Güzel Sanatlar ve Edebiyat
GÜZEL SANATLAR İÇERİSİNDE EDEBİYATIN YERİ
HAZIRLIK ÇALIŞMASI
1-Güzel, doğru, iyi ve faydalı kavramlarıyla insan etkinliklerinin ve bilgi alanlarının hangileri arasında ilişki kurabiliriz? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları defterinize yazınız.
C1-İnsanoğlu yapısı gereği güzele her zaman meyillidir. Bu nedenle güzelliğin olduğu yerde bir sanat vardır. Buradan hareketle güzel, doğru, iyi ve faydalı kavramlarıyla insan etkinliklerini bir araya getiren nokta sanattır. Devirler değiştikçe insanların bilgi alanları da değişmiş, bu değişim sanatta da değişimler meydana getirmiş, bu değişimlere paralel olarak da birçok sanat dalı ortaya çıkmıştır. Güzel, doğru, iyi ve faydalı kavramlarıyla insan etkinliklerini bir araya getiren sanat dalarına örnek ise, edebiyat, tiyatro, resim, sinema, heykel, hat, ebru, mimari, bale, opera vb. olarak verilebilir.
2-İnsanların çevrelerini, eşyalarını ve kendilerini güzelleştirmeye neden ihtiyaç duyduklarını sözlü olarak ifade ediniz.
C2- İnsanoğlu her zaman beğenme ve beğenilme arzusu içerisindedir. Bu arzu insanı çevresini güzelleştirme çabası içerisine sokmaktadır. Bu beğenilme arzusunun temelinde güzellik duygusu vardır. Güzellik duygusu da insanı sanat yapmaya, düzenli olmaya, çevresini güzelleştirmeye yönlendirmektedir.
3-Çanakkale Türküsü, Çanakkale Şehitlerine şiiri ve Çanakkale Şehitleri Anıtı’nda aynı konu işlenmesine rağmen farklı teknikler kullanılmıştır. Siz de konusu ve teması aynı olan bir anıt resmi, bir türkü ve bir şiir bulup sınıfa getiriniz. Getirilen malzemeleri konuyu işleme teknikleri bakımından birbiriyle karşılaştırınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
C3- Çanakkale Türküsü, Çanakkale Şehitlerine şiiri ve Çanakkale Şehitleri anıtında aynı konu işlemesine rağmen farklı yöntemler kullanılması bu sanat dallarının malzemesinin farklılığından kaynaklanmaktadır. Bu da sanat eserlerinin aynı temayı sanatçının duygu düşünce ve sanat yeteneğine göre farklı farklı ifade edebileceğinin bir göstergesidir. Ama hepsinin odak noktasında aynı tema vardır. Hepside bir sanattır. Konusu, teması aynı olan bir anıt resmi, bir türkü ve bir şiire örnek:
4-Atatürk’ün sanatla ilgili özdeyişlerini bularak sınıf panosuna asınız.
C4- Atatürk’ün sanatla ilgili özdeyişleri:
ATATÜRK’ÜN GÜZEL SANATLAR VE SANATÇI İLE İLGİLİ SÖZLERİ
— “Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.”
—“Sanat güzelliğin ifadesidir… Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa musiki, nakş ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık… olur.”
—“Sanatkar, toplumda uzun mücadele ve gayretlerden sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır.”
—“Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlıklar insan değildirler. Eğer söz konusu olan hayat, insan hayatı ise müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz. Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir.”
—“İnsanlarda bir takım ince, yüksek ve asil duygular vardır ki insan onlarla yaşar. İşte o ince, yüksek, derin ve asil duyguları en çok duyabilen ve diğer insanlara duyurabilen şairdir.”
—“Yüksek bir insan toplumu olan Türk Milletinin tarihi bir özelliği de güzel sanatları sevmek ve onunla yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan gelen zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlar sevgisini ve milli birlik duygusunu devamlı olarak ve her türlü vasıta ve önlemlerle bağlayarak geliştirmek milli idelimizdir.”
—“Güzel sanatların her dalı için, T.B.M.M.’nin göstereceği ilgi ve emek, milletin insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir.”
—“Hepiniz millet vekili olabilirsiniz, Bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkar olamazsınız.”
—“Güzel sanatlarda başarı; bütün inkılapların başarılı olduğunun en kesin delilidir. Bunda başarılı olmayan milletlere ne yazıktır. Onlar bütün başarılarına rağmen medeniyet alanında, yüksek insanlık sıfatıyla tanımaktan daima yoksun kalacaklardır.”
—“İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, millet ki, heykel yapmaz, millet ki, tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.”
—“Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk müziğidir. Bu ulusun yani değişikliğine ölçü, müzikte değişikliği alabilmesi, kavraya bilmesidir…”
—“İnsanlarda bir takım ince, yüksek ve asil duygular vardır ki insan onlarla yaşar. İşte o ince, yüksek, derin ve asil duyguları en çok duyabilen ve diğer insanlara duyurabilen şairdir.”
—“Dünyada medeni olmak, ilerlemek ve olgunlaşmak isteyen herhangi bir millet mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir.”
—“Aydın ve dindar olan milletimiz, ilerlemenin sebeplerinden biri olan heykeltıraşlığı en üst derecede ilerletecek ve memleketimizin her köşesinde atalarımızın ve bunlardan sonra yetişecek evlatlarımızın hatıralarını güzel heykellerle dünyaya ilan edecektir.”
1-Etkinlik: Sınıf iki gruba ayrılır. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup, bir yerin (deniz kıyısı, dağ, orman vb.) resmi ile doğal görünüşünü karşılaştırır ve aralarındaki farklılıkları belirler. İkinci grup doğadaki seslerle şarkı ve türkülerdeki sesleri karşılaştırır ve farklılıkları belirler. Grup sözcüleri belirlelen farklılıkları sınıfa sunarlar. Öğrenciler bu farklılıkların sebeplerini tartışırlar. Grup sözcüleri ulaşılan sonuçları tahtaya yazarlar.
Deniz kıyısı görünüşü ile deniz kıyısı resmi arasında görünüş yönünden farklık vardır. Deniz kıyısı resminde ressamın duygularını, düşüncelerini ve zevk anlayışını görmek mümdündür. Ressam bu resimde kendi görmek istediği görüntüyü duygularınıda katarak tuvale dökmüştür. Deniz kıyısı görünüşünde ise doğadaki gerçeklik olduğu gibi aktarılmıştır. Resim ile görünüş arasında yorumlama ile görüntü farkı vardır. Buradan şu sonuca varabiliriz. Doğadaki somut gerçeklik sanatçının duygularının, hayallarınin, zevklerinin , hiselerinin işin içine girmesiyle yeni bir gerçeklik kazanır. Bu yeni gerçekliğe sanat adı verilir.
Yukarıdaki aynı durum doğadaki seler ile türküler arasındada vardır. Türkücü de doğadaki var olan seslere kendi duygu ve düşüncelerini katarak ortaya yeni melodiler çıkarır. Var olan sese adeta kendinden bir ruh verir. Doğadaki var olan gerçekliğe insanoğlu duygu ve düşüncelerini katarsa onu sanata dönüştürür.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.