçek, kurak bir yerde bahçedekinden daha az güzel değildir.

Güzel faydalıdır; çünkü bizde bir haz yaratıyor, denilecek olursa, bu bir prensip zorlaması olur. Güzel bize neden bir haz veriyor? Zira o faydalıdır ya da güzeldir de ondan. Bu ifadede bile fayda güzellikten geliyor; yoksa güzel, faydalı olmaktan değil.
insan, faydalıya daima sahip olmak ister; güzelde bu duygu yoktur. Zira faydalı kullanılır, eskitilir; güzelin, güzelliğin ise daima aynı kalmasını isteriz.

Güzel ile faydalının kavranılması da birbirinden farklıdır. Güzeli dalınç içinde seyrederiz, faydalıyı sadece algılarız. Bir şeyin faydalı olup olmadığını anlamak için onu kendi amacıyla karşılaştırırız; her karşılaştırma düşünme edimine bağlı bir yargıdır. Güzeli ise dolaysız olarak sezgiyle kavrarız. Bir şey hem güzel hem faydalı ise ilk önce dikkatimizi çeken güzelliğidir. Güzel olmayan eşya da faydalı olabilir; fakat güzel olan bir şey faydalı olduğu takdirde ondan faydalanmak çoğu zaman kimsenin aklına gelmez.

Cemil Sena
Estetik-Sanat ve Güzelliğin Felsefesi

Etiketler:

Yorumlar

  1. isa akyıldız dedi ki:

    tapmak için ikinçi bir kişinin bu güzellikte zerafette vs heykel(put)yapabilmesi sanatmı zanaatmıdır