Dünya Dilleri Arasında Türkçe’nin Yeri
Dünya Dilleri Arasında Türkçe’nin Yeri
Dünyada en çok konuşulan beş dilden birisi olan Türkçe’miz Türklerin eski ve zengin kültürünün aktığı bir nehir gibi yaklaşık 11 Milyon kilometrekarelik bir alana yayılmış, doğuda Moğolistan ve Çin, batıda Sırbistan, kuzeyde Sibirya ve Kazan , güneyde Bağdat’a kadar uzanmıştır. Bu coğrafya içinde 7 tanesi Türk devleti olan 23 ayn devlet içinde Türkçe konuşan uluslar vardır. Kökleri Orta Asya’ya dayanan ve tarihsel gelişim içerisinde güçlü özellikleri ile benliğini korumasını bilen Türkçemiz lehçe farklılıkları ve etkisinde kaldıkları kültürlerin yarattığı olumsuzluklara rağmen Çince, Hintçe, İngilizce ve İspanyolca’dan sonra Dünyada en çok konuşulan beşinci dildir.
Toplumları ayakta tutan, ulusları parçalanıp yok olmaktan kurtaran duygu, düşünce, inanç ve kültür birliğidir.
Bu birliği sağlayan ve gelecek kuşaklara aktaran “dil” dir. Milli birliğin ve beraberliğin sağlanması için dilimizi korumalı ve doğru kullanmalıyız.
“Dil bir ulusun aynasıdır. Bu aynaya baktığımızda kendimizin en gerçek yansımasını görürüz. Bir ulusun basın dili, yazı dili, konuşma dili ne kadar özgün ve yalın olursa toplumu oluşturan bireyler tarafından o kadar kolay anlaşılır. İnsanlar arasındaki iletişim güçlenir. Tarihsel süreç içerisinde kopukluk olmaz, geçmişin kültürel değerleri geleceğe kolayca aktarılabilir. Dilin başka ulusların dillerinin etkisinde kalması aynı zamanda ulusun bağımsızlığını tehdit eden bir unsurdur. 11. Ve 13. Yüzyılda Kaşgarlı Mahmut’un “Divan ü Lûgatit-Türk” ve Yusuf has Hacib’in “Kutadgu Bilig” adlı Türkçe eserlerinde ve 13. 15.yüzyıllar arasında Selçuklular ve Anadolu beyliklerinde kullanılan Türkçe “Eski Anadolu Türkçe” sidir. Karamanoğlu Mehmet Bey Anadolu’da birliğin sağlanması için dil ve kültür öğesinin önemini kavramış 1277’de yayınladığı fermanla “Türkçe den başka dil konuşulmamasını” Türkçe’nin resmi devlet dili olduğunu ilan etmiştir. Karaman’dan Mehmet Beyin gür sesi Tüm Anadolu beyliklerine yayılmıştır. En eski kültür birikimine ve geniş coğrafi topraklara dağılmış olan Türklerin “dil birliği” ile Millet olacağı 13.yüzyılda duyurulmuştur. Çünkü Türkler yaşadıkları topraklarda uygarlıklar kurmuşlar ve kendilerini dünyaya kabul ettirmişlerdir. Toplumsal üstünlüklerine paralel zenginlikte bir dil oluşturmuşlar, dillerine sahip çıkmışlardır. Yabancı dillerin ve farklı kültürlerin etkisi ile özellikle yazı dilinde öz’den uzaklaşılmış ama halkın konuşma dili hep Türkçe olmuştur.
“Ben gelmedim davi için Benim işim sevi için Döştür evi gönüllerdir. Gönüller yapmaya geldim”
Sözleri ile Yunus Emre sevgi, bilgi, ve hoşgörü ile Anadolu insanını birleştirmeye barış içinde sevgi içinde yaşamaya yöneltmiştir. 13.Yüzyılda Karaman’da insanlığı barışa ve kardeşliğe çağıran güçlü dizelerini kaleme almıştır. Türkçe, Yunus Emre ile anlam kazanmış. Yunus Emre halkın dilini en canlı, en sıcak şekilde kullanmıştır.
Yunus Emre yediyüz-yıldan beri insanlığa pırıl pırıl Türkçe’ siyle seslenmekte ve hemen herkesin anlayabileceği kelime hazinesiyle de dil zevkimizin gelişmesini sağlamaktadır. Yediyüz yılı aşan bir süre zamana hakim oluşu anlamak zordur. Bu olağanüstü hakimiyetin ve ölümsüzlüğün nedeni kuşkusuz an dili Türkçe’yi yalın ve kusursuz kullanması ve bugün de çok gereksinim duyulan sevgi, saygı, hoşgörü kavramlarını içtenlikle işlemesidir. Yunus’un hangi şiiri, hangi düşüncesi için” artık zamanı geçti” diyebiliriz ? Karamanoğlu Mehmet Beyin, Mevlâna’nın, Yunus Emre’nin yaşadığı Karamanımız’in zengin tarihi ve kültjjrel birikimini tüm ulusumuza Türkçe konuşan uluslara aktararak ulusal kültürümüze sahip çıkarak evrensel değerlere ulaşmak, onlan İlimizde ve gönlümüzde yaşatmaya, anlamaya onlann gönül aydınlığında birbirimizi tanımaya tüm insanlara biliş olmaya, tanış olmaya kardeş olmaya çağınyoruz;
“Gelin tanış olalım İşi kolay kılalım Sevelim sevilelim Dünya kimseye kalmaz.” Karaman’da 11-13 Mayıs’ta Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi Anma Törenleri” düzenlenmekte İlimizde yaşamış bu iki büyük insan törenlerle anılmaktadır. Amaç yalnızca onlan anmak değil Milli birlik ve bütünlüğümüzü sağlayan kültürün taşıyıcı unsuru olan dil birliğini oluşturmak, onlann mirasına sahip çıkarak güzel dilimizi yabancı dillerin etkisinden kurtarmanın çarelerini aramak, çözüm yollan üretmektir. Genç yaşlı tüm insanların dikkatini “dil” konusunda yoğunlaştırmaktır. Ne yazık ki ülkemizde bugün her türlü basın yayın araçlarında büyük bir dil erozyonu yaşanmaktadır. Kısa, tuhaf, yapay, köksüz çoğunlukla anlamsız ve yabancı dillerden alınmış sözcüklerle süslenmeye çalışılan günümüz Türkçe’sinin bu duruma gelmesinde sebep olarak eğitimi, basın, TV ve kuşkusuz yabancı sözcük hayranlığını, marka tutkunluğunu gösterebiliriz. Kısa sürede parlayan “pop şar-kıcılannm” şarkı sözleri de eklenince dilimizdeki hızlı kirlenme açık seçik gözler önüne seriliyor. Karaman’da Dil Bayramı törenlerinde Türkçe konuşan ulusların kardeşlik ve dayanışmasını sağlamak ortak bir dilin ekseninde Yunusun Banş, Sevgi ve hoşgörü çağn-sı ile birleşme ve Dilimizi yabancı etkilerden arındırarak anadilimizi korumayı amaçlamaktayız.. I5.Yüzyılda Karamanoğlu Mehmet Bey’in ve Yunus Emre’nin yaktığı, meşaleyi her yıl kutladığımız törenlerle alevlendirmekteyiz.
Büyük önder Atatürk “Türk Dili için yapmamız gerekenler vardır. Ülkesini ve yüksek istiklalini korumasın bilen Türk Milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır.” Diyerek Dilimizin önemini vurgulamıştır.
Kaşgarh Mahmut’ların, Yusuf Has Hacip’lerin, Yunus Emre’lerin, Karamanoğlu Mehmet Bey’in ve Mustafa Kemal’in bize verdikleri görevin bilincinde olmalı, onlann kemiklerini sızlatmamak için Milli Kültürümüze ve Türkçe’mize sahip çıkmalıyız.
Ali Akan
16.10.2003
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.